Kısa bir süre önce yazılı ve görsel medyada bir haber vardı. Birleşmiş Milletler’in (BM) desteklediği Dünya Mutluluk Raporu’nu yayınlanmış ve raporda farklı ülkelerde insanların mutlu olmasına etki eden faktörler sıralanmıştır. Ortalama yaşam süresi, kişi başına düşen Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH) payı, özgürlük duygusu, yöneticilere duyulan güven, sosyal destek programının yaygınlığı ve yolsuzluk algısı bu faktörlerden bazılarıdır.
Dünya Mutluluk Raporu 2012 yılından bu yana yayınlanmakta ve 137 ülkeyi kapsamaktadır. Yıllar içerisinde Türkiye sürekli olarak alt sıralara doğru gerilemektedir. 2012 yılında 77. sıradan 2024 yılında 98. sıraya düşmüştür. Bizi kıskandığı söylenen ülkeler ilk sıraları paylaşmaktadır. Yine rapora göre ilk beş sırayı Finlandiya, Danimarka, İzlanda, İsveç ve İsrail almaktadır. Dünyanın en mutsuz ülkesinin de Afganistan olduğu tespit edilmiştir.
Nazım Hikmet’in “Saman Sarısı” şiirinde; “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? / İşin kolayına kaçmadan ama / Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil / Ne de ak örtüde elmaların / Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini / Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin…” Abidin Dino mutluluğun resmini yaptı mı, yapmadı mı bilinmez, ama AKP mutsuzluğun resmini yaptı.
22 yıllık AKP iktidarı, zenginin daha zengin yoksulun ise daha yoksul olduğu, adaletin, güvenliğin, sağlığın, eğitimin, özgürlüğün olmadığı, kifayetsiz muhteris politikacıların bol ve etkin olduğu, cehaletin örgütlendiği, tarikatların yaygınlaştığı, kamu kuruluşlarının güvenirliğini yitirdiği, toplumsal kutuplaşmanın çoğaltıldığı, doğanın ve çevrenin vahşice yağmalandığı bir dönem oldu. Ülke kuzeyden güneye doğudan batıya umutsuzluğa kapılmış, baskı altında, yüzünün gülmediği, insanca yaşamayı ekmekle karın doyurma olarak düşünüp mutluluğu tanımamış insanlardan oluşmaktadır.
Önümüzde 10 gün sonra, 31 Mart’ta önümüzde bir yerel seçimler var. İnsanı mutsuz edenlere, yaşamı çekilmez hale getirenlere, doğayı ve çevreyi tahrip edenlere dur demek gerekir. Ülkenin üzerine karabasan gibi çöken yağmacılara karşı çıkmak bir insanlık görevidir.
Ülkenin aydınlık insanları içinde bulunduğu güçlüklerin bilincindedir. Bütün güçlüklere rağmen direnmeye devam ediyor, edecektir. 31 Mart seçimi, kimi seçsen fark etmez seçimidir.
Özgürlük, eşitlik ve barış mücadelesi için, “cehennemin kapısını kapatmak için”, karanlığı yenmek düşmanları sevindirmemek için, akıntıya karşı durmak için…
Umutsuzluğa yer yok!
Kötülüğe teslim olmayacağız!
Ya insanca yaşam için mücadeleye devam, ya barbarlık!
Ülkeyi batıranlar onu kurtarabilir mi?
Diyalektiğe göre insan aynı suda iki kere yıkanamaz.