Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

Aydın’ın Havası Zehirliyor

Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre Türkiye’de havası temiz il bulunmuyor.
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) hazırladığı “Kara Rapor 2024” sonuçlarına göre, Türkiye’de nüfusun yüzde 92’sinden fazlası, Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre kirli hava soluyor. Havası en kirli olan ve buna bağlı ölüm oranının en yüksek olduğu il, Hakkari olarak çıktı. Dünya Sağlık Örgütü değerlerine göre hava kirliliğine atfedilen ölümlerin sayısal olarak en fazla olduğu iller, İstanbul (8 bin 357), İzmir (4 bin 852) ve Bursa (3 bin 657) oldu. Türkiye genelinde 2022 yılında hava kirliliği sebebiyle ölümlerin sayısı 68 bini geçti.


Gelelim raporun ek kritik bölümüne. Ülkemizde en kirli 10 il; Aydın, Iğdır, Hakkari, Şırnak, Batman, Malatya, Kahramanmaraş, Osmaniye, Gaziantep, Kilis.
Hava kirliliği kömür, petrol ve doğal gazın yakılmasının, fosil yakıtlara bağımlılığın en önemli çevresel bedelidir. Özellikle fosil yakıt kullanan ağır sanayinin olduğu bölgelerde hava kalitesi giderek kötüleşiyor. Hava kirliliği, tüm kanser hastalıklarına davetiye çıkarıyor, solunum yolu hastelıkletının ölümcül olmasına neden oluyor. Buna bağlı olarak ülkemizde hava kirliliğinden kaynaklanan ölümler, 70 bine ulaşmış durumda. Eğer tüm illerdeki ortalama ince partikül madde (PM2,5) düzeyleri DSÖ kılavuz değeri olan 5 μg/m3’e indirilebilseydi bu ölümler önlenebilirdi.


Aydın’da hava çok kirli. Bu kirlilik sadece fosil yakıtlarla ilgili değil. Taşıt sayısının fazlalığı bsşta olmak üzere çok sayıdaki faktörün yanında jeotermal çalışmaları da etkili oluyor.
Aydın’ın her tarafında pıtrak gibi biten JES’ler havaya hidrojen sülfür, karbon dioksit ve kükürt dioksit başta olmak üzere birçok gaz salıyor. Her ne kadar hidrotermal – kapalı- ikili döngü sistemlerinde dışarıya gaz çıkışı yok dense de bizim bölgemizde hidrojen sülfüre bağlı çürük yumurta kokusunu duymayan yoktur.
JES’ler, termik santrallerin havaya saldığı kadar olmasa da yüksek miktarda CO2 ve H2S salmaktadır. Salınan gaz miktarının fazlalığı nedeniyle neredeyse sanayisi olmayan ilimiz, sanayi kentleri ile havadaki kükürt oranında yarışmaktadır. Özellikle yaz aylarında bu konuda lider olması durumu daha net açıklamaktadır. Daha birçok JES’in işletme ruhsatı aldığı göz önüne alınırsa durumun ne kadar vahim olduğunu net olarak anlarsınız.
Bunların çevresel etkilerinden korunma yolları olsa da uzun dönemde tarım arazileri ve yetiştirilen ürünler başta olmak üzere insan hayatı üzerinde de olumsuz etkileri fazla olacaktır. Eğer bu tesisleri kaldıramıyorsak zararlarını azaltacak yollar aramalıyız.
Aslında JES’ler sıfır salınım ile çalışabilecek tesislerdir. Yani iyi tesis olabilirler. Bunun için “0” gaz salımı yapan ve ikili sistem denilen yeni teknoloji kullanmaları veya gaz salınımını önlemeye yönelik ilave yatırım yapmaları gerekir. Ayrıca kullandıkları akışkanların tekrar alındığı yere verilmesi için de ek yatırım yapmaları gerekmektedir. Yapılacak bu ilave yatırımların değeri öyle fazlada değildir. Ve bu harcama her yıl değil bir defa yapılacaktır.


Havamız kirli, fsjst biz bunu şimdilik anlamıyoruz. Uzun vadede bu kirli hava bizim sağlığımızı, hatta doğacak çocuklarımızın sağlığını tehdit edecektir. Yani sadece bugünümüz değil, geleceğimiz bile tehlikededir.
Şimdi sadece çürük yumurta kokusunu duyuyoruz, hsvada hafif pus görüyoruz. Nasıl olsa yüzümüzde çıbanlar çıkmıyor, zehirlendiğimiz için hemen kusmaya başlamıyoruz. “Aman canım ne olacak”, diyebilirsiniz.
Kanser sayılarındaki artışı takip ederseniz, hastanelerin onkoloji servislerine giderseniz acı gerçekleri görürsünüz. Eğer kanser olup ölmek istemiyorsanız çevre için bir şeyler yapın. Hiçbir şey çözümsüz değildir. Yeni teknoloji ile JES’ler bile iyi tesislere dönüşebilir, yeter ki istemesini bilelim. Bunu biz biliyorsak, başka insanlar bilebiliyorsa, herkes bilebilir ve JES’ler iyi tesislere dönüştürülebilir. Hava kirliliği alınacak önlemler ile kısa sürede ortadan kaldırılabilir. Elbette bunun için vizyoner liderler ve yöneticiler gerekli. Ama üzülerek yazıyorum ki, o da bizde yok.

“Bilgi büyük adamı alçakgönüllü yapar, normal adamı şaşırtır, küçük adamı ise kibirlendirir.”
(Brigitte)