AĞLATTIN BİZİ ÇOCUK
O günün sabahında güzel ülkemin Güney anadoluya uzanan bölümü çökmüş, acıyı tamda yüreğimizin orta yerinde hissetmiştik. Acı bu sarsakta geçermi, zor, zor günlerde ihtiyacımız olan birlik ve beraberliği yakalayabilmek.
Kuşadası Kent Konseyinde ilk günden toplandık, gönüllü arkadaşlarımızla yapabileceklerimizi görüştük, bize düşen gelen ihtiyaç malzemelerini ayrıştırmak, kolileri hazırlayarak deprem bölgesine göndermek.
Gönüllü arkadaşlarımızla soluksuz çalışıyor, gelen ihtiyaç malzemelerini ayrıştırıp kolilere yerleştirirken, arkadaşlarımızdan birisi bir naylon torbaya doldurulmuş bozuk para ve bir mektupla karşılaşır. Mektubu okuyunca gruptaki arkadaşlar hüngür hüngür ağlamaya başlar.
Sevgili Serap Güney arkadaşımızın getirdiği eşyalardan çıkan bir çocuk montunun cebinden bozuk para ve o muhteşem mektup, hepimizi ağlatmaya yetmişti.
Adını sonradan öğrendiğim 7 yaşındaki Nusret Yasin Çoban kullanmadığı eşyalarını deprem bölgesine gönderirken, gönderdiği montun cebine kumbarasında biriktirdiği bozuk paraları bir mektupla koymuş, mektuba da kocaman bir kalp çizip, “Kumbaramdaki paramı size gönderiyorum, babam da sizlere yardım için çalışıyor. Param bu kadardı bununla oradaki çocuklara çukulata alırsınız” diyordu.
Bu mektuptan sonra bizim gruptakiler kim tutabilirki, bir yandan ağlıyor bir yandan da yardım kolilerini hazırlıyorlardı, Kuşadasında bir çocuk yüreğinden hiç tanımadığı bir çocuk yüreğine uzanan o duygu selinde gözyaşlarımızı nasıl tutabilirdikki?
AĞLATTIN BİZİ ÇOCUK
Ekrem Örsoğlu yazdı