Kıyı Ege Belediyeler Birliği Başkanı Aras’tan ‘SGK ve vergi borcu’ tepkisi: “Belediyelerin üzerine gelinmesi büyük bir haksızlık”
25.10.2024 14:39
(İZMİR)- Kıyı Ege Belediyeler Birliği Başkanı ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Birliğin ekim ayı olağan meclis toplantısında; hükümetin birikmiş SGK ve vergi borçlarıyla ilgili aldığı kararlar nedeniyle belediyelerin sıkıştığını belirterek “SGK alacakları 900 milyar lira civarındadır. Belediyelerin SGK’ya olan borçları ise sadece 90 milyardır. Yani bunun yüzde 10’udur. SGK alacaklarının yüzde 10’unu oluşturan belediye borçlarının sanki ülke ekonomisine bu kadar zarar veriyormuş veya batırıyormuş gibi algı yaratılarak belediyelerin üzerine gelinmesi büyük bir haksızlıktır” dedi.
Kıyı Ege Belediyeler Birliği’nin ekim ayı olağan meclis toplantısı Birlik Başkanı ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras başkanlığında İzmir’de bir otelde gerçekleştirildi. Toplantının açılışında konuşan Başkan Aras, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi’nin (TUSAŞ) Kahramankazan yerleşkesine düzenlenen terör saldırısına değinerek “Maalesef Ankara’da çok hain bir terör saldırısı gerçekleşti. Bu saldırıda 5 arkadaşımızı, kardeşimizi kaybettik. Onlara başsağlığı diliyoruz. Yaralanan 22 vatandaşımıza da acil şifalar diliyoruz. Bu terör olaylarını tekrar yaşamaması için terörü hep birlikte Kıyı Ege Belediyeler Birliği olarak da sizlerin de huzurunda bir kere daha lanetliyoruz” dedi.
“Son dönemde ülkedeki enflasyonist ortam, sosyal bozulma ve çöküş durumları, vatandaşlarımızın içinde bulunduğu sorunlar ve sıkıntılar belediyelerimizden beklentiyi büyük ölçüde arttırmış durumdadır” diyerek sözlerini sürdüren Aras, şunları kaydetti:
“Özellikle belde halklarımızın ihtiyaçları çok ciddi bir şekilde artış göstermiştir. Bu durumda belediyelerden beklentinin geniş alanlara yayılarak arttığını hep beraber yaşıyoruz, görüyoruz. Burada yıllardır konuşulan aslına bakarsanız, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, yerel yönetimde, reform çalışmalarının yapılması gibi bazı müdahalelerin gerekli olduğunu hepimiz net bir şekilde biliyoruz. Özellikle belediyelerin idari ve mali yapısının güçlendirilmesi için bir çalışma yıllardır bekleniyor. Ancak bir türlü hayata geçirilemedi. Tabii ki vatandaşlarımızın hızlı ve yerinde hizmet talepleri gün geçtikçe artmakta, enflasyonist baskı, sosyal problemler belediyelerin yükünü gün geçtikçe daha fazla arttırmaktadır. Bu durumda tabii ki eğitimden sağlığa, ekonomik, sağlıklı gıdaya kadar, sosyal yardımlara kadar birçok konuda belediyeler şu anda büyük bir yük altına girmiş durumdadır.
“Belediyelerin üzerine gelinmesi aslına bakarsanız büyük bir haksızlık”
Biz bu hizmetleri gerçekleştirmeye çalışırken belediye yönetimleri olarak özellikle bir taraftan da birikmiş SGK borçlarıyla, vergi borçlarıyla hükümetimizin bu konuda aldığı kararlarla giderek sıkışmış durumdayız. Tabii ki belediyeleri ülkenin ekonomisini batıran kuruluşlar olarak görmek çok yanlış. Aslında bakarsanız SGK alacakları 900 milyar lira civarındadır. Belediyelerin SGK’ya olan borçları ise sadece 90 milyardır. Yani bunun yüzde 10’udur. SGK alacaklarının yüzde 10’unu oluşturan belediye borçlarının sanki ülke ekonomisine bu kadar zarar veriyormuş veya batırıyormuş gibi algı yaratılarak belediyelerin üzerine gelinmesi aslına bakarsanız büyük bir haksızlıktır. Bu konuda ilgilileri, yetkilileri sizlerin adına tekrar bir uyarmak istiyorum. Tekrar dikkatlerini çekmek istiyorum. Çünkü belediyelerimizin mali durumlarının bozulması ülkedeki genel ekonomik gelişmelerin sonucudur. Belediyeler kendi hallerinde bu ekonomik durumlarını bozmuş değillerdir. Borçlarını ödeyemiyorlarsa eğer bilin ki ya maaş ödüyordur ya da vatandaşa hizmet götürmeye çalışıyordur. Yaklaşık 25-30 yıldır belediye gelirlerinde en ufak bir iyileşme yapılmadan bir taraftan da yükü artmış durumdadır. Özellikle akaryakıtın son yıllarda geldiği durum yine personel giderlerinin artışı aynı zamanda mal, hizmet giderlerinin önlemez artışı, ülkedeki bütün diğer girdiler gibi belediye girdilerini de arttırmış durumdadır. Belediyelerin gelirleri aynı kalırken bir taraftan giderlerinin bu kadar yüksek bir şekilde çarpan şekilde artması belediyelerin mali açıdan yönetilemez hale getirmiştir. Şimdi başkanlarımız ne yapsın? Belediye yönetimleri ne yapsın? Belediye yönetimleri, SGK borçlarıyla, vergi borçlarıyla mı uğraşsın? Yoksa vatandaşın giderek artan ihtiyaçları karşılamaya mı çalışsın?
“Belediye gelirlerinin arttırılması öyle atla deve işler değil”
Karar vericilerin üzerine düşen, hükümetimizin üzerine düşen; kesinlikle belediye gelirlerini arttırıcı önlemler almaktır. Bu konuda Türkiye Belediyeler Birliğimiz yine aynı şekilde bizler de sık sık yaptığımız görüşmelerde ilgili bakanlarımıza, karar vericilere sürekli bunları iletiyoruz. Çok da uğraşmaya gerek yok. Bir gecelik kararnamelerle neler değiştirilebiliyor şu andaki yönetim şekliyle ülkemizde. O yüzden belediye gelirlerinin arttırılması öyle atla deve işler değildir. Çok kolay. Ben buradan çok küçük bir örnek verebilirim. Yol bizim işimiz, otopark bizim işimiz. Ama motor taşıtlar vergisinden bir kuruş bile bize yansımıyor. En azından küçük bir yüzde verseler orada belediyelerimize ciddi bir gelir elde etmiş oluruz. Bir taraftan biz ürettiğimiz mal ve hizmetler için aynı şekilde KDV ödüyoruz. Araç alınca KDV ödüyoruz. Mazot alırken KDV ödüyoruz. Biz buna karşılık ticaret yapmıyoruz. Bu KDV bizim üzerimize tekrar yük olarak vergide binmektedir. En azından bu konularda yapılacak düzenlemeler bizim vatandaşa karşılıksız hizmetlerimizi daha da arttıracaktır. Bunlar sadece birkaç küçük örnek.
“Belediyelerin idari ve mali yapıları güçlendirilsin”
Bizler Kıyı Ege Belediyeler Birliği’yiz ama Ege’nin dışında, kıyı dışında da üye belediyelerimiz özellikle turizmle uğraşan kentlerde, nüfus değişimi gösteren kentlerde nüfusu 100 bin olan bir kentte 1 milyon civarında turist geliyor. 100 bin liralık bir geliri olan bir kenti düşünün. Özellikle yaz sezonunda 1 milyon olarak bunu harcamak durumunda kalıyor. Altyapıya baskı oluşuyor. Trafiğe baskı oluşuyor. Çöpe, katı atığa baskı oluşuyor. Kanalizasyona veya su sistemine baskı oluşuyor. Tabii ki doğal kaynakların da son dönemlerde azaldığını düşünürseniz buralarda ciddi problemler yaşanıyor. Ama buna rağmen burada da bir iyileştirme yapılmıyor. Bu da çok kolay aslına bakarsanız. Burada da sadece turistlere yüklenecek bir kent vergisiyle bu işler de büyük ölçüde çözülebilir. Ama bu basit adımlar atılmıyor maalesef. Biz de sizlerin aldığımız güçle özellikle bu lobiyi Ankara’da arttırarak devam ettireceğiz ki belediye gelirlerine bir an önce el atılsın ve belediyelerin idari ve mali yapıları güçlendirilsin. Bunun çok önemli olarak görüyoruz. Belediyelerin önündeki en büyük engel şu anda bu. İstihdam meselesinde de belediyelerin üzerinde çok ciddi bir baskı var. Özellikle genç kardeşlerimiz, iş bulamayan kardeşlerimiz belediyelerin kapısında kuyruk olmuş durumda. En ufak bir ilana çıkıyorsunuz 3 kişi, 3 bin kişi başvuruyor. Bütün bunlar belediyelerin idari ve mali yapısını yeniden gözden geçirilmesini, yeni yasal düzenlemelerin yapılmasını gerekmektedir diye değerlendiriyoruz.
Birlik olarak özellikle komisyonlarımızı ilgili alanlarda çalıştırarak yeni politikalar üretip bu politikaları da karar vericilerin dikkatine sunacağız. Bizim birliğimizin stratejisi zaten tüzüğünde de belirtildiği üzere üyelerinin haklarını korumaktır. Öncelikle yine ulusal, uluslararası düzeyde iş birliği imkanlarını arttırmaktır. Burada üye belediyelerimize rehberlik yapmaktır. Bunun dışında yine günümüzün teknolojisi, gelişen dünya düzeni, çağdaş, yenilikçi çözümler gerektirmektedir. Bu konularda da yine üye belediyelerimize rehberlik etmek bizim görevlerimiz arasındadır. Özellikle kıyı belediyemizin kurumsal kapasitelerini güçlendirmek ve desteklemek de yine bizim görevlerimiz alalım Buradaki mutfağı kapasite derken insan kaynağının eğitimi veya diğer afet, acil durumlarda yine yapılacak müdahalelerin tarif edilmesi gibi çözümleri veya çalışmaları hep birlikte Kıyı Ege Belediyeler Birliği encümeni ve meclis olarak yapıp üye belediyelerimize gereken rehberliği ve danışma fırsatlarını yaratmak durumundayız. Dünya değişiyor ve artık yenilikçi çözümler artık hepimizin malumu. O yüzden özellikle dijital gelişimde, yapay zekanın bu kadar öne çıktığı bir dönemde belediyelerimizin de tekrar yönetim sistemlerini, idari sistemlerini, altyapısını güçlendirmesi gerekiyor. Yoksa dünyadaki diğer emsallerimize uyum sağlayamayız diye düşünüyoruz. Bu konuda da yine uzmanlar vasıtasıyla, üye belediyelerimize gereken desteği vereceğiz. Özellikle kurumsal kapasite güçlendirilmesi gereken bizlerden yardım talep eden belediyelerimiz olursa da hem görevlendirdiğimiz Sayıştay müfettişlerimiz hem mülkiye müfettişlerimiz eliyle de bütün belediyelerimize destek vermeye her an hazırız. Şu ana kadar 20’ye yakın belediye bu konuda bizden destek istedi ve biz bu hizmetleri satın alıp belediyelerimize göndereceğiz. Özellikle görev başı eğitim şeklinde arkadaşlarımıza katkı sunacak. Daha önce otellerde veya salonlarda yapılan ve toplanılan eğitimler sadece bir konferansta ibaret oluyor. Monolog şeklinde daha çok geçiyor. O yüzden biz eğitimin yerinde, görev başında verilmesinin daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Bütün arkadaşlar tereddüt ettikleri konularda gerekli soruları soracaklar ve yerinde daha verimli bir eğitim sağlayabileceğimizi düşünüyoruz. Tabii ki bir araya gelmek bugün meclis toplantımızdaki gibi sizleri, sizlerle birlikte yine görüşmek burada bazı şeyleri konuşmak tabii ki çok önemli. Onun zaten senede iki defa yapıyoruz. Mayıs ve ekim aylarında iki genel meclis toplantımız var. Bunun dışında da daha çok eğitimlerimizi yerinde ve görev başında olacak şekilde planlıyoruz.
“Temsili demokrasinin yeterince işlemediğini hepimiz görüyoruz”
Birliğimizin temel değerlerinden biraz söz etmek gerekirse adalet ve eşitliği başa koymak lazım. Yerel demokrasi olmazsa olmazımız. Son dönemde dünyada gelişen yerel yönetim anlayışında özellikle demokrasinin gelişmesi belediyelerimizden, sivil toplum kuruluşlarından başlıyor. Yerelden başlıyor ve ülke sathına yayılıyor. O yüzden belediyelerimizin demokratik uygulamaları, katılımcı uygulamaları, çoğulcu uygulamaları yine ülkenin yerel demokrasinin gelişmesine de büyük bir katkı sağlamaktadır. Son dönemde özellikle temsili demokrasinin yeterince işlemediğini hepimiz görüyoruz. Temsili demokrasiyle iktidara gelenler bu belediye de olabilir. Kesinlikle herhangi bir partinin falan da burada kastetmiyorum. Lütfen yanlış anlaşılmasın. Belediye de olabilir veya genel siyaset veya genel yönetim de olabilir. Merkezi hükümet de olabilir. Burada daha çok aldıkları yetkiyi kendi kafalarına göre kullanır duruma geliyorlar. Bazen kararlar halkın istemediği, hatta onların itiraz ettiği durumda da tezahür edebiliyor. O yüzden yerel yönetimlerde, katılımcılık, doğrudan demokrasiyi uygulamak, vatandaşın kent kararlarına katılımını sağlayabilmek, çok önem taşımakta ve bu da halkımızın demokratik kültürünü arttıracak bir uygulamadır. Bununla ilgili de zaman zaman bu konuda belediyelerimize rehberlik edecek, onların bu konudaki ufkunu açacak çalışmaları da gerçekleştireceğiz.
“Şeffaf yerel yönetim anlayışını hep birlikte benimsemek durumundayız”
Şeffaflık hesap verme çok önemli. Çünkü vatandaşımız bize bir yetki verirken özellikle yaptığımız bütün uygulamalarda harcadığınız her kuruş parada ‘acaba nereye gidiyor?’ diye düşünüyor. Ama biz onlar daha düşünmeden bunu onların önüne koymak zorundayız. Şeffaf, hesap verebilir bir yerel yönetim anlayışını hep birlikte benimsemek durumundayız diye düşünüyorum.
“Toplumsal bütün konularda da söyleyecek sözümüz olması lazım”
Özellikle son dönemde kadına şiddet, cinayetler, çocuk cinayetleri veya toplumsal şiddet ciddi bir şekilde artmış durumda. Bu ülkede üç tane şey olmak istemesen ne istemezsin diye sorsalar bu ülkede çocuk olmak, bu ülkede kadın olmak istemem. Bir de bu ülkede sokak hayvanı olmak istemem. Özellikle toplumsal şiddet üst seviyeye çıkmış durumda. Her gün bir cinayet, bir çatışma. Bu bizi maalesef toplum olarak örseliyor, toplumsal barışı zedeliyor. Toplumsal barışı zedeliyor. Bir an önce bu konuda da tabii ki bizlerin de görevleri var. Hiç kimseyle burada sen yap da biz buradan bu işi çözelim diye bakmıyoruz. Hep beraber bu işe sahip çıkmak zorundayız. Eğer hükümetimiz veya devletimiz bazı konularda bir yere yetişemiyorsa o eksiği biz kapatıyoruz zaten. Sosyal politikalarla kapatıyoruz. Eşitlik politikalarıyla kapatıyoruz. Veya tarımsal destekleme yapıyoruz, bununla kapatıyoruz. Kreş açıyoruz, eğitime destek oluyoruz, servis koyuyoruz, eğitime destek oluyoruz. Etüt merkezleri açıyoruz, yurtlar açıyoruz, öğrencilerimize destek oluyoruz, yaşlı yaşam merkezleri açıyoruz Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın görev alanında da giren konulara giriyoruz. Yani belediye artık sadece yol, su, elektrik misyonundan çıkmış durumda şu anda. Toplumun çok geniş ihtiyaçlarına hizmet verir duruma geldik. O yüzden özellikle bu bahsettiğimiz konular toplumsal bütün konularda da söyleyecek sözümüz olması lazım. Belediyelerimizin bu konuda da yine rehberliğini yapmaya biz Kıyı Ege Belediyeleri olarak hazırız. Bu konuda da çalışmaları sürdüreceğiz. Yaptığımız iyi uygulamaları belediyelerimiz arasındaki iyi uygulamaları paylaşmak durumundayız. Herhangi bir üye belediyemizin iyi bir uygulaması varsa bunu diğer belediyeler de öğrenmek durumunda. Bu yüzden böyle bir misyon da kendimize yüklüyoruz.
“Kuraklık hepimizin önündeki en büyük tehdit”
Son dönemde tabi çevreyle ilgili de ciddi bir sıkıntı var. Malum iklim krizinin etkileri artık yadsınamaz düzeyde. Kuraklık hepimizin önündeki en büyük tehdit durumunda ve kuraklıktan kaynaklanan su krizlerine tarımsal, özellikle tarımsal üretimin azalması krizleriyle de karşı karşıyayız. Yani çevreye yeni bir gözle bakmamız gerekiyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmemiz gerekiyor. Bu konuda da yine bizler belediyelerimize rehberlik etmeye hazırız. Tabii ki belediyelerimize yük olmadan bunu yapmak durumundayız. Özellikle temiz enerji kaynakları için yatırımlar geliyor. Uluslararası fonlar kullanılıyor. Yatırımcılar geliyor ve belediyelerimizin o elindeki potansiyel olan mesela potansiyeli olan temiz enerji konusunda lisans hakkını siz para ödemeden de özellikle bu firmalara ihale ederek yaptırabiliyorsunuz. Bu da önemli bir katkı. En azından belli bir süre sonra yap-işlet-devret yöntemiyle, özel işbirliği yöntemleriyle hayata geçirebiliyoruz ve sonra belediyelerimize bu gelir olarak da yansıyabiliyor. Aynı zamanda da zaten çevre korumayla ilgili de görevimizi tamamlamış oluyoruz. Özellikle küresel düzeydeki işbirliğinden bahsettim.
“Avrupa’daki kentlerle ortak projeler geliştirelim”
Uluslararası belediyeler birlikleriyle de biz Muğla olarak ciddi bir çalışma yapıyoruz bunun üzerinde. Ama o deneyimlerimizi de diğer belediyelerimizle paylaşacağız. Son dönemde kardeş belediyecilik biraz kan kaybetti. Kardeş belediye deyince biraz romantik algılanmaya başlandı. O yüzden öncelikle Avrupa’daki kentlerle veya Balkanlar’daki kentlerle dünyanın diğer kentleriyle yapacağımız görüşmelerde eğer hemen kardeş belediye olalım derseniz biraz artık uzak duruyorlar, soğuk duruyorlar. Özellikle Avrupa Birliği kentlerinde bu var. Ama önceden ortak projeler geliştirelim. Çevre projeleri, iklim krizine karşı alınacak tedbirlerle ilgili projeler veya toplumsal eşitlik ön planda, sürdürülebilirlik ön planda. Bunları eğer kullanırsak o zaman daha sonradan kardeş kent olarak artık bazı ilişkileri geliştirdikten sonra irademizi ortaya koymanın daha doğru olduğunu biz deneyimlerimizden görebiliyoruz.
“Kitlesel göçler, ülkemizi tehdit etmekte”
Ülkemiz önü açık, çok önemli potansiyelimiz var. Zaman zaman krizler olabilir, sıkıntılar olabilir. Özellikle son dönemde bölgesel stratejik gelişmelerden ciddi etkileniyoruz; savaşlardan, çatışmalardan. Bugün düşünün İsrail’in zulmünü orada 40 bin üzerinde Filistinli kardeşimiz maalesef hayatını kaybetti. Bu zulüm yüzünden ve dünya sessiz kalıyor. Bir taraftan Ukrayna-Rusya savaşı, bir taraftan her an İran’ın ve bölgesel olarak diğer ülkelerin bu savaşlara dahil olma tehditleri, aynı zamanda bunlardan kaynaklanan kitlesel göçler, ülkemizi tehdit etmekte, mülteci krizleri ülkemizi tehdit etmekte, ciddi sıkıntılar var. Ama şuna inanıyoruz ki bizler eğer doğru çalışırsak, yerelde halkımızın temsilcisi olan birinci temsilcisi olan yerel yönetimler, belediyeler doğru çalışırsa, eşit, adil, demokratik bir geleceği hep birlikte inşa edebiliriz diye düşünüyorum.
“Bütün belediyelerimiz canla başla çalışıyor”
Belediyeler olarak halkımızın ihtiyaçlarına çok özverili ve yine titizlikle yaklaşıyoruz. Bu konuda hiçbir beis yok. Bütün belediyelerimiz canla başla çalışıyor. Bütün personelimiz canla başla çalışıyor. Zor şartlara rağmen, bu ekonomik duruma rağmen belediyelerimiz görevlerini sonuna kadar yapıyorlar. Ben bu vesileyle üye belediyelerimize ve diğer Türkiye’deki bütün belediyelerimize huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum. Bize büyük bir sorumluluk yüklenmekte, biraz önce ifade ettiğim konularda, yoksulluk, eğitimde fırsat eşitliği, kadına yönelik şiddet gibi konularda büyük sorumluluklar alıyoruz. Bu sorumlulukları almamıza rağmen şunu da düşündürmesin; sanki merkezi hükümetin burada görevleri bize devretmesi diye bir şey söz konusu değil. Şiddet konusunda, yine sosyal politikalar konusunda, yoksulluk konusunda, eğitim konusunda veya diğer hususlarda merkezi hükümetimiz görevlerini tam olarak yapmak durumundadır. Bizler belediye olarak yapıyoruz. Belki görev alanımızın dışına çıktık ama burada da bu çağrıyı da yapmanın doğru olduğunu düşünüyorum.
“Toplumun her kesimini kucaklıyoruz”
Bizler toplumun her kesimini kucaklıyoruz. Kim bize oy verdi, kim bize oy vermedi diye bakmıyoruz. Bütün belediyelerimiz aynı. O yüzden eşit, adil yaklaşımı hep birlikte benimsiyoruz ve bu şekilde hareket ediyoruz. Bizler de Kıyı Ege Belediyeler Birliği olarak dayanışma ve iş birliğine dayalı bir anlayışla yerel demokrasiyi güçlendirmek ve belediyelerimizin hizmet kapasitelerini arttırmak için bundan sonra çok daha fazla çalışacağız. Bu doğrultuda sosyal, kültürel ve çevresel sürdürülebilirliği merkeze alıyoruz. Projelerimizi bu alanda geliştireceğiz. Belediyelerimiz kentin kaynaklarını adil ve etkin bir şekilde kullanacak ve yine halkın beklentilerine yanıt vermek için canla başla çalışacağız. Bu çabaları daha geniş bir etki alanına yaymak için de birliğimizin kurumsal gücünü hep birlikte arttıracağız. Bizim yaptığımız çalışmalar sadece belediyeler için değil, aynı zamanda ülkemizin de demokratikleşmesine ve kalkınmasına da büyük bir kat sunacaktır diye düşünüyorum.”
Başkan Aras, konuşmasının ardından birliğin önceki dönem başkanlığını yapan eski Konak Belediye Başkanı Abdül Batur’a plaket takdim etti. Toplantı meclis gündeminin görüşülmesiyle devam etti.