Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

SAKARYA MEYDAN SAVAŞI
23 AĞUSTOS-13 EYLÜL 1921

“Melhame-i Kübra” (Kıyamet Savaşı)

2. İnönü muharebesinden sonra, Yunanistan’da genel seferberlik ilan edilir. Yunan ordusu asker, tüfek, top ve makineli tüfek sayısıyla ordumuzdan çok üstündür. Ordularını iki komutan yönetiyordu; 7 Temmuz 1921’de İzmir’e gelen Kral Konstantin ve General Anatasios Papulas. Atina basını bu saldırıyı Büyük İskender’in seferlerine benzeterek yayınlar.
Atatürk anlatıyor:
“ İsmet Paşa’nın Eskişehir’in güneyindeki karargahına giderek, vaziyeti yakında değerlendirdikten sonra, İsmet Paşa’ya şu direktifi verdim: Orduyu, Eskişehir kuzey ve güneyinde topladıktan sonra, düşman ordusuyla araya büyük bir mesafe koymak lazımdır ki, ordunun derlenip toparlanması ve takviyesi mümkün olabilsin. Bunun için Sakarya doğusuna kadar çekilmek uygundur. Düşman durmadan takip ederse hareket üslerinden uzaklaşacak ve yeniden menzil (lojistik) tesisine mecbur olacak, herhalde beklemediği birçok sorunla karşılaşacak, buna karşılık bizim ordumuz toplu bulunacak ve daha uygun şartlara sahip olacaktır. Bunun en büyük sakıncası, Eskişehir gibi önemli mevkilerimizi ve çok araziyi düşmana terk etmekten dolayı kamuoyunda hasıl olabilecek manevi sarsıntıdır. Askerliğin icabını tereddütsüz uygulayalım.”
• M.Kemal’in bu planına TBMM’den ve komutanlardan çok kişi itiraz eder. “Bu çok iddialı bunu gerçekleştiremeyiz” derler. Mustafa Kemal “Ya bunu gerçekleştiririz ya da bittik” der.
Atatürk anlatıyor:
“Hakikaten ilk tesirler Meclis’te oldu. Bilhassa muhalifler karamsarca nutuklarla feryada başladılar. “Ordu nereye gidiyor, millet nereye götürülüyor? ”
• İlber Ortaylı der ki: “Türk orduları ricat etmeyi bilmezler. Roma ordularının tarihte başarıyla gerçekleştirdikleri hemen her zaman çekilebilme tekniğini ve konusunu Türkler tarih boyunca pek uygulamamıştır.”
Atatürk anlatıyor (Geri çekilme ile ilgili):
“Komutanların en büyük cesareti , sorumluluktan korkmamalarıdır. Namuslu ve şeref sahibi bir komutan için ölüm hiçbir zaman hatıra gelmez. Geri çekilme manevrası için komutanda çok büyük karar isabeti ve görüş sağlamlığı olması lazım. Bizim ordumuzu felaketlere sevk eden çoğunlukla geri çekilme (ricat) manevrası için azim ve karar sahibi komutanlarımızın yokluğu olmuştur. Üstün düşman taarruzu karşısında, çoğunlukla komutanlar askerin kendi kendine mevkilerini terk ettikleri zamana kadar karar vermekten çekinirler ve sonra da geri çekilmeyi bir kabahat ve askeri kabahatli görürler. ”
• Mustafa Kemal 1.Dünya Savaşı başlarında Almanların Rusya’ya girme ihtimalinde şöyle demişti: “Ruslar ellerindeki coğrafyayı kullanarak geri çekilirse Alman ordusu ne yapacak?”
• Mustafa Kemal düşmana karşı kendi ülkesinin coğrafyasını çok iyi kullanır.
19 Temmuz 1921
• Eskişehir ve Kütahya’yı ele geçiren düşman Ankara’ya yürür. Başkentin Ankara’dan daha Doğu’ya alınması düşünülür. Mustafa Kemal İçişleri Bakanı Refet Paşa’ya Hükümet merkezinin Kayseri’ye taşınması emrini verir.
• TBMM gizli oturumla Meclis’in Kayseri’ye taşınmasına karar verir. Kayseri Lisesi binasında gerekli düzenlemeler yapılır.
18-22 Temmuz 1921
• Eskişehir, Kütahya savaşından sonra Türk ordusu hızla Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilir. Böylece Yunanlılar tüm Batı Anadolu’ya hakim olurlar. Mustafa Kemal “Hattı Müdafaa yoktur, Sathı Müdafaa Vardır ” diyerek bunun bir savunma gereği olduğunu açıkça belirtir.
25 Temmuz 1921
• Türk ordusu büyük kısmıyla Sakarya’nın doğusuna çekilmiş olur.
• Yunan birlikleri 9 gün Türk birlikleri ile karşılaşmadan Anadolu içlerine doğru yürürler.
• İngiliz The Times gazetesi Yunan’ın Anadolu’daki ilerleyişini sevinçle karşılar: “1071’den bu yana Yunan orduları Anadolu’nun içlerine bu kadar sokulmamışlardı” der.
• Yunan’ın Türklere ani bir baskın yapma olasılığına önlem olarak, Türk keşif birlikleri sürekli olarak düşmanın yönünü adım adım takip ederler.
• M. Kemal, Sakarya Cephesi’nde atına binerken yaktığı sigaranın alevinden ürkmüş olan atından düşer, kaburga kemiklerinden biri kırılır. Bundan sonra kırık kaburgayla savaşı idare eder. Bir trenden sökülüp getirilen koltukta oturur. “Savaş bitsin sonra bakarım” der.
14 Ağustos 1921
• Yunan ordusu, Türkleri kuşatma taarruzuna başlar. Bu taarruzları hemen karşılık bulur, başarısız olunca geri çekilirler.
16 Ağustos 1921
• İngiliz Başbakanı Lloyd George Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmada “Yunanlıların Sevr’de elde ettiklerinden daha fazlasını istemelerinin normal olacağını” söyler. Bu Anadolu’daki Yunan’ı cesaretlendirmek için söylenmiştir.


17 AĞUSTOS 1921
Atatürk anlatıyor:
“17 ve 18 Ağustos günleri düşman Sakarya batısında ana ordumuzla temasa geçti. Düşman bizim Mihalıççık ve Sivrihisar’da ciddi bir direnişte bulunacağımızı varsayarak bu hatta kuvvetlerini toplamış olarak hazırlanmıştı. Halbuki burada bıraktığımız kuvvetler yalnız süvari bölükleriyle yükü hafif küçük piyade birliklerinden ibaretti ve bunlar düşmanın harekatını geciktirerek, durdurarak geri çekilmişlerdi. Bu şekilde düşmanın bütün stratejik planları açığa çıkmıştı. Düşman almış olduğu düzeninin bizi mağlup etmeye uygun olmadığına karar vermiş olacaktır ki, 13-23 Ağustos arası önemli bir hareket yapmadı. Bu surede stratejik düzenini değiştirmekle uğraştı. Düşman sol tarafımızı çevirerek ordumuzu yok etmek, Ankara’ya girip TBMM’yi dağıtmak ve Anadolu’ya hakim olmak istiyordu. Biz ordumuza ona göre önlem aldırmıştık.”
23 Ağustos 1921
• Konstantin’in emri ile Yunan Ordusu Ankara’ya doğru, 100 km’lik bütün cephe üzerinde genel taarruza geçer. Artık tarihin en kanlı savaşlarından biri başlamış olur.
25 Ağustos 1921
• Muharebelerin şiddeti artar. Türk cephesinden bazı kısımlar elden çıkar.
26 Ağustos 1921
• Mustafa Kemal İçişleri Bakanı Refet Paşa’ya telgraf çeker; “Meydan Muharebesi’nin Ankara’ya kadar intikal etmesi imkan dahiline girmiştir. Meclis ve Hükümetin ilk merhale olarak Keskin’e ondan sonra zorunluluk halinde Kayseri’ye nakli lazımdır ve bu nakil 29 Ağustos’a kadar tamamlanmalıdır ” der.
27 Ağustos 1921
• İleri hatlarda bulunan Fevzi Paşa (Çakmak) Yunan ilerlemesinin durdurulduğunu haber verir. Bu sevindirici haberle, Kayseri’ye taşınmanın durdurulduğu haberi gönderilir.


Atatürk anlatıyor:
“Meydan muharebesi 100 km’lik cephe üzerinde cereyan ediyordu. Ordumuzun cephesi batıya iken güneye döndü, arkası Ankara’ya iken kuzeye verildi. Cephe değiştirmiş olduk. Savunma hatlarımız kısım kısım kırılıyordu, fakat kırılan her kısım en yakın bir mesafede yeniden kuruluyordu. Dedim ki: Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz. Onun için; küçük, büyük her birlik, ilk durabildiği noktada tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip muharebeye devam eder. Yanındaki birliğin çekilmeye mecbur olduğunu gören birlikler, ona tabi olmaz, bulunduğu mevzide sonuna kadar dayanmaya ve karşı koymaya mecburdur. İşte ordumuzun her ferdi, bu sistem dahilinde, her adımda azami fedakarlığını göstermek suretiyle düşmanın üstün kuvvetlerini imha ederek, yıpratarak, nihayet onu, taarruzuna devam kabiliyet ve kudretinden mahrum bir hale getirdi.”
2 Eylül 1921
• Yunan birlikleri, Ankara’ya kadar en stratejik dağ olan Çal Dağı’nı ele geçirir. Türk birlikleri geri çekilmez, alan savunması yapmaya başlar. Yunan Ankara’ya çok yaklaşır, top sesleri artık Ankara’dan duyulmaya başlamıştır
9 Eylül 1921
• Yunan ordusu Türk cephesini yarmaya çalışır, başarılı olamayınca, bulunduğu hatlarda kalarak savunmaya karar verir.
10 Eylül 1921
• Yunan savunma hattı oluşturamadan, Mustafa Kemal Komutasındaki Türk Ordusu genel karşı taarruza geçer, stratejik öneme sahip Çal Dağı geri alınır.
13 Eylül 1921
• Yunan karşı duramaz ve Sakarya Nehri’nin batısındaki hata geri çekilir. Savunma için hazırlıklara başlarlar. Sivrihisar, Aziziye, Bolvadin ve Çay Yunan işgalinden kurtulur.
Atatürk anlatıyor:
“Cephenin önemli kısımlarında karşı taarruza geçtik. Yunan ordusu mağlup ve çekilmeye mecbur oldu. 13 Eylül 1921 günü Sakarya nehrinin doğusunda düşman ordusundan eser kalmadı”
19 Eylül 1921:
• 22 gece gündüz 100 km gibi uzun bir cephede süren savaşla Yunan Ankara eteklerinden püskürtülür. Türk birlikleri yetersizlikler, eksikler dolayısıyla taarruza devam etmez,
19 Eylül 1921
• TBMM Mustafa Kemal’e gazilik unvanını ve Müşir-Mareşal rütbesi verir.
• Atatürk, Nutuk’ta tarihin en uzun meydan muharebesi olan Sakarya Savaşını “Melhame-i Kübra” (Kıyamet Savaşı) olarak nitelendirir.
NOTLAR:
1. Sakarya Kurtuluş Savaşı’nın en önemlisidir ve mükemmel bir taktik zaferidir.
2. Türklerin Viyana’da (1683) başlayan geri çekilmelerinin 238 yıl sonra durduğu savaşdır.
3. Melhame-i Kübra: En Büyük Savaş. Arapça melhame: Kanlı çarpışma +Kübra büyük
4. Armageddon: Melhamei Kübra’nın Yeni Ahit’te (16-6) geçen adı. Yeryüzünde iyi krallarla kötü kralların yapacakları kanlı son savaşın adıdır.
Selamlar