MÜBADELE (1923-1930) -1
CELAL KÜÇÜK
Muhacirler-Göçmenler
-
Osmanlının, 1683’de Viyana Kuşatması, 1699’de Karlofça ve 1718’de Pasarofça antlaşmalarıyla Avrupa’dan geri çekilmesi hızlanınca bölgeden Osmanlı topraklarına doğru bir Müslüman göçü başlar. Türkler, göç ve göçmen sorunu ile karşılaşırlar. Bununla mücadele başlar. Gelen Türk, Müslüman ahali kalıplaşmış ve genel bir biçimde “Muhacir” olarak adlandırılır.
-
Mübadele denebilecek değişim ilk olarak Balkan Savaşları sonunda Osmanlı ile Bulgar Krallığı arasında yapılır (29 Eylül 1913). Bu zorunlu değil de isteğe bağlı bir değişimdir.
-
Sınırın 15 km. içerisindeki bölgede bulunan Bulgar ve Müslümanların isteğe bağlı olarak mallarıyla birlikte değişimi yapılır. 49.000 Müslüman ile 47.000 Bulgar mübadele edilir.
-
Sözleşmede, hangi bölgelerdeki hangi nüfusun nereden nereye nakledilecekleri, mallarının ne olacağı gibi kararlar vardır. Osmanlı’nın Ekim 1914’te Birinci Dünya Savaşına girmesiyle bu son bulur.
-
Yunanistan ile nüfus mübadelesinin tarihi ise daha eskilere dayanır. Karşılıklı nüfus değişimi konusu ilk kez 1821’de başlayan Yunan isyanı sırasında gündeme gelir ama uygulanamaz. Bundan çok sonraları Mayıs 1914’te Yunan Başbakanı Venizelos ile Osmanlı’nın Atina Konsolosu Galip Kemali Bey (Söylemezoğlu) mübadele için görüşürler. Bir komisyon kurulur. Hem 1.Dünya Savaşı’nın başlaması hem de başka nedenlerle Yunanistan’la mübadele gerçekleşmez.
-
yy’da Osmanlıdan bağımsızlığını kazanmaya başlayan uluslarda “Türk düşmanlığı” ortak bir özellikti. Ancak “Türk düşmanlığının” şiddeti ve sürekliliği bakımından Yunan Ulusunun özel bir yeri vardır. Yunanistan’daki aşırılığı, bazıları şöyle bir sözle dile getirirler: “Türk düşmanlığı, Yunan ulusal kimliğinin onsuz olmaz bir yapı taşıdır.”
-
MÜBADELE
-
Mübadele; Arapça, bedel kelimesi ile aynı kökten gelir, bir şeyin bir bedel karşılığında değiştirilmesi, değiş tokuş demektir. Mübadil; Mübadeleye uğramış, bedel olarak başkasının yerine getirilmiş, değiştirilmiş anlamındadır.
-
Mübadele Dünya tarihinde en önemli kültürel değişimlerdendir. Mübadelenin hem Türkçe hem de diğer dillerde tam karşılığı yoktur. Dünya göç tarihinde böyle bir nüfus hareketi olmamıştır. Uluslararası tüm göçmen tanımlarından farklı, özgün bir kavramdır.
-
“Forced Migration” – “Zorunlu Göç”- olarak tanımlanmasında eksikler vardır.
-
“ Exile”- “Sürgün” de değildir. Bunda “çift yönlülük” yoktur.
-
“Refugee”-“Sığınmacı, Mülteci” değildir. Uygulamaya kendi rızası dışında tabi tutulmuştur.
-
“ Emigrant”, “Immigrant”– “Muhacir, Göçmen” de değildir.
-
“ Exchanged Person”, Mübadil anlamını tam karşılamamaktadır.
-
Mübadeleyi “Obligatory Population Exchange”- “Zorunlu Nüfus Değişimi” kısmen karşılamaktadır. Bu kavram kargaşasının temel nedeni bu göçün “çift yönlülüğünün” ve “insani” tarafının yeterince algılanamamasıdır.
-
Mübadilleri Balkan, Kırım, Kafkasya, Irak gibi yerlerden gelen göçmenlerden ayıran en önemli özellik, insanların iki devletin uluslararası bir anlaşma yaparak savaş zamanında değil de savaş sonunda karşılıklı olarak ülke değiştirmeye zorlanmış olmalarıdır.
-
Dönemin kaynaklarında mübadilleri tanımlamada “felaketzedeler”, “harikzedeler”, “mülteciler” ve “şark muhacirleri ” gibi deyimler kullanılır.
-
Mübadele 1923 Lozan Antlaşması’nın bir parçası olarak gerçekleşir. Türkiye’de yaşayan Rumlar ile Yunanistan’da yaşayan Türkler arasında nüfus değişimini öngörür.
-
Türkiye’den savaş esnasında kaçanlar da mübadeleye dahil edilmişlerdir.
-
Mübadillerin sayısı her iki tarafta da tam olarak bilinmemektedir. Yaklaşık olarak Türkiye’den Yunanistan’a 1.200.000 Ortodoks Rum, Yunanistan’dan Türkiye’ye 480.000 Müslüman Türk değişime uğramıştır.
-
MÜBADELE ÖNCESİ
-
1919 öncesi Anadolu’da sadece Aydın Vilayetinde kayda değer bir Rum nüfus vardı. Diğer vilayetlerde ise yok denecek kadar azdılar.
-
1917 yılında İzmir’in 280.000 nüfusunun 103.000’i Türk 97.000’i Rum, 24.000 Yahudi, 12.000 Ermeni kalanı yabancı (İngiliz, Fransız, İtalyan, Hollandalı vs.) idi. Türk nüfusunun Rumlardan biraz daha fazla olmasına karşın yarı yarıya olduğu söylenebilir.
-
Dünya Savaşı’nda Osmanlı yenilince, Yunanistan için, Türklerin baskıları altında yüzyıllardan beri ezilen Hellen topluluklarını ve 3000 yıllık Yunan yurdunu Türklerden kurtarmak zamanı gelmişti. Türk devleti ortadan kaldırılacak, Türkler ya yok edilecek ya da Kızıl Elma’ya sürülecekti.
-
Böylelikle “Büyük Ülkü Megali İdea” nın amacı olan “2 kıtalı, 5 denizli’’ ve İstanbul başkentli Bizans İmparatorluğu da yeniden canlandırılacaktı.
-
15 Mayıs 1919 günü toplam 20.000 Yunan askeri İzmir’e çıkarak şehri işgal ederler. Osmanlı vatandaşı olan İzmirli Rumlar Yunan ordusunu çılgınca bir sevinçle karşılarlar. Yunan ordusunun İzmir’i işgal ettiğini duyan Rumlar köylerde, kasabalarda hemen Türk mahallelerine saldırmaya başlarlar. Büyük Yunanistan (Megali İdea) hayalinin gerçekleşmekte olduğuna inanırlar. Kısa sürede Osmanlı vatandaşları olan Rumlar Türklere karşı savaşmak üzere askere alınırlar. Başbakan Venizelos İzmirli Rumlara “Yunan kardeşler, nihayet tanrısal istek yerini bulmuştur” der.
-
Dido Sotiriyo “ Benden Selam Söyleyin Anadolu’ya” adlı kitabında Osmanlı askeri olan Şirinceli (Kırkıca) Manoli Aksiyotis adlı Rum’un Yunan ordusuna katılmasını anlatır:
-
“ (Haber gelir), yarın sabah 21 yaşından 31 yaşına kadar olan bütün erkekler Hacısuluk (Selçuk) istasyonunda toplanacaklardır! Gelmeyenler ağır ceza görecektir… Ertesi sabah 400 Kırkıcalı, kendini İzmir’de buldu. Rıhtımda, Orduevi’nin önünde, birisi çıkıp bizlere öyle yurtsever bir nutuk çekti ki, içimizde ağlamayan kalmadı. İstemeye istemeye razı olmuştuk. Vatana (Yunanistan) karşı ödevimiz, silahı alıp İstanbul’a girmeyi emrediyordu bize. Doğrusu ben İstanbul’u almak isteyenlerden değildim. Şimdiye kadar aldıklarımız yeterliydi benim gözümde. Ne var ki, o sarımtırak (Yunan) asker elbisesini sırtıma geçirince bana da bir şeyler oldu. Ben de avazım çıktığı kadar haykırmağa başladım: Yetsin artık! Kızıl Elma’ya, püskürtelim Türkleri ! ..”
-
“Ant içtiğimiz gün rıhtımı görmeliydiniz : Urla’dan, Kokluca’dan (Altındağ), Bornova’dan, Kuşadası’ndan gelmiş olan askerlerle tıklım tıklım doluydu. Çiçek serpiyordu genç kızlar üstümüze; aramızdaki çalgıcılar oyun havaları çalmağa koyuldu çok geçmeden bunu halk oyunları izledi. İnsanı işkillendirecek kadar tatlı başlıyordu bu askerlik hayatı!..25 günlük bir eğitimden sonra cepheye sevk ettiler bizi.”
-
Türkiyeli Rumlar Yunan ordusuna katılırlar, düne kadar komşuları, arkadaşları olan Türklere karşı Yunan üniformasıyla, Yunan, İngiliz silahlarıyla savaşmaya başlarlar. Ama kısa sürede Mustafa Kemal’in askerleri karşısında büyük bir moral çöküşüne uğrarlar.
-
30 Ağustos 1922 Başkomutanlık meydan muharebesiyle Türk ordusu karşısında kesin yenilgiye uğrayınca, Yunan ordusundan kaçışlar başlar. Cephe gerisindeki sivil Rumlar da telaşa kapılır, paniklerler. Olası Türk intikamından korkarak Türkiye’den kaçmaya başlarlar. Zamanın ünlü gazetesi Tanin bozgundan sonra bir ay içinde 650.000 Rum’un Yunanistan’a kaçtığını yazar.
-
Yerli Rumlar işgalde nasıl öndeydilerse, bozgunda, kaçışta da öndeydiler.
-
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yaklaşık 850.000 kadar Anadolulu Rum, firari Yunan askerleriyle birlikte Yunanistan’a kaçarlar. Orada büyük toplumsal ve ekonomik sorunlarla karşılaşırlar. Savaşın yenilgisinin ezikliğini, kızgınlığını taşıyan bu kitleler, hınçlarını Yunanistan’daki Türkler ’den çıkarmaya yönelirler, onlara akıl almaz baskılar yaparlar.
-
Yunanistan’daki Türklerin savaşla hiç ilgileri olmamış, masum insanlardı. Tek suçları Müslüman ve Türk olmalarıydı.
-
19 Ekim 1922 günü Türk ordusu Refet Paşa komutasında sembolik 100 kişilik kuvvetle İstanbul’a gösterişli bir giriş yapar. Bu tarihten sonra Rumlar istasyonlara, limanlara, sınırlara yığılmaya başlarlar. O sırada İstanbul hala İtilaf güçlerinin kontrolü altında olduğundan Rumlar için çatışma riski yoktu. Yine de korkarlar, birçoğu ülkeyi terk eder. Gidenler doktor, mühendis, sanatkar, esnaf işyeri sahipleri gibi yüksek gelirli kişilerdi.
-
Düşman ordusu geri çekilirken, tarım alanlarını yakıp yıkmıştı. İzmir, Manisa, ve Aydın’da 2200 köyün tümü yıkılmıştı. Türkler Yunan askerlerine ve onlara katılan Rumlara büyük öfke duyarlar. Bunu bilen ve Türklerin kendilerinden intikam alacağından korkan Ortodokslar büyük gruplar biçiminde Yunanistan’a göç ederler.
-
Tüm bu insani sorunlar BM gündemine girince BM tarafından görevlendirilen Norveçli bilim adamı Nansen bir rapor hazırlar ve nüfusun zorunlu değişimini önerir.
-
Böylece, Lozan Antlaşması’nın 1. Dönem görüşmeleri (20.11. 1922 – 2.1923) sırasında 30 Ocak 1923’te Türk ve Yunan yetkilileri arasında “Türk-Rum Nüfus Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol” imzalanır. Buna göre, Batı Trakya dışındaki Yunanistanlı Müslümanlar ile İstanbul dışındaki Türkiyeli Ortodoksların zorunlu değişimi öngörülür.
-
19 maddeden oluşan Mübadele antlaşmanın önemli ilk maddeleri:
-
“ TBMM Hükümeti ile Yunan Hükümeti, aşağıdaki hükümler üzerinde anlaşmaya varmışlardır:
- MADDE: 1 Türk topraklarında yerleşmiş Rum Ortodoks dininden Türk uyruklarıyla, Yunan
Topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyruklarının, 1 Mayıs 1923 tarihinde başlayarak, zorunlu mübadelesine girişilecektir.
MADDE: 2 Birinci Maddede öngörülen mübadele: İstanbul’da oturan Rumları (İstanbul’un RumAhalisini); Batı Trakya’da oturan Müslümanları (Batı Trakya’nın Müslüman ahalisini) Kapsamayacaktır. 30 Ekim 1918 tarihinden önce yerleşmiş (etablis) bulunan bütün Rumlar, İstanbul’da oturan Rumlar (İstanbul’un Rum ahalisi) sayılacaklardır. Batı Trakya’da oturan Müslümanlar (Batı Trakya’nın Müslüman ahalisi) sayılacaklardır.
MADDE: 3 18 Ekim 1912 tarihinden sonra bırakıp gitmiş olan Rumlar ve Müslümanlar, 1 nci Maddede öngörülen mübadelenin kapsamına girer sayılacaklardır.
MADDE: 4 Aileleri Türk ülkesini daha önce bırakıp gitmiş olup da kendileri Türkiye’de alıkonulmuş bulunan Rum halkından vücutça sağlam erkekler, işbu Sözleşme uyarınca, Yunanistan’a gönderilecek ilk kafileyi meydana getireceklerdir.
MADDE: 5 Türkiye’deki Rumların ya da Yunanistan’daki Müslümanların mülkiyet haklarına ve alacaklarına hiçbir zarar verdirilmeyecektir.
MADDE: 6 Mübadele edilecek halklara mensup bir kimsenin gidişine, herhangi bir nedenle olursa olsun, hiçbir engel çıkartılmayacaktır
MADDE: 7 Göçmenler, bırakıp gidecekleri ülkenin uyrukluğunu yitirecekler ve varış ülkesinin topraklarına ayak bastıkları anda, bu ülkenin uyrukluğunu edinmiş sayılacaklardır.
MADDE: 8 Göçmenler, her çeşit taşınır mallarını yanlarında götürmekte ya da bunları taşıttırmakta serbest olacaklar ve bu yüzden kendilerinden çıkış ya da giriş vergisi ya da başka herhangi bir vergi alınmayacaktır. Eleftherios Venizelos, M. İsmet (İnönü), Dimitrios Caclamanos, Dr. Rıza Nur. Hasan (Saka) “
NOTLAR:
1. Karlofça-Karlovci ve Pasarofça-Pozarevac bugün Sırbistan’da yerleşim yerleridir.
2. Osmanlı vatandaşlarını Müslüman ve Gayrimüslim (Müslüman olmayanlar) diye tanımlardı.
2. Aydın Vilayeti: Aydın Sancağı, İzmir Sancağı, Manisa Sancağı ve Denizli Sancağını kapsıyordu.
KAYNAKLAR
.Büyük Mübadele Kemal Arı İşbank Kültür Yay. 2023 İst.
.Benden Selam Söyle Anadolu’ya Dido Sotiriyu Alan Yay. 1997 İst.
.Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni, Dr. Georgios Nakracas, Belge Uluslararası Yay. 2003 İst.
.Çeşitli Osmanlı Tarihi ve Kurtuluş Savaşı Kitapları
.https://www.mfa.gov.tr/lausanne-peace-treaty-vi_-convention-concerning-the-exchange-of-greek-and-turkish-populations-signed-at-lausanne_.en.mfa
Selamlar
Celal KÜÇÜK