Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

EMEKLİLERİN BAYRAMI BURUK GEÇİYOR: “İKİ KIZ TORUNUM VAR. ONLARI GİYDİREMEDİM. BUNUN ÜZÜNTÜSÜNÜ YAŞIYORUM”


10.04.2024 15:54

İstanbul’da yurttaşlar Ramazan Bayramı’nda da ekonomik sıkıntılardan şikayet etti. Bir emekli, ”İki tane oğlumu üniversitede okuttum, bir tanesi liseye kadar okudu. Şu anda birisi Amerika’da. Şimdi bu emekli maaşıyla iki kişi kaldık, geçinemiyoruz. Masrafım da yok benim. Eskiden öğrenci okuttuğum halde birikim yapabiliyordum, ev, araba alabiliyordum. Şimdi yapamıyorsun. İki tane kız torunum var. Mesela onları giydiremedim. Bunun üzüntüsünü yaşıyorum” dedi.

Ramazan Bayramı, ilk gününde İstanbul’da sakin devam ediyor. ANKA Haber Ajansı, şehirdeki trafiği görüntüledi. Kentin en merkezi yerlerinden biri olan Mecidiyeköy’de de yurttaşlar, bayram duygularını ve yaşadıkları ekonomik sıkıntıları anlattı.

Bir emekli, “Eskide bayramlar, örf ve adetlere göre daha güzel oluyordu” diyerek geçim sıkıntısına vurgu yaptı. Asgari ücretin altında maaş aldığını belirten yurttaş, şunları söyledi:

”İki oğlumu üniversitede okuttum, bir tanesi liseye kadar okudu. Şu anda birisi Amerika’da. Şimdi bu emekli maaşıyla iki kişi kaldık, geçinemiyoruz. Bir oğlum kirada zaten, elimden geldiği kadar ona yardımcı oluyorum. Geçim zor. Üç tane erkek çocuk okuttum, evlendirdim onları da. Şimdi yapamıyorum onu. Tek emekliliğim var, iki kişiye yetmiyor. Masrafım da yok benim. Eskiden öğrenci okuttuğum hâlde birikim yapabiliyordum, ev, araba alabiliyordum. Şimdi yapamıyorsun. Bayram alışverişi de yapmadım. 1-2 kilo tatlı aldık. Onu da mecbur alacaksın. İki tane kız torunum var. Mesela onları giydiremedim. Bunun üzüntüsünü yaşıyorum. Böyle durum. Ülkemiz güzel. Türkiye’de çok yabancı var. Gençlerimiz Türkiye’de kalmak istemiyor. Şartlar çok zor. Bugün 18 bin lira kırsal bölgede kira olursa, bu insan 17 bin lira asgari ücret alırsa nasıl verecek, nasıl geçinecek, ne alıp ne yiyecek? Emekli ne yapsın? Eskiden fabrikalar vardı. İnsanlar çalışıyordu, mutluydu, para birikimi yapabiliyordu, ev alabiliyordu. Şimdi mümkün değil. Ortanca oğlum 16 bin lira kira veriyor. Aldığı para belli. İnşallah düzelir. Türkiye güzel bir ülke. Bizim bizden başka dostumuz yoktur.”

”EMEKLİNİN MAAŞINDAN KISMAYLA OLMAZ”

Emekli olduğunu ve çalıştığını söyleyen başka bir yurttaş da ekonomik krizden herkes gibi etkilendiğini belirtti. Yurttaş, sorunlarını şöyle anlattı:

“Büyükşehirlerde daha çok hissediliyor, bilhassa emekliler. 10 bin lira emekli maaşı alıyoruz maalesef. Ülke şartları çok kötü. Biz çalışıyoruz da çalışamayan yaşlı emeklilerimiz var. Onların durumunu göz önünde bulundurursak şu anda durumlar içler acısı. Ev kendimin. Bir de kira ödeyenleri düşünün, Allah yardımcıları olsun. Çok zor. Şu anda ekonomi bitik durumda. Bakıyorum, kimsenin yüzü gülmüyor artık. Eski neşe, eski sevinçler yok, o bayram heyecanları yok. Ekonominin bundan sonra düzeleceğine inanmıyorum. 2009’dan sonra her gün daha kötüye gitti. Kim gelse düzeltemez artık bu saatten sonra. Biraz başımızdakiler kendi keyiflerinden kısarlarsa düzeleceğine inanıyorum. Emeklinin maaşından kısmayla bu iş olmaz. Bugünkü şartlarda 10 bin liranın hiçbir değeri kalmadı. Sadece mutfak masrafına yetmiyor o. Allah herkesin yardımcısı olsun.”

AZERBAYCAN’DAN GELEN AKADEMİSYEN: TÜRKİYE’DE İŞ OLANAĞI ÇOK AZ

Akademisyen Elvin Abdurahmanlı ise öğrencilerin yaşadığı sıkıntılara dikkati çekti. Bayram dolayısıyla Azerbaycan’a gidemediğini söyleyen Abdurahmanlı, şöyle konuştu:

”Burada kalmayı düşündük. Bayramın çok sönük olduğunu görüyorum. Son yıllarda pandeminin de verdiği o etkiyle bayramın daha da ailelerden uzak olduğun hissediyorum. Çoğu gencimiz gitse bile yarısı burada. Hem masraf hem de ekonomik krizler maalesef vurdu Türkiye’yi. Dünyayı vurdu aslında. Uzak mesafelerde olan öğrencilerimiz kendi biletlerini karşılamakta zorluk yaşıyorlar. Türk dünyasından gelen öğrencilerin sorunları çok. Staj alma sorunları var. Türkiye’nin kendi öğrencilerine baktığımız zaman onların sorunları da iş olanağı çok az. Mesela tıp fakültesi açılırsa iş olanağına göre kontenjan açılmasını öneririm. Herkesin bir yerlere atanmakta zorluk yaşadığını görüyorum Türkiye’de. Kaç bin öğretmen bekliyor açıkta… Bu gibi sorunlar için devlet planlamasının 5 yıl değil de 10-15 yıllık yapılması gerekiyor.”

Kaynak: Anka