Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

2 Temmuz Sivas Katliamı

Veli YALÇIN

“sen bu şiiri okurken
ben belki başka bir şehirde ölürüm.”
Behçet Aysan

Otuz bir yıl oldu. Otuz bir yıl önce, 2 Temmuz 1993 tarihinde, Sivas Madımak Oteli’nde 33 kişinin içinde bulunduğu bina ateşe verilerek öldürülmesinin üzerinden 31 yıl geçti.

2 Temmuz Sivas Madımak Katliamı, insanlığın yüzkarasıdır. Sivas, Anadolu’nun ortasında küçük bir şehirdir. Pir Sultan Abdal Şenlikleri, her yıl Haziran ayının sonu ve Temmuz ayının başında, Pir Sultan Abdal adına, halk ozanının doğum yeri olan Sivas’ın Yıldızeli ilçesinin Banaz köyünde düzenlenen bir etkinliktir. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından düzenlenen etkinlik, ülkenin aydınlık insanları arasında büyük bir ilgi görmüştür.

Etkinliğe dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin’in davetlisi olarak birçok sanatçı ve düşünce insanı Sivas’a gelmiştir. Sivas’ın gerici örgütlenmesi ve onun yerel gazeteleri, etkinliğe katılan ünlü yazar Aziz Nesin’i ve etkinliğe gelenleri “dinsizlik” ile suçlayarak insanları kışkırtma girişimlerinde bulunmuştur. Etkinliğin ilk günü olan 1 Temmuz’da yoğunlaşan gerici çabalar, 2 Temmuz Cuma günü doruk noktasına çıkmıştır. 2 Temmuz Cuma günü cami çıkışı yobaz güruhu tekbirlerle önce Pir Sultan Abdal’ın heykelini parçalamış ve etkinliğe katılan sanatçı ve düşünce insanlarının kaldığı Madımak Oteli’ni kuşatarak, taşa tutmuş ve daha sonra da ateşe vermiştir. Otelde sekiz saat mahsur kalanların, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, İçişleri bakanı Mehmet Gazioğlu, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Sivas İl Emniyet Müdürü Doğukan Öner’i telefonla aramalarına ve Sivas Valisinin yardım çabalarına rağmen olaylara müdahale edilmemiştir. Yine dönemin Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu denetiminde olan itfaiye, emniyet güçleri şehrin ortasında ve dünyanın gözü önündeki gerici saldırıda 33 aydının, sanatçının katledilmesini ve onlarca kişinin yaralanmasına seyirci kalmayı tercih etmiştir.

Katliam sonrası devlet yetkililerin yaptığı açıklamaları, gösterdikleri tutum, katliamın organize olduğu, kışkırtıldığı ve göz yumulduğunu göstermektedir. Ülkenin başbakanı, “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” ifadesini kullanarak gerici saldırganları korumaktan geri durmamıştır. Cumhurbaşkanı, “Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş… Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır… Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur” diyerek güvenlik güçlerinin otelin yakılması, aydın ve sanatçıların katledilmesini izlediklerinden haberdar olduğunu açıklamakta sakınca görmemiştir. Cumhurbaşkanı ve başbakan tarafından bu tür açıklama yapılmasından cesaret alan İçişleri Bakanı, “Aziz Nesin’in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir” söyleminde bulunarak, utanmazlığını göstermiştir. Dönemin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, “Ne yapayım, yetkim yoktu” açıklaması katliama göz yumulduğunun itirafı gibidir.

Katliamı yapanlar ve destekleyenler kendilerini “Müslüman”, yapılan eylemi de inançlarının gereği olarak ifade ettiler. Şair İsmet Özel katliamdan birkaç gün sonra Milli Gazetedeki köşe yazısında “Aklıma takılan soru şu: Aziz Nesin gibilerinin kendilerini güvenlikte hissetmeleri için Sırp (veya Grek, Ermeni, Rus veya Amerikan) uçaklarını Sivas semalarında görmeleri mi gerekiyor? “Millet olarak İslamî bir kararlılık gösterememenin cezasını çekiyoruz. Başımızda dolanan belayı defetmenin yolu Sivas (veya Kayseri) semalarına Sırp uçaklarını davet etmekten geçmez. Müslümanların icabına bakma gayretkeşliği her türlü dolambaçlı yolu deneyebileceklerini düşündürdüğü gibi Aziz Nesin’in Sivas olayları sonrasında ağzından dökülen laflar “davetiye” niyetinin ne kadar ciddi olduğunu da gösteriyor” diyerek bu vahşetin dayandığı ideolojik temelinin siyasal İslam olduğunu açık ediyordu. Siyasal İslamcılara göre “Müslüman mahallesinde salyangoz satılamaz”dı. Kimi gazete ve dergilerinde “Şanlı Sivas Kıyamı” ve “Sivas olayı yok” gibi başlıkları atıldı.

Katliamı gündemden düşürmek için sanıkların mahkemesi basına kapalı yapıldı. Binlerce caninin katıldığı olayda 124 kişi hakkında “laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma” suçlamasıyla dava açıldı. Davanın ilk duruşması, 21 Ekim 1993 tarihinde Ankara 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi yapıldı. Uzun yargılamalar ve sürekli bozulan mahkeme kararlarıyla katliam aydınlatılmamış, suçlular yakalanmamış ve hesap sorulmamıştır. Dava 2012 yılında zaman aşımına uğratıldı ve dosya kapatıldı. 28 Haziran 1996-30 Haziran 1997 tarihleri arasında görev yapan, Necmettin Erbakan’ın başkanlığı yaptığı hükümetin Adalet Bakanı Şevket Kazan, katliam sanıklarını hapishanede ziyaret etti.

Sanıkların avukatlığı yapanlarda AKP döneminde önemli görevlere seçilmişlerdir. O isimler bazıları;

Av. Celal Mümtaz Akıncı – Eski Afyon Barosu Başkanı ve AKP oylarıyla Anayasa Mahkemesi üyesi

Av. Hayati Yazıcı AKP’nin eski Devlet Bakanı

Av. Haydar Kemal Kurt – AKP eski Isparta Milletvekili

Av. Zeyid Aslan – AKP Tokat Milletvekili, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı

Av. Hüsnü Tuna – AKP Konya Milletvekili

Av. Burhanettin Çoban – Afyonkarahisar AKP’li Belediye Başkanı

Av. Faik Işık – Başbakan Erdoğan’ın ve Süleyman Mercümek’in avukatı

Av. İbrahim Hakkı Aşkar – 22. Dönem AKP Afyon Milletvekili

Av. M. Ali Bulut – AKP eski Maraş Milletvekili ve Anayasa Komisyonu üyesi

Av. Bülent Tüfekçi – AKP’nin Gümrük ve Ticaret Bakanı

Av. Halil Ürün – RP kayıp trilyon davası sanığı, AKP eski Afyon Milletvekili

Av. Mevlüt Uysal – AKP İstanbul Başakşehir Belediye Başkanı

Av. Nevzat Er – Eski AKP eski Eminönü Belediye Başkanı

Av. Suat Altınsoy – AKP Konya İl Başkanı Yardımcısı

Av. Tayfun Karali – İstanbul Büyükşehir Belediyesi Darülaceze Müdürü

Av. Ferruh Aslan – İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Müdürü

Av. İbrahim Kök – AKP Elazığ Milletvekili Aday Adayı

Av. Ali Aşlık – Eski AKP İzmir İl Başkanı ve 2011 seçimi milletvekili

Av. Bedrettin İskender – AKP Ümraniye Belediye Başkan adayı

Av. Ekrem Bedir – Sakarya AKP Hendek Belediye Meclis Üyesi

Av. Faruk Gökkuş – AKP Kâğıthane Belediye Başkanlığı Aday Adayı

Av. Hasan Hüseyin Pulan – AKP İstanbul İl Disiplin Kurulu üyesi

Av. Hurşit Bıyık – AKP eski Trabzon İl Başkan Yardımcısı

Av. Reşat Yazak – Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi.

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun” diyerek karardan duyduğu memnuniyeti ifade etti. Davanın zaman aşımından memnuniyet duyan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığında da katliamdan dolayı içeride olan Hayrettin Turan Kılıç Hayrettin Gül gibi mahkumları affetti.

Katliamın yapıldığı Madımak Oteli’nin “Utanç Müzesi” yapılması talebi dikkate alınmadı. Otel önce kebapçı oldu. Katliamdan 18 yıl sonra da “Bilim ve Kültür Merkezi” yapıldı.

Yazar Engin Erkiner’in “Sivas’tan Sonra Düşünmek…” yazısında, “Sivas katliamının Aleviler arasında ciddi bir hesaplaşmaya yol açmadığı görülmektedir. Oysa Sivas’ta, şeriatçıların saldırısı karşısında büyük oranda devlete güvenilmiş ve sonuç çok acı olmuştur. Sivas’tan sonra, Alevi toplumunun geleneksel olarak oy verdiği sosyal-demokrasiden önemli oranda yüz çevirmesi yeterli değildir. Sorun sadece çeşitli sosyal demokrat partilerde değildir. Onları da aşan bir devlet olgusu vardır. Bunu görmek, bunun adını açıkça koymak gerekir.

“Alevi toplumu, “ne olursa olsun toplumsal birlik” diyerek değil, iç hesaplaşmasını yaparak güçlenebilir. Bir arada bulunamayacakları birlikte tutmaya çalışmak, güç değil, zayıflık getirir.

“Alevi toplumu Sivas katliamında gerekli dersleri çıkartıp, buna uygun bir tutuma girebilirse, “bir müsibet bin nasihattan” iyi olacaktır” önerileri hala güncelliğini korumaktadır.

Ülkenin geçmişinin “temiz“ ve gündelik yaşamın “normal” olmadığını aklı başından olan herkesin bildiği bir gerçektir. Gazi, Gezi, Roboski, Suruç, 10 Ekim, Maraş vb. katliamları ve onlarca ölümün, cinayetin, işkencenin, zulmün, acının ve kötülüğün faillerinden hesap sorul(a)madı.

31 yıl önce Sivas Katliamı’nda kaybettiğimiz canlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz. Unutmadık, unutmayacağız, sürekli hatırlayacağız ve hatırlatacağız. Demokrasi, özgürlük, barış, eşitlik, adalet ve insanca yaşam için mücadele edenlerin bir gün mutlaka…

Asaf Koçak (35)
Asım Bezirci (66)
Ahmet Özyurt (21)
Asuman Sivri (16)
Behçet Aysan (44)
Belkıs Çakır (18)
Carina Cuanna Thuıis (23)
Erdal Ayrancı (35)
Edibe Suları (40)
Gülender Akça (25)
Gülsüm Karababa (22)
Hasret Gültekin (22)
Handan Metin (20)
Huriye Özkan (22)
İnci Türk (22)
Koray Kaya (12)
Muhlis Akarsu (45)
Muhibe Akarsu (44)
Metin Altıok (53)
Mehmet Atay (25)
Muammer Çiçek (26)
Menekşe Kaya (15)
Murat Gündüz (22)
Nesimi Çimen (62)
Nurcan Şahin (18)
Sait Metin (23)
Sehergül Ateş (30)
Serkan Doğan (19)
Serpil Canik (19)
Uğur Kaynar (37)
Özlem Şahin (17)
Yasemin Sivri (19)
Yeşim Özkan (20)