Kaliteli eğitim özgür bireyler yetiştirir
Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte Atatürk’ün en çok önem verdiği konuların başında eğitim gelir. Onun yaşadığı zamanda; Mustafa Necati, özellikle Hasan Ali Yücel gibi Bakanların görev yapmaları, yurt dışına ilk öğrenci gönderilmesi, Maarif mekteplerinin kurulması ile Köy Enstitülerinin temellerinin atılması eğitim alanında en büyük devrimlerdir.
Bu kaliteli eğitim sürecinin başlaması ile, toplumda sorgulayan, araştıran insan profiline dönüşerek Türkiye hızlıca kalkınan bir ülkeye dönüşmüştür. Bu dönemde iyi eğitimle oluşan kadroların topluma yansıması sonucu ile Atatürk’ün ölümünden sonra bile bu kadroların toplumda eğitime olumlu etkisi devam etmiştir. Buda beraberinde yıllarca düşünen, sorgulayan, araştıran, yazan çizen bir kitlenin etkisi ile ülke’de yazarlar, bilim insanları, sanatçılar öne çıkmışlar topluma örnek olmuşlardır.
Türkiye Bunun etkilerini 68 ve 78 kuşağına kadar görmüştür.Türkiye’de eğitimin kalitesi ve niteliği; 12 eylül’den itibaren emperyalizmin isteği doğrultusunda iktidardaki sağ partiler tarafından kalitesi düşürülüp, toplumsal eğitim, siyasal islam eğitimine dönüştürülerek bugünlere gelinmiştir. Türkiye’deki tüm sorunların temelinde sistemli olarak dinamitlenen kötü bir eğitimin olması yatmaktadır. Toplumsal olarak kalkınmayı sağlamak için laik, demokratik ve çağdaş eğitimi savunup, soran, sorgulayan, araştıran, üreten insan yaratılmadığı takdirde, emperyalizmin istediği; biat eden, sorgulamayan ve verilenle yetinen bir toplum yaratılır. Ülke’deki 68 ve 78 kuşağının toplumdaki ve ülke’deki haksızlıklara ve olumsuzluklara karşı çıkışının temelinde de dönemlerinde aldıkları bu sorgulayan, araştıran, birey olduklarının bilincine varan zor koşullara rağmen aldıkları iyi eğitim yatmaktadır.
Düşünsenize CB İnönü ziyarete gittiği Hasanoğlan Köy Enstitüsünde öğrencilerle birlikte öğle yemeği yiyiyor. Fakat İnönü’nün yemeği öğrencilerin yediği yemekten farklı. Öğrenciler İnönü’nün farklı yemek yemesine itiraz ediyorlar. Yemekhane sorumlusu Öğretmen öğrencilere şu açıklamayı yapıyor. ”İnönü şeker hastası onun için ona farklı yemek vermek zorundayız” diyor. Ayrıca arkadaşlarınız arasında şeker hastaları öğrenciler var onlar bugün ne yemeği yedilerse CB İnönü ‘ye de aynı yemeği verdik diyor.
Bugün bir okul’a CB Erdoğan’ı bırak bir bakan, yada Kaymakam gelse, benzer manzara yaşansa hiçbir öğrencinin aklına öğretmenine böyle bir soru sormak gelir ve sorabilir mi acaba? Eğitimin sistemli bir şekilde kalitesizleştirilmesi kime yarar?