Partilerden Şimşek tedbirleri uyarısı: Halka değil, patronlara hizmetten kesin
Tasarruf tedbirlerinin bugüne kadar patronlara ve Saray’a uğramadığına dikkat çeken EMEP, CHP, Sol Parti ve Dem Parti, halkın faydasına kamu hizmetlerinden kesintiye gidilmemesini istedi.
Bugüne kadar uygulanan tasarruf tedbirlerinin patronlara ve Saray’a uğramadığına dikkat çeken EMEP, CHP, Sol Parti ve Dem Parti, halkın faydasına kamu hizmetlerinden değil, patronlara ve Saray ahalisine hizmetlerden kesintiye gidilmesini istedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe: İktidarın kamuda tasarrufta aklına gelen sosyal faydası yüksek harcamalarda kısıtlama oluyor. Oysa asıl tasarruf tedbiri Kamu İhale Kanunu’nda yapılacak düzenlemeyle sağlanabilir. Önceki tasarruf tedbirlerine bakınca sonuç alınmayan işlerin yapıldığını görüyoruz. Tasarruf dedikleri şey; ağırlıklı olarak kamusal faydası yüksek olan alanlarda harcama kısıtlılığına gidecekleri yönünde. Örneğin kamu çalışanları için önemli bir hizmet olan servislerin kaldırılması. Toplam kamu bütçesi içerisindeki payına bakınca da devede kulak bile değil. Oysa ilk yapmanız gereken şey, iktidara geldikten sonra 200’ün üzerinde değiştirdiğiniz Kamu İhale Kanunu’nu yeniden oturup yazmalısınız. Çünkü Kamu İhale Kanunu’nda yapılan bu 200 değişikliğin tamamı iktidarın ihalelerini rekabetçi olmayan koşullarda vermesine olanak sağlayan düzenlemelerdir. Benzer şekilde kamu özel iş birliği çerçevesinde yapılan sözleşmelerde avro, dolar cinsinden yükümlülük doğuran hastane, havaalanı ya da otoyol gibi işler söz konusu. Kamuda tasarruf genelgesinin bu hafta yayımlanacağı söyleniyor. Bu biraz temmuz ayında talep edeceği miktara, düzenlemelere dair ön almaya çalışmaktır. Bakın biz her yerde kısıtlamaya gidiyoruz diyerek size de verecek paramız yoktur deme çabası.
‘SERVET VERGİSİ GELSİN, TEŞVİKLER SON BULSUN’
Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan: Erdoğan’a göre en büyük tasarruf emeklileri açlık sınırının altında bir maaşa mahkûm etmek. Göstermelik önlemlerle, makam araçlarından yapılan küçük ve sözde kısıtlamalarla gerçek bir tasarrufun yaşama geçirilmesi mümkün değildir. Gerçekten tasarruf isteniyorsa, önce 3-5 maaş alan bürokratlara akıtılan kaynaklar kesilmelidir. Halkın büyük kısmını asgari ücrete mahkum ederken THY genel müdürü gibi aylık 1.4 milyon TL’yi aşan ücretlere son verilmelidir. Eş, dost, akrabaya dağıtılan kadro ve makamlar geri alınmalıdır. Diyanet İşleri Başkanı gibi atanmışlara alınan ve kiralanan son model arabalar derhal geri çekilmelidir. Kamu kaynakları bürokratların lüks fantezilerine meze edilmemelidir. Daha da önemlisi, eğer gerçekten bir tasarruf niyeti varsa, halktan toplanan vergilerle oluşturulan kamu bütçesinden sermayeye teşvik adı altında aktarılan milyarlardan vazgeçilmelidir. Servet sahiplerine servet vergisi getirilmelidir. Halkın sırtına bindirilen KDV ve ÖTV gibi yüklere son verilmelidir. Emekçilerden yapılacak tasarruf daha fazla yoksulluk demektir. Sınırlı olan kamu hizmetlerine ulaşmak dahada zorlaşacaktır. Sermaye iktidarlarının bugüne kadar açıkladıkları tasarruf tedbirleri hep işçilerin ve emekçilerin sırtına binmiştir. Halkımız bu tür safsatalara ve göstermelik açıklamalara kanmamalı ve haklarımız için mücadele etmeliyiz.”
‘KENDİ LÜKSLERİNDEN VAZGEÇMİYORLAR’
Sol Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen: İktidarın tasarruf anlayışı emekçilerin kazanımlarının tırpanlanması anlamına geliyor. Burada yine patronun yahut sermayenin kazancından tasarruftan söz edemeyiz. Emeğiyle geçinenlerin daha çok mağdur edileceği bir ekonomi programı devrede. IMF onaylı bu program vergi yükünün emekçiler aleyhine düzenlenmesi, üretenlerin dondurulmasına dayanıyor. İktidarın kimi zaman kamuda tasarruf adı altında, gündeme getirdiği paketler de kamunun halkın ihtiyaçlarına yönelik sosyal harcamalarının kısıtlanması anlamına geliyor. Yoksa, düzenin beyleri, ağababaları ‘kendi itibarları’ saydıkları lüks ve şatafattan feragat etmek bir yana bu konuda sınırsız bir açgözlülükle kamu kaynaklarını har vurup savurmaya devam ediyorlar. Burada sermayenin, patronun kazancından tasarruftan da söz edemeyiz. Bu ‘emekçileri yiyelim’ programıdır, buna karşı emekçiler olarak yem olmamak için birleşerek hakları için mücadeleden başka yolumuz yok.”
‘UYGULANSA DA BÜTÇE AÇIĞINI KAPATMAZ’
DEM Parti Grup Başkan Vekili Sezai Temelli: Kamuoyuna yaptıkları açıklamalara ve verdikleri bilgilere baktığımızda, dağın fare doğurmasını izleyeceğiz. Çünkü bu paket, kamuda gerçek bir tasarruf paketi değil. Peki neden kamuoyunu yanıltmaya çalışıyorlar? Çünkü insanların katlandıkları ciddi bir ekonomik şiddet var. Haktan bir süre daha katlanmasını istiyorlar. IMF’siz IMF diye de adlandırılan bu programı uygulayabilmek için de yalanı bol tasarruf tedbirleri paylaşılıyor. Oysa bu anlamsız, çünkü bütün açıkladıkları bütün tasarrufları uygulasalar bütçe açığını kapatması mümkün değil. Yıl sonunda bütçe açığının 3.5 trilyon olması tahmin ediliyor. Bir yandan da yabancı sermaye girişi için mali disipline gittiklerini, Türkiye’de yatırım ortamının iyileştiğini göstermeye çalışarak davetiye çıkarıyorlar.
Oysa halkın beklediği ve esas atılması gereken adımlar atılmıyor. Makroekonomik göstergelerde bir iki puan değişikliğe sığınıyorlar. Esas tasarruf sermayenin aşı kârlarının vergilendirilmesinden geçer. Savaş harcamalarının kısılmasından, bu talan düzeninin son bulmasından geçer. Ancak bu adımları AKP iktidarından beklemek boş bir hayaldir.
KAYNAK: EVRENSEL