BÜROKRAT’IN VEDASI
1972’de solcu bir genç olarak SBF’yi bitirdim. O dönemde sağcısıyla, solcusuyla orta ve az gelirli, ülkesini seven tüm mezunlar gibi namuslu bir bürokrat olmaktı amacım. Burslu okuduğum Gümrük Bakanlığında; kışın paltoyla oturduğumuz 8 kişilik odada, sevimli siyah kolluklarıyla ilkokul mezunu şefimiz Ali abim‘in yanında memuriyete başladım.
O güzel insanlarla acı tatlı günler geçirdim. 1974 yılında Maliye Müfettişi oldum. Devlet ve denetimin önemli olduğu o zamanlarda MTK devletin en ciddi, klasik, kuralcı kuruluşuydu. Üstatlarımızın ilk söylediği “Bir ilçeye gittiğinizde, ışık yanan yer maliye dairesidir; yaşlı şeflerimiz, memurlarımız mesai bile almadan çalışırlar” sözünün doğruluğuna defalarca şahit oldum. Devletini ve halkını seven binlerce kamu görevlisi tanıdım. Üstelik kamu görevlilerinin maddi manevi durumları da fena değildi, memura isteyerek kız bile veriyorlardı o zamanlar.
Ancak uzunca bir süreç içinde, özellikle 1980’den sonra iyice hızlanarak, ülkemde yaratılmaya çalışılan “Vatandaşın hizmetlisi memur” tipi yok edilmeye çalışıldı. Vatandaşını “müşteri” gibi gören “işini bilen memur” tiplemesi “Toplam Kalite” gibi süslü deyimlerle yutturulmaya çalışıldı. Devletin tüm temel sistemleri çökertilip, Devlet Hizmetleri Özelleştirme adı altında parayla satılmaya, yoksullaştırılan insanlara “Yoksulluk Yardımı” verilmeye başlandı.
Bir taraftan İslam, Şeriat adı altında; inançlı insanlarımız kandırılarak Küresel Finans Sermayesinin emrindeki CIA’nın yönlendirdiği “Tarikat Faşizmi” kurumsallaştırılırken, diğer taraftan tüm ahlaki değerler yok edildi. Düşünen tüm beyinlere politika yasaklanarak, halk siyaset ve siyasetçiden soğutuldu. Vatansever, dürüst insanların kamu yönetimindeki etkinliği yok edildi.
Bu şartlar altında; benim gibi düşündüğünü bildiğim birçok kamu görevlisi arkadaşım gibi görevimi bırakarak dün emekli oldum. Amacım onları yalnız bırakmak değil, gelecekteki güzel günlerimizin teminatı olan onlara daha da umut vererek tüm varlığımla desteklemektir.
36 sene sonra memuriyet bitti, üstelik yarın yaş günüm. Politika yasağım kalktı, ülkemin sorunlarını bildiğimi sanıyorum. Meslek odalarından, sendikalardan, belediye otobüslerinden, sokaktan, mahalleden daha da öğrenmeye çalışacağım.
Ülkemin sorunlarını karşısında politika yapmak artık bir görevdir. Ancak bana göre devlet, insanların bir arada mutlu, özgür ve kardeşçe yaşamasının kurallarını koyan örgüttür. Politika ise bu amaca uygun yolları bulma ve uygulama sürecidir.
Ancak; kendini sahiplenen, daha doğrusu sahip çıkabileceği siyasi parti bulamayarak isteksizce oy veren insanları görünce; benim gibi düşünen ve karınca kadar çok olan insanlarla birlikte şimdilik STK’lar, düşünce platformlarında çözüm arayacağım. Dünya ve ülkemizin çözümleri için ufacık bir kıvılcım da ben yakabilirsem çok mutlu olacağım.
NOT: Üzülsem de aynı siyasi partilerde olduğu gibi, hep birkaç kişinin eline geçmiş STK ların çoğunda da örgüt içi demokrasi dolayısıyla eğitim ve tartışma özgürlüğü olmadığını ‘’biz politika yapmayız’’ diyerek amaçlarını bile unuttuklarını görünce, üye olabileceğim bir örgüt bulamadım. Hep doğruları söylemem ve tartıştığım için geçmişim ve mesleğim dolayısıyla üye olduğum birçok dernek ve platform dan ise ayrılmak zorunda kaldım. Yine de her türlü zorluğa karşı elimden geldiğince mücadelemi sürdürmeye kararlıyım.
Güzel günlere hep birlikte ulaşmak dileğiyle,