Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

“Atı Alan Üsküdar’ı Geçti” Mi?

VELİ YALÇIN

Nisan 2016 tarihinde, AKP’li 316 milletvekilinin imzasıyla, TBMM Başkanlığına sunulan dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliği teklifine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Anayasa’ya aykırı’ olmasına rağmen ‘Evet’ diyeceklerini açıklamış, Bu “Evet” sonucu Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve HDP’li milletvekilleri gözaltına alınmıştır. 4 Kasım 2016 tarihinden bu yana da tutuklular. CHP’nin “Anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz” açıklamasıyla hukuksuzluğa yol açılmıştır.

16 Nisan 2017 Anayasa değişikliği ile parlamenter hükümet sistemden Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmiştir. Bu referandumda kullanılan oyların 25.157.025’inde evet, 23.777.091’inde hayır oyu kullanmıştır. Evet oyların 2 buçuk milyon oy mühürsüz olmasına rağmen, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından yasaya aykırı olmasına karşın oldubittiye getirilerek kabul edilmiştir. Mühürsüz oyların hepsi “Evet” olarak kabul edilmiştir. 25.157.025-2.500.00= 22.657.025 Buna göre 2017 Referandumu kabul edilmemiş ama YSK tarafından kabul edildi diye ilan etmiştir. CHP, mühürsüz oyların “Evet” sayılmasına örgütlü tepki göstermemiştir.

31 Mart 2019’da gerçekleştirilen yerel seçimler kapsamında yapılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığını AKP’nin adayı Binali Yıldırım’a karşı CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’nun kazanması sonucu, seçim YSK tarafından yasal olmayan gerekçelerle iptal edilmiştir. 23 Haziran 2019’da yenilenen seçimi yeniden CHP’nin adayı seçilmiştir. İki seçim arasında dönemin İstanbul Valisi, şimdinin İçişleri Bakanı Belediye’ye kayyum olarak atanmıştır. YSK, yasalara aykırı davranmıştır. AKP hükümetine ve YSK’ya örgütlü ve ciddi tepki verilememiştir.

31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimlerde Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin; 3 Büyükşehir, 5 il, 45 ilçe ve 12 belde belediyesi olmak üzere toplamda 65 belediyenin başkanlığını kazanmış olmasına rağmen 60 belediyeye kayyum atanmıştır. Diyarbakır-Bağlar, Van-Çaldıran, Van-Edremit, Van-Tuşba, Erzurum-Tekman, Kars-Digor’da seçilen belediye başkanlarına mazbataları verilmemiş, onların yerine seçimi kazanamayan AKP’li adaylara belediye başkanlığı mazbatası verilmiştir. Muhalefet, kayyum düzenine örgütlü ve ciddi bir tepki göstermemiştir.

Anayasa’nın 101. Maddesine göre, bir kişi “Cumhurbaşkanlığına en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilme hakkı”na sahiptir. Anayasa maddesinin açık olmasına rağmen Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak cumhurbaşkanlığına adaylık başvurusu YSK tarafından kabul edilmiştir. Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Partisi, Memleket Partisi ve Türkiye İşçi Partisi (TİP), Erdoğan’ın adaylığına itiraz etmiş, ama YSK bu başvuruları reddetmiştir. CHP, Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığının anayasaya aykırı olmasına rağmen itiraz etmemiştir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46. maddesine göre Sözleşmeye taraf tüm devletler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uymaya mecburlardır. Türkiye, Sözleşme’yi 4 Kasım 1950 tarihinde imzalamıştır. AİHM’nin Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması kararlarını uygulamamıştır. Türkiye, imza attığı ve taraf olduğu yasal sözleşmenin gereklerini yerine getirmemiştir. Muhalefet, AİHM kararlarının uygulanmamasına örgütlü ve ciddi bir tepki göstermemiştir.

25 Ekim ve 21 Aralık 2023 tarihlerinde Anayasa Mahkemesi, Can Atalay hakkında iki kez hak ihlali kararı vermiş olmasına karşın Can Atalay serbest bırakılmamıştır. Anayasanın 153. maddesinde de: “Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. Bu kararlar, Mahkemenin diğer kararları gibi yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlamaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin Hatay Milletvekili Can Atalay kararının uygulanmamasıyla Anayasa ortadan kalkmıştır. Muhalefet, Anayasanın ortadan kaldırılmasına örgütlü ve ciddi bir tepki göstermemiştir.

Anayasa ve yasalara aykırı hilafet çağrıları, laikliğe aykırı uygulamalar sıradanlaşmaya başlamıştır. Bu sıradanlık toplumsal yaşamda muhalif olanlara ağır bir baskı ortamı oluşturmaktadır. Torpilin, liyakatsizliğin, yolsuzluğun, lümpenliğin, yalanın, ikiyüzlülüğün, ahlaksızlığın, yoksulluğun, hileli seçimlerin, yasa tanımazlığın, cehaletin, şiddetin, çürümenin olduğu ortamlarda “Toplumsal gelişmenin de, çürümenin de temelinde yöneticilerin tavırları yatar.” sözünü de unutmamak gerekir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Nisan 2017 tarihli referandum sonuçları hakkında düzenlediği basın toplantısında, “Boşuna uğraşmayın, atı alan Üsküdar’ı geçti haberiniz yok” demişti. Muhalefetin kendisine sorması ve dürüstçe yanıtlaması gereken soru; Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” midir yoksa “Atı alan Üsküdar’ı geçti” mi?

VELİ YALÇIN