Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

1 MAYIS

VELİ YALÇIN 

Devrim, demokrasi ve sosyalizm mücadelesi için
yaşamını ortaya koyan güzel insanların anısına…

AKP’nin 22 yıllık iktidarında yarattığı ekonomik, toplumsal, kültürel ve ahlaki çöküşün yarattığı sonuçların ağırlaştığı, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bizimle beraber grev denilen olaylar ortadan kalktı. Şimdi grevler yok” övünmesiyle milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü’ bahanesiyle birçok grevin ertelendiği, çalışanların sendikalaşmasının imkansız, asgari ücretin ortalama ücret hale getirildiği, sendikaların işlevsizleştirildiği ve bu nedenlerden dolayı işçi sınıfındaki hareketsizliğin, ünlü yazar Samuel Beckett’in “Godot’u Beklerken” oyununda olduğu gibi bir bekleyişin içinde olduğu bir dönemde 2024 1 Mayıs’ına geldik.

1 Mayıs, dünyanın hemen her yerinde “Emek Bayramı”, “İşçi Bayramı” ve “Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kabul edilmekte ve kutlanmaktadır.

1 Mayıs’ın geçmişi 19. yüzyılın sonuna dayanmaktadır. 1 Mayıs 1886’da Amerika Birleşik Devletleri’nin sanayi kentlerindeki işçiler, öncelikli olarak 8 saatlik işgünü ve sendikal haklar için yapılan eylemde polisin kanlı müdahalesi ile karşılaştı, sonrasında Şikago kentinde yapılan gösteriler sırasında işçiler yaşamını yitirdi. Gösterileri düzenleyen işçi liderleri idam edildi. 14 Temmuz-21 Temmuz 1889’da Paris’te toplanan 2. Enternasyonel ‘de Fransız işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs gününün tüm dünyada “Birlik, mücadele ve dayanışma günü” olarak kutlanması kararı kabul edildi ve bütün işçi örgütlerine bildirildi.

Türkiye’de 1 Mayıs hep yasadışı görüldü, yasaklandı ve polisin ağır şiddeti nedeniyle olaylı geçti. Milli Mücadele ve işgal altında kutlanan 1 Mayıs’ın, Cumhuriyet döneminde kutlanmasına izin verilmedi. 4 Mart 1925-4 Mart 1929 yılları arasındaki Takrir-i Sükun Kanunu,12 Mart Faşist Muhtırası ve 12 Eylül Askeri Faşist Darbesi, 1936-1991 yılları arasında Türk Ceza Yasası’nın ünlü 141-142. maddelerinin baskısı ve 1991 yılında 141-142. maddeleri kaldırılarak yerine getirilen Anti-Terör yasaları gibi düzenlemeler buna engel oldu. Burjuvazi ve onun temsilcisi olan iktidarlar 1 Mayıs’ı “komünist bayramı” gibi göstererek halkı korkutmaya ve yasaklamaya çalıştılar. TÜRK-İŞ, MİSK ve HAK-İŞ gibi kimi sarı sendikalarda iktidarın korkutma ve yasaklama çabalarına destek verdiler. Bu sendikalardan TÜRK-İŞ, “24 Temmuz’u işçi bayramı” olarak bile kutlamaya çalıştı. İşçi ve emekçilerin mücadele kararlılığı burjuvazinin, iktidarın ve bu gerici sendikaların köstek olma tutumlarını terk ederek, 1 Mayıs’ı birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kabul etmelerini sağladı. Bu seferde bugünün anlamından uzaklaştırarak işçi ve emekçileri mücadele alanları dışında, fabrika ve salonların dört duvarları arasına kapatmaya çalıştı.

İstanbul’da 1 Mayıs’ın kutlama alanı Taksim’dir. Taksim’den vazgeçilmez. Ülkenin bütün alanlarını, sokaklarını ve meydanlarını Taksim Meydanı yapmak, 1 Mayıs’ın ruhuna uygun davranmaktır.

70’li yıllar toplumun değişim talebinin yükseldiği yıllardı. 1 Mayıs 1977 Taksim, 1978 Maraş 1980 Çorum katliamları gibi onlarca olaylarla toplum üzerinde baskı kurularak 12 Eylül 1980 Faşist Askeri Darbesi’yle toplumun yönü tümden değiştirildi. Bugün yaşadığımız bütün sorunların kaynağı bu geçmişten kaynaklanmaktadır.

Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, dünyanın bütün işçileri, emekçileri bugün alanları dolduracaklardır. 1 Mayıs, gerek ülkemiz gerekse dünya işçi sınıfının bilincine sökülüp atılamayacak ölçüde yerleşmiştir.

Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın Sosyalizm!
Yaşasın İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü!

1 Mayıs Kutlu Olsun!

VELİ YALÇIN