15
Mayıs
|
Direnişin simgesi Hasan Tahsin unutulmadı |
İzmir’in işgalinin başladığı 15 Mayıs 1919 tarihinde ilk kurşunu atarak direnişin simgesi olan gazeteci Hasan Tahsin, ölümünün 105’inci yılında Konak Atatürk Meydanı’ndaki İlk Kurşun Anıtı önünde törenle anıldı. Anma törenine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, Narlıdere Belediye Başkanı Erman Uzun, Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal, CHP İzmir eski milletvekili Atila Sertel ile gazeteciler ve Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Ortaokulu öğrencileri katıldı.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi tarafından anıta çelenk konuldu.
“Tarihe not düşen bir gazeteci”
Programda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, tarihte önemli dönüm noktalarının olduğunu belirterek, “Biz de bugün burada, o dönüm noktasının gerçekleştiği yerde bulunmaktayız. Tarihimize ‘kurtuluşun ve kuruluşun şehri’ olarak geçen bu şehirde, işgale karşı direncin ilk kıvılcımını çakan, ilk karşılığını veren Hasan Tahsin’i anmak için bir aradayız. Yazdığı yazılarla, yaptığı haberlerle tarihe not düşen bir gazetecidir” dedi.
“Ülkemizin tarihinde her zaman hatırlanacak”
Hasan Tahsin’in, İzmir’in işgaline karşı tüm ulusun vicdanında oluşan tepkiyi, bir kurşuna döndüren kahraman olduğunu belirten Tugay, “Cumhuriyet’imizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk dört gün sonra 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşı’mızı başlattı. O savaşın belki başladığı nokta olan İzmir’in liman bölgesi, bu alan Milli Mücadele’nin 9 Eylül’de yine burada Hükümet Konağı’na çekilen bayrakla sonuçlandığı yer olarak ülkemiz tarihinde her zaman hatırlanacak. Bu zafer ülkemizi Cumhuriyet’in kuruluşuna götürdü. O nedenle İzmir ilk işgale uğrayan ama aynı zamanda kurtuluş ateşinin ilk yakıldığı şehir. Ve kuruluşun şehri olarak ülkemizin gurur kentlerinden biri oldu. İzmir, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin yapıldığı şehir oldu. İşte bu nedenle İzmir, Cumhuriyet’in yıkılmaz kalesidir” diye konuştu.
“İlk kurşun karanlığa sıkıldı”
Hasan Tahsin’in sıktığı ilk kurşunun esarete atıldığını vurgulayan Tugay, sözlerini şöyle sürdürdü: “İzmirli gazeteciler ulusal bağımsızlık için canını feda eden, Milli Mücadele’yi başlatan meslektaşlarının izinden gittikleri için ne kadar gurur duysalar yeridir. Hasan Tahsin ilk kurşunu, karanlığa sıktı. Tıpkı bugün Hasan Tahsin’in izinden giden cesur gazetecilerin, karanlıkları kalemleriyle aydınlığa çıkarmaya çalışması gibi. Tüm baskılara, sansüre, ifade özgürlüğünü suç sayan zihniyete rağmen gerçekleri yazmaktan, söylemekten korkmayan gazeteciler gibi… Basın, bir ülkenin aydınlığıdır. Demokrasinin ön koşulu, özgür bir basına sahip olmaktır. Ancak basın özgürlüğü varsa o ülkede demokrasiden, insan haklarından, laiklikten, özgürlükten söz edebiliriz. Ne mutlu bize ki Cumhuriyet’in kalesi olan şehrimizde, bağımsızlığımız ve özgürlüğümüz için Hasan Tahsinlerin izinden yürüyen, gerekirse bunun için bedel ödeyen gazeteciler var. Ülkemizin demokrasi mücadelesinde, fikir ve ifade özgürlüğü için her daim gazetecilerle omuz omuza olmaya devam edeceğiz. Şehit gazeteci Hasan Tahsin’i saygıyla, rahmetle ve minnetle anıyorum. Gerçeklerin peşinde cesurca, Hasan Tahsin gibi korkmadan koşan, özgür basın için çalışan gazetecilere selam olsun.”
“Gazeteci özgürlük için canını verendir”
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi ise bugünün, bağımsızlığına düşkün nesiller için eşsiz bir tarih olduğunu vurguladı. Gappi, “Bugün kurtuluşun ve kuruluşun ama bizler için özgür bir birey olmanın yani erdemli bir insan olmanın yolunun açıldığı tarihtir. Bu yolu kendini feda ederek açan kişinin bir gazeteci olması da bir tesadüf değildir” dedi.
Gazetecilerin toplumun yaşadığı sorunlara sırtını dönemeyeceğini anlatan Dilek Gappi, şunları söyledi: “Sadece düşünceleriyle değil, zor zamanlarda ortaya koyduğu eylemlerle de gerçek bir aydın olduğunu kanıtlayandır gazeteci. Ve gerektiğinde özgürlük için canını verendir. Böyle eşsiz bir miras biz İzmirli gazetecilerin onurudur. Ve aynı zamanda sorumluluğudur. Çoğunluğun ‘Bağımsız gazetecilik öldü’ diye kanıksadığı bir ortamda biz hala umudumuzu koruyor ve mücadele gücü buluyorsak Hasan Tahsin’in mirasını taşıdığımız içindir.”
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi tarafından anıta çelenk konuldu.
“Tarihe not düşen bir gazeteci”
Programda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, tarihte önemli dönüm noktalarının olduğunu belirterek, “Biz de bugün burada, o dönüm noktasının gerçekleştiği yerde bulunmaktayız. Tarihimize ‘kurtuluşun ve kuruluşun şehri’ olarak geçen bu şehirde, işgale karşı direncin ilk kıvılcımını çakan, ilk karşılığını veren Hasan Tahsin’i anmak için bir aradayız. Yazdığı yazılarla, yaptığı haberlerle tarihe not düşen bir gazetecidir” dedi.
“Ülkemizin tarihinde her zaman hatırlanacak”
Hasan Tahsin’in, İzmir’in işgaline karşı tüm ulusun vicdanında oluşan tepkiyi, bir kurşuna döndüren kahraman olduğunu belirten Tugay, “Cumhuriyet’imizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk dört gün sonra 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşı’mızı başlattı. O savaşın belki başladığı nokta olan İzmir’in liman bölgesi, bu alan Milli Mücadele’nin 9 Eylül’de yine burada Hükümet Konağı’na çekilen bayrakla sonuçlandığı yer olarak ülkemiz tarihinde her zaman hatırlanacak. Bu zafer ülkemizi Cumhuriyet’in kuruluşuna götürdü. O nedenle İzmir ilk işgale uğrayan ama aynı zamanda kurtuluş ateşinin ilk yakıldığı şehir. Ve kuruluşun şehri olarak ülkemizin gurur kentlerinden biri oldu. İzmir, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin yapıldığı şehir oldu. İşte bu nedenle İzmir, Cumhuriyet’in yıkılmaz kalesidir” diye konuştu.
“İlk kurşun karanlığa sıkıldı”
Hasan Tahsin’in sıktığı ilk kurşunun esarete atıldığını vurgulayan Tugay, sözlerini şöyle sürdürdü: “İzmirli gazeteciler ulusal bağımsızlık için canını feda eden, Milli Mücadele’yi başlatan meslektaşlarının izinden gittikleri için ne kadar gurur duysalar yeridir. Hasan Tahsin ilk kurşunu, karanlığa sıktı. Tıpkı bugün Hasan Tahsin’in izinden giden cesur gazetecilerin, karanlıkları kalemleriyle aydınlığa çıkarmaya çalışması gibi. Tüm baskılara, sansüre, ifade özgürlüğünü suç sayan zihniyete rağmen gerçekleri yazmaktan, söylemekten korkmayan gazeteciler gibi… Basın, bir ülkenin aydınlığıdır. Demokrasinin ön koşulu, özgür bir basına sahip olmaktır. Ancak basın özgürlüğü varsa o ülkede demokrasiden, insan haklarından, laiklikten, özgürlükten söz edebiliriz. Ne mutlu bize ki Cumhuriyet’in kalesi olan şehrimizde, bağımsızlığımız ve özgürlüğümüz için Hasan Tahsinlerin izinden yürüyen, gerekirse bunun için bedel ödeyen gazeteciler var. Ülkemizin demokrasi mücadelesinde, fikir ve ifade özgürlüğü için her daim gazetecilerle omuz omuza olmaya devam edeceğiz. Şehit gazeteci Hasan Tahsin’i saygıyla, rahmetle ve minnetle anıyorum. Gerçeklerin peşinde cesurca, Hasan Tahsin gibi korkmadan koşan, özgür basın için çalışan gazetecilere selam olsun.”
“Gazeteci özgürlük için canını verendir”
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi ise bugünün, bağımsızlığına düşkün nesiller için eşsiz bir tarih olduğunu vurguladı. Gappi, “Bugün kurtuluşun ve kuruluşun ama bizler için özgür bir birey olmanın yani erdemli bir insan olmanın yolunun açıldığı tarihtir. Bu yolu kendini feda ederek açan kişinin bir gazeteci olması da bir tesadüf değildir” dedi.
Gazetecilerin toplumun yaşadığı sorunlara sırtını dönemeyeceğini anlatan Dilek Gappi, şunları söyledi: “Sadece düşünceleriyle değil, zor zamanlarda ortaya koyduğu eylemlerle de gerçek bir aydın olduğunu kanıtlayandır gazeteci. Ve gerektiğinde özgürlük için canını verendir. Böyle eşsiz bir miras biz İzmirli gazetecilerin onurudur. Ve aynı zamanda sorumluluğudur. Çoğunluğun ‘Bağımsız gazetecilik öldü’ diye kanıksadığı bir ortamda biz hala umudumuzu koruyor ve mücadele gücü buluyorsak Hasan Tahsin’in mirasını taşıdığımız içindir.”
“Hasan Tahsin gibi susmayacağız”
2023 yılında 94 gazetecinin görev başındayken hayatını kaybettiğinin, yaklaşık 400 gazetecinin de cezaevine gönderildiğinin Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) tarafından açıkladığını anımsatan Gappi, “Ülkemizde ise 43 gazetecinin cezaevine girdiği kaydedildi. Haberlere, haber sitelerine erişim engelleri getiriliyor, televizyonlara, gazetelere milyonlarca liralık cezalar yağdırılıyor. Ancak 105 yıl sonra bizler tıpkı Hasan Tahsin gibi susmayacağız ve durmayacağız. Gerçeklerin peşinden koşmaya, halka gerçekleri ulaştırmaya, topluma zarar veren her şeyi ortaya çıkarmaya, belgeli habercilik yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.