KERAMET ŞAPKADA DEĞİLMİŞ
Ben sana hayran
Sen cama tırman
Yok içmeye bir şişe bile ayran
Nene gerek senin taht-ı revan
Uzuuun bir aradan sonra yazıma bu şarkı sözlerinin bir bölümüyle başlayayım diye düşündüm. Şarkı sözlerinin en alıcı akılda kalıcı yeride şöyleydi; Köşeleri möşeleri dön baba dönelim rep rep
Raptiye rap rap zaptiye zap zap rep rep
N’aber nitekim gene geldi şapka rep rep”
Bir şapka gitti bir şapka geldi, cinsinin ne önemi varki, ister fötr isterse sırmalı bir şekilde rap rap olmuyormu? O zamanlar keramet şapkadan sayılsada şimdilerde anladık ki, keramet şapkada değilmiş. Rap rap bir sıralı yürüyüş bir şekilde işgal, bir şekilde işkence, bir şekilde soygun…
O zamanlarda bu şarkıyı dilimize dolayan Cem Karaca unutulurmu? O günleri iyi hatırlarım, Cem Karacanın sırmalı şapkanın gelişiyle yurtdışına kaçışını… Bir anı anlatımında şöyle söylemişti; “Kos adasına geliyor, Bodrum’un ışıklarını seyrediyor, böylece hasret gideriyordum. Öylesine özlüyordum ülkemi” diye anlatmıştı o günleri.
Şapkalı günler oldukça zor geçmişti, ciddi bir travmayıdı o günleri yakından yaşayanlar için. Peki kaç cesur insan derseniz, ortalama % 7.4 diyebilirim.
Sonrasında elinde kalem tutan gözlüklü bir tombul, şapka çeşitlemelerinden sonra oldukça sevimli gelmiş, arılar gibi uçuşmuşlardı, papatyalarla dolmuştu heryer…
Böylesine güzel kır çiçekleri arıların hüküm sürdüğü bir ülke varken yurtdışında sürgünde olmakta neymiş, patlat bir şarkı sende Kovan’dan sağ balını…
Zaten söylemişti “Bodrum’a yüzesim gelir” diye, başına birde baba koydunmu tamamdır. Şöyle patlamıştı şarkı: “Ben döneksem döndüm diye memleketime
Döndüm baba döndüm işte oh be”
Gerekçe yerinde, memleket sevdası, hasreeeet ah be sürgüüüün…
Zaman bu böyle akıııp geçti, o günden bu günlere şapka oyunlarını pek görmesekte o kirli eller kılık değiştirip, hiç yakamızı bırakmadı, günden güne birçok değerler kayboldu, insandan öte botokslu adamlar türedi. Doğruyu söyleyenleri düşman saydılar. Mertliği rafa kaldırıp sahte isimlerle alışık olmadığımız meydanlara indiler. Dillerinde birtek şarkı; 1976’da parlayan Rüçhan Çamay’ın şarkısı “Para, para, para
Varlığı bir dert yokluğu yara”
Ne günlere kalmışız, birzamanlar hırsızı yuhalardık, şimdi alkışlar olduk. Yalan dolan birde algı modeli çıktı.
İlke, bilgi, hak hukuk guguk oldu, siyasi partiler futbol kulübü gibi transver peşinde, yerelde genelde sistem sadece parası olana işler olmuş. Haber alma özgürlüğünün gerçek kapısı “Gazetecilik” artık selam verir olmuş…
İtibar mı? Zor iş kim daha çok çamur atarsa o itibarlı sayılıyor. Gerçekler mi? Ne önemi var, para getiriyormu?
Dün dündür bugün bugündür, ne olmuş yani kandırıldık…
Feto taktikleri der dururuz, kim bu fetocular farkedemiyorsanız sizde bir fetö’cü olmuyor musunuz? Onlar ülkeyi parça parça satarken size birde kendilerini alkışlatırlar. En önemli değerlerinizi göklere çıkararak sizi önce fet eder, sonra fetocu yaparlar. Onların partisi siyasi yapıları ilkeleri yoktur, sadece amaçları vardır.
Lütfen dikkat yüzü kızarmadan yalan söylüyor, çaldıklarını gizlemek için masum insanları suçluyor, her halükarda herkes ile temas kurup, amacı için her yolu deniyorsa bir fetöcü ile karşı karşıyssınız demektir.