Evet, şimdi size bir soru sorsak; “Efeler Belediyesi nasıl yönetildi?” diye. Başkanın çevresindeki yakaları saymazsak, “İyi yönetildi” diye kaç kişi cevap verirdi acaba. İsterdim ki, yerel seçimlerde aynı partide mücadele ettiğimiz, tüm gücümüzle destek verdiğimiz, kazanması için çok çalıştığımız, M. Fatih Atay’ın başkanı olduğu Efeler Belediyesi için herkes, “mükemmel çalışıyor” diyebilsin.
Ama gerçek böyle değil. Maalesef belediyemiz iyi yönetilemedi. Bir belediyenin iyi yönetilebilmesi için yalnızca başkanının seçilmiş olması yeterli olmuyor. Çünkü, belediyeler muhtarlık değil. Yüz binlerce insanın yaşadığı, sürekli değişen ve gelişen kentlerde, iyi bir yönetim için iyi bir ekip çalışması gereklidir. Çünkü, belediye başkanı tek başına bu kadar çok işe asla yetişemez. Ama görünen tabloda M. Fatih Atay, herşeyi kendisi yapıyor, imar ruhsatı konularında bile bizzat kendisinin görüştüğü söyleniyor. Doğal olarak başarılı olamıyor.
Belediye hizmetleri sadece çöp toplamak, su parası tahsil etmek, ruhsat vermek değil günümüzde. Belediye hizmetleri giderek çeşitlenmekte, belediyelerin eskiden göz ardı edilen sosyal yönleri giderek önem kazanmaktadır. Böyle olunca belediye hizmetleri çeşitlenmekte, uzmanlık gerektiren yeni alanlar açılmaktadır. Hal böyle olunca belediyelerin teşkilat şemaları da giderek genişlemektedir. Belediyeler iyi bir hizmet vermek istiyorsa bünyesinde çok sayıda uzman barındırmalı, çalışmaları bu uzmanlar yönlendirmelidir. Hatta, bu çeşitlilikten dolayı kanunlar başkanlara çok sayıda danışmandan hizmet alma hakkı tanımışlardır.
Efeler Belediyesi’nin neresinden bakarsanız bakın, bir sürü işin belediyemizce iyi yapılmadığını görebiliriz. Belediyemizde en düzenli yapılan iş afişler olarak gözüktü. Ama onlarda artık insanların sinirlerini bozuyor. Çok sayıdaki müdürlük liyakatsız kişiler tarafından vekaleten yürütülüyor. Al birini vur ötekine, çoğu evlere şenlik. Orta ve uzun vadeli gelişim planlarının olmadığı gibi çoğu işin el yordamı ile gittiği söyleniyor. Personel verimliliği yok, iddialara bakılırsa mobbing had safhada. Hele M. Fatih Atay parti değiştirdikten sonra işin suyunun çıktığı söyleniyor. Müdürler M. Fatih Atay’ın yanında girerken telefonları sekretere bırakıyorlar. Belediyenin bazı birimlerinde şifreli kapılar nedeniyle insanlar işkence çekiyor.
Efeler Belediyesi sınırları içinde yaya iseniz yandınız. Kaldırımlarda esnafın eşyaları, arabalar, düzensiz dikilmiş ağaçlar ve elektrik kutusu gibi engeller yüzünden yürünmüyor. Ne gereği var ki, “Yayalar yoldan yürüsün” diye düşünülüyor sanırım. Şehircilik konusunda sınıfta kalmış bir belediye var, oturduk yerden belediyecilik olmuyor. Şehrin gelişimini takip etmek, yeni alanların gelişimini planlamak, eski alanların dizaynını yeni duruma göre düzenlemek gerek, ama nerdeeee. Daha Zafer çukurunu bile çözemediler.
Kırsal mahallelerde sorunlar çığ gibi büyümüş. Başkan muhtara kızmış, hizmet götürmüyor ama o mahallenin mallarını çatır çatır satıyor. Halk hizmet diye feryat ediyor, duyan yok.
Unutmadan, belediye binasının karşısında kat karşılığı bina işi var. Binanın müteahhite verilme oranını duyunca aklıma Bülent Arınç’ın meşhur sözü geldi, “Bu orana kargalar bile güler.” Aydın’da 100 müteahhit bulup sorsanız, en az 99 tanesi daha projeyi görmeden oraya gözü kapalı %50 verirdi.
Aslında yazacak o kadar çok şey var ki. Hani neredeyse kitap yazılacak. Zaten herkes görüyor, duyuyor ve biliyor. Öyle broşürlerde yazdığı gibi, “Gönüllerin Fatihi” olunmuyor. Önce insanları seveceksin, mobbing uygulanmayacaksın, onlarla pazar yerinde, kafeteryada, yolda, belediyede kavga etmeyeceksin. Parti değiştirip seni o koltuğa oturtanları yüzüstü bırakmayacaksın. Hatta onları yeni partinize geçmiyor diye işten atmayacaksın.
Son olarak, seçimlerde ne kadar para harcadığını, başkan olmadan önceki ve şimdiki mal varlığını açıklayın isterseniz, elbette yüreğiniz yetiyorsa.
Ne kadar çok çalışırsan, o kadar mesut olursun. (Charles Dickens)