MEYVELER VE ETİMOJİLERİ A-K
Meyve Farsça yemiş anlamına gelen mive, meve sözcüğünden gelir.
ARMUT
Tür: Türkçe “armıd” kelimesinden türemiştir. Kaşgarlı’nın sözlüğnde de geçer.
Lat: Pyrus (kökeni bilinmiyor, Semitik olabilir), İng: Pear, Alm: Birne, Holl: Peer, İtal: Pera, Fra: Poire, Rus: Grusha (руша), Gre: Ahladi (Αχλάδι) (Türkçe’de ahlat yabani armut), Ara: Kumthara, Fars: Golabi
Batı Asya ve İran kökenlidir. Dünyada 5000 den fazla çeşidi vardır, Türkiye’de çeşidi 100’ün üzerindedir.
ABD Kaliforniya San Lorenzo’da her yıl “Pear Fair” Armut Fuarı (festivali) yapılır.
Amasya’da da her yıl Eylül ayında armut festivali düzenlenmektedir.
Homeros’un Odysseia destanında (6.kitap) bahsedilir.
Romalılar, armutun zehirli olup olmadığını anlamak için önce domuzlara yedirirdi
Armut, benzetme olarak “yuvarlak, uzun” gibi anlamlarla bağlantılıdır.
AYVA
Tür: Farsça Abiya’dan. Halk arasında “güzel meyve” anlamında kullanılır.
Lat: Cydonia (Girit) Oblonga, İng: Quince, Alm: Quitte, Holl: Kweepeer, İta: Nespola, Fra: Coing, Rus: Aiva (Айва), Gre: Kidoniá (Κυδωνιά), Ara: Safarjal, Far: Beh)
Vatanı Anadoludur.
Ayva reçeli, tarihteki en eski tatlılardan biridir.
Roma İmparatorluğu döneminde gelinlere bereketi ve aşkı simgeleyen ayva verilirdi.
Paris’in, Afrodit’e “en güzel tanrıça” unvanını verdiği meşhur altın elmanın aslında bir ayva olduğu düşünülür.
Antik Roma’da, yeni evlenen çiftler düğünden sonra ayva yiyerek aşklarının tatlı ve sağlam olmasını dilerdi.
CEVİZ
Tür: Arapçadaki cewiza kelimesinden gelir.
Lat: Juglans regia, İng: Walnut (waelh-yabancı-Galyalı cevizi. Welsh-Galli- yabancı Anglo sakson olmayan, demekti. Hazelnut-fındıktan ayırmak için) , Alm: Walnuss, Holl: Walnoot, İta: Noce, Fra: Cerneau, Rus: Грецкий орех (Gretskiy orekh), Gre: Καρύδι (Karýdi), Ara: Jawz, Far: Cowz
Mezopotamya’da yaklaşık 10.000 yıl önce yetiştirilmiştir.
Beyin şekline benzerliği nedeniyle zihni güçlendirdiğine inanılır.
Tarihte kraliçelerin güzellik sırlarından biri ceviz yağıydı.
Eski Romalılar, ceviz kabuğunun büyü ve kehanetlerde kullanıldığını kaydetmiştir. Cadılar, ceviz ağacının altında buluşup ayinler yapardı.
ÇİLEK
Tür: Çilek kelimesi Eski Türkçede çile’den. “Çile” ve “şeytan meyvesi” anlamını taşımaktadır.
Lat: Fragaria, Ananassa, İngilizce: Strawberry, Alm: Erdbeere, Holl: Aardbei, İta: Fragola, Fra: Fraise, Rus: Zemlyanika (Земляника), Gre: Φράουλα (Fráoula), Ara: Farāwila, Far: Tut Farangi
Çileğin vahşi türleri Antik Roma’da biliniyordu, ancak modern çilekler 18. yüzyılda Fransa’da hibrit olarak üretildi.
Çilek, tohumları dış yüzeyde olan tek meyvedir.
Orta Çağ’da çilek, saflığın ve aşkın sembolüydü. Saray bahçelerinde özel olarak yetiştirilirdi.
Roma tanrıçası Venüs’ün gözyaşlarının toprağa damlayıp çileğe dönüştüğüne inanılırdı. Bu nedenle çilek, aşk ve tutkunun sembolüdür.
Orta Çağ’da, insanlar bir çileği ikiye bölüp sevdikleriyle paylaşırlarsa, sonsuza kadar aşık kalacaklarına inanırlardı.
DUT
Tür: Farsça “Düt”, birçok Orta Asya dillerinde de “dut” denir. “Çok yapraklı ağaç meyvesi” anlamına gelir.
Lat: Morus, İng: Mulberry, Alm: Maulbeer, Holl: Moerbeiboom, İta: Gelso, Fra: Mûrier, Rus: Shelkovitsa (Шелковица), Gre: Moúro (Μούρο), Ara: Tūt, Far: Tut
Beyaz dut, Çin’den gelir ve siyah duta göre daha tatlıdır.
Dut ağacı, Çin’in ipek endüstrisinde temel bir unsurdu. İpekböceklerinin yalnızca dut yaprağı yediği fark edildikten sonra, bu ağaç değerli hale geldi.
ELMA
Tür: Kökeni Türkçe alma’dır. Al renginden gelir. Türki dillerinde ve Macarca’da da alma’dır.
Lat: Malus, İng: Apple (Kökeni bilinmiyor, önceleri tüm meyvelere apple deniyordu. Eski Hollandacadan alınmıştır. abel). Alm: Apfel, Holl: Appel, İta: Mela (Lat. Malus, tüm meyveler), Fra: Pomme (Lat. Pomme-meyveler), Rus: Yabloko (Яблоко), Gre: Milo (Μήλο), Ara: Tuffah, Far: Sib
Anadolu, elmanın genetik merkezi olarak kabul edilir. Ağaçları farklı iklim ve toprak türlerine adapte olabilir. Dünyada bulunan yaklaşık 7500 türünden 100 çeşidi Türkiye’de üretilmektedir. En ünlüsü Amasya elmasıdır.
Grek mitolojisinde, güzellik ve aşk sembolüdür. Tanrıça Thetis; Hera, Athena ve Afrodit arasında kıskançlık yaratmak için “En güzele” diye gönderdiği “Altın Elma , “Troya Savaşı”nın nedenlerinden biri sayılır.
İbrahimi dinlerde elma, Adem ve Havva’nın yasak meyveyi yemesiyle ilişkilendirilir. Ancak aslında bu meyvenin elma olduğuna dair net bir bilgi yoktur.
Isaac Newton’un başına düştüğü iddia edilir. Yerçekimi teorisinin sembolüdür.
ERİK
Tür: Türkçe kökenlidir. Ermiş olgun kökenden olabilir.
Lat: Prunus Domestica, İng: Plum (Plum” Eski İngilizce “plume” kelimesinden gelir. Lat. “plumbum” – “kurşun” anlamına gelir. kurşun toplar, eskiden yuvarlaklardı.) Alm: Pflaume, Holl: Pruim, İta: Prugna, Fra: Prune, Rus: Sliva (Слива), Gre: Damáskinо (Δαμάσκηνο), Ara: Burqūq, Far: Alu
Anadolu kökenlidir.
Çin’de, erik ağaçları, bilgelik ve uzun ömür sembolü olarak Konfüçyüs’ün eserlerinde sıkça yer alır.
FINDIK
Tür: Lat. Pontikon Karion Pontus Cevizi, zamanla Pontik, fındık olmuştur
Lat: Corylus Avellana, İng: Hazelnut (Hazel: Gözün kahverengi kırmızı rengi), Alm: Haselnuss, Holl: Hazelnoot, İta: Nocciola, Fra: Noisette, Rusça: Funduk (Фундук), Gre: Foúntouki (Φουντούκι), Ara: Bunduq, Far: Fanduq
Fındığın tarımı Anadolu’da 5.000 yıl öncesine dayanır.
Mitolojide bilgelik ve koruma sembolü olarak bilinir.
Kelt mitolojisinde fındık ağacı, bilgelik tanrısının kutsal ağacıydı. Fındık yiyenlerin bilgeleşeceğine inanılırdı.
Orta Çağ’da falcılıkta, fındık kabukları ateşe atılır ve çıkan seslere göre gelecekle ilgili yorum yapılırdı.
FISTIK
Tür: Latince Pistacia kelimesinden alınmıştır.
Lat: Pistacia Vera (Farsça Pistah kökenlidir), İng: Pistachio, Alm: Pistazie, Holl: Pistache, İta: Pistacchio, Fra: Pistache, Rus: Fistashka (Фисташка), Gre: Fistíki (Φιστίκι), Ara: Fustuq), Far: Pesteh)
Fıstık ağaçları, yaklaşık 7.000 yıl önce Orta Doğu’da yetiştirilmeye başlanmıştır.
Yüksek enerji ve besin değerine sahiptir, antik savaşçıların temel besin kaynaklarındandı.
Babil Kulesi’nin inşaatında işçilere enerji vermesi için fıstık dağıtıldığı söylenir
Fıstık, “sarımsı veya yeşil renkli, kuruyemiş meyve” anlamında kullanılır.
İNCİR
Tür: Far. Anjir kelimesinden Türkçeye geçmiştir. “Tatlı ve etli meyve” anlamına gelir.
Lat: Ficus Carica (Karia’nın-Bodrum civarı- Kauçuğu), İng: Fig (Lat. Ficus), Alm: Feige, Holl: Vijgen, İta: Fico, Fra: Figue, Rus: Inzhir (Инжир), Gre: Syko (Σύκο), Ara: Tīn, Far: Anjir.
Anayurdu Anadolu’dur. Antep fıstığı, dut ve hurma gibi Dioic bir bitkidir. Erkeği ve dişisi ayrı ağaçlardadır. En eski kültür bitkilerinden biridir.
Antik Roma’da gladyatörlerin gücünü artırmak için incir yedirilirdi.
Greklerde Bereket tanrısı Dionysos’a adanmıştır. Romalılar, incir yapraklarını sembolik olarak gücün işareti kabul ederdi.
Roma’nın kurucuları Romulus ve Remus, bir incir ağacının gölgesinde dişi kurt tarafından emzirilmiştir.
İlek sineği incirin çiçeklerinde gelişir, yakında bulunan incirlere giderek dişi çiçekleri döller.
KARPUZ
Tür: Farsça Kharbuza’dan. “Büyük, su dolu, kabuklu meyve” anlamına gelir.
Lat: Citrullus Lanatus, İng: Watermelon, Alm: Wassermelone, Holl: Watermeloen, İta: Anguria, Fra: Pastèque, Rusça: Arbuz (Арбуз), Gre: Karpuzi (Καρπούζι , Ara: Baṭṭīkh, Far: Hendavane (Hindistan meyvesi), Kharpuza
Karpuzun kökeni Afrika’dır ve Antik Mısır’da 5.000 yıl önce yetiştirildiği biliniyor.
Antik Mısır’da karpuz, firavun mezarlarına bırakılırdı. Ölümden sonra su kaynağı olacağına inanılırdı. Firavun Tutankhamun’un mezarında karpuz tohumları bulunmuştur.
Osmanlıda karpuz kesme yarışmaları düzenlenir, en düzgün kesen ustalara ödüller verilirdi.
%92’si sudur, bu yüzden çöl bölgelerinde su kaynağı olarak kullanılmıştır.
Selamlar
Celal KÜÇÜK