Demokrasiyi, memokrasiyi bizden başka konuşan yok yeğenim…!
1980’li yıllar. Üniversiteden mezun olunca bütün arkadaşlarla tekrar yaşadığımız İl, İlçelere dağıldık, İş kaygılarıyla birlikte, alışkanlıklarımız ve ideallerimiz gereği hepimiz kendi yerlerimizde Siyasi mücadelemize devam ettik.
1989 Yerel seçimlerinde İzmir’in bir İlçesinde Shp’de çalışıyoruz,
Bakın kimler var; İzmir adayımız Yüksel ÇAKMUR gibi Atatürkçü, Devrimci gelenekten gelen, hitabıyla Milleti meydanlara çakan bir efsane, yine ayrı bir efsane isim Kuvai Milliye ruhunu şahsında yüzbinlere yaşatan Alev COŞKUN, Lise mezunu olmadığı halde, biz “Ukalalara” çok iyi bildiğimizi sandığımız Ekonomi dahil birçok konuyu bizlere tekrardan ve doğrusunu öğreten Neccar TÜRKCAN, kendi bölgelerinden diğer adaylarımız Halil ÇULHAOĞLU, Toprakları Köylüye dağıtmak amacıyla bütün Ağalardan, Derebeylerden, ve İşgallerden kurtarıp, toprağı asli sahibi olan Halka,köylülere dağıtmaya yönelik Devrimci ruhun en yiğit mücadelecisi, yine efsaneleşmiş bir isim , Saygıyla anıyorum Mahmut TÜRMENOĞLU ve daha birçok isim.
Başımızda bir büyüğümüz, gruplara ayrılıyor, hergün farklı bir yerde mitingler, toplantılar yapıyoruz, öncesinde gidip mekanları donatıyor, hazırlığını yapıyoruz, ardından efsaneler geçidi oluyor adeta.
Halk aracısız, engelsiz kendi içinden çıkan, kendi evlatlarına öylesine sarılıyorki anlatmak mümkün değil, çok ilginç anlarımız olmuştu, Halkın heyecanı, sevgisi, partililerimizin fedakarlığı öylesine duygular yüklüyorkki bizlere, zaman, zaman tüm arkadaşlarımızla kendimizi tutamayıp, ağladığımızı hatırlarım hep. (Tabi şimdilerde Siyaset sahnesinde olan “Çapsız Parsacıları” görünce acı, acı gülmekten, kahrolmaktan başka ne gelirki elden.)
Şimdilerde olduğu gibi İl, İlçe Başkanları Üye seçmiyor, İsteyen herkes kolayca Üye olabiliyor, Üyelik başvurularını “Aman, bize yaramaz, düzenimizi bozar” diye sümenaltı etmiyor, Partide Önseçim var, bütün adaylar Örgütlerin birebir tercihleriyle belirleniyor, Eh, Vatandaş da tüm aşamalara iradesi tamamen yansıdığı için kendi seçtiği adayın yanında duruyor, sonuna kadar savunuyor… Dayatma yok, Parti içi Demokrasi işliyor, 2 – 3 gün süren “Danışma kurulları” yapılıyor, Vatandaş, Üye özgürce, acımasızca eleştirebiliyor, hatalı olan ya istifa ediyor, ya da hatasını kabullenip, özür diyor.
1992 Yılında Dönemin SHP’li Devlet Bakanı Güler ileri Babasını kaybediyor, Bakan olarak Babasının mezarına yolladığı Çiçeğin parasının Bakanlık bütçesinden ödendiğini fark ediyor, bunun üzerine İstifa ediyor.. Böylesine ahlaklı, namuslu, ar, haya sahibi İnsanlar Milletvekili, Belediye Başkanı oluyor, çünkü Halk seçiyor, iyiyi, doğruyu, dürüstü Halktan başka kim bilebilirki ?
Bugünki gibi Demokrasi bilinci gelişmemiş Parti ağalarının iki dudağı arasından çıkacak isimler, gizli, kapaklı, şaibeli, karmaşık, ve karanlık ilişkiler ağıyla atanmıyorlar. Açık, net biçimde, Halkın, örgütlerin iradesiyle oluşuyor tüm organlar.
Sonuç?
Ülkenin içine düştüğü Ahlaki çöküntüye teslim olmaktan öte bu hayasız akına da destek olan bir yapı kaldı ortada.. Paçozluğun her türlüsünün “Meziyet” sayıldığı, İdeolojsiz, Politikasız, gündem bile yaratamayacak kadar aciz, Siyasetsiz, Jakoben bir yapıya teslim oldu tüm diğerleri gibi bizim cephe de.
Kötülerle , onlara özenerek mi, benzeşerek, daha çok kötülük yaparak mı yarışacağız ?
Aslı hala tüm gücüyle ortada dururken, Halk için “Akp’lileşmek” alternatif olabilir mi?
Kendi içimizde, Demokrasiyi, Özgürlükleri katlederek mi Ülkeye Demokrasi getireceğiz?
Çöken bir yapının enkazından mal toplayarak mı “Gemileri Mavililere süreceğiz ?
Anılardan bugüne; Yukarıda isimlerini saydığım M. Vekili büyüklerimden birisi, çok ateşli tartışmalar yaptığımız bir günde,
Hızımı alamamış olacağımki esip, gürlediğim bir anda sözümü keserek bana döndü ; “Ulen Yeğen, Demokrasi, memokrasiyi senden, bizden Başka konuşan yok be, Mecliste, yukarılarda siz bu tartışmaların olduğunu mu sanıyorsunuz? Yok olum, orda herkes kendi dalgasında, işinde, iş takibinde, çorbasında bea. Kamera önünde düşmanlar, kuliste canciğerler, BizlerVekilliğimizden utanır olduk, Kelaynak Kuşlarından beteriz, Halkın yararına hangi yasayı çıkartmaya çalışsak önce tepemize biniyor, susturuyorlar, sonra da bin yalanla Halka hain ilan ediyorlar bizi. Sizden “Siyasetçi” olmaz, Sadece Doğrularla kazanmak imkansız gibidir bu ülkede, yormayın artık kendinizi” demişti.
Öyle bir süreçten sonra aşağıda aldığımız Oy oranlarını hatırlatmak isterim.
Demokrasi nefes almak gibidir, nefes alamazsınız büyüyemez, gelişemezsiniz, dahası yaşayamazsınız!
Bugün de bizlerden başka konuşan yok artık Demokrasi, memokrasi işlerini.
1989 Seçim sonuçlarını dikkatinize sunarım. Süleyman Demirel, Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Alpaslan Türkeş gibi isimleri karşı bir Saygıyla anıyorum, Akademisyen, Bilim İnsanı Erdal İNÖNÜ ile SHP işte o örgütleriyle bunu yaptı;