Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

Foça’da “sağlık turizmi” termal sondaj davasında bilirkişi keşfi yapıldı

Foça’da “termal turizm” bahanesiyle yapılmak istenen iki adet jeotarmal sondaja karşı açılan davada bilişkişi keşfi yapıldı. Foçalılar, sondajlarla ilgili “ÇED gerekli değil” kararına tepki gösterdi.

İzmir Foça Fevzipaşa mahallesinde Miray Madencilik AŞ tarafından yapılması planlanan ‘Termal Turizm Amaçlı iki adet Jeotermal Kaynak Arama Sondaj’ projesinde, mahkemenin atadığı bilirkişi heyeti keşif yaptı.
Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformunun çağrısıyla keşif yapılacak alanda toplanan vatandaşlar, “ÇED gerekli değildir” kararına tepki gösterdi. Platform adına açıklama yapan Platform Sözcüsü Ramis Sağlam, “ÇED gerekli değildir kararı alındığı tarihte bölge onaylı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında ‘Çayır-Mera’ kullanımı ve ‘Asker Yasak Bölge’ sınırları içinde yer alıyordu. Söz konusu proje Foça’nın doğasını, tarım alanlarını, yer altı ve yer üstü sularını olumsuz yönde etkileyecek” dedi.

KİMYASAL KİRLİLİK OLUŞACAK”

Jeotermal sondaj kuyu arama faaliyetinin tozumaya neden olacağını söyleyen Sağlam, “Proje toz, duman çıkaran ve çevreye kimyevi atık bırakacak. Sondaj arama kuyularının bulunduğu parseller zeytinliklerle, ormanlık alanın yakınında ve hemen kıyısından akan iki dereyle çevrilidir. Bu projenin faaliyete geçmesi halinde Foça’nın yer altı ve yer üstü sularının olumsuz etkileneceği açıktır” diye konuştu.

“KAMU YARARI YOK”

Bugün keşfi yapılan alanda kamu yararı olmadığını dile getiren Sağlam, “Foça gibi özel çevre koruma alanı olan bölgeye kazandıracağı hiçbir değer olmadığı açıktır. Kaybettireceği çok şey olduğu düşünüldüğünde bu proje için verilen çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir kararı açıkça kamu yararı gözetilmeden alındığı anlaşılacaktır” dedi.

“ÇEVREYİ KORUMAK DEVLETİN ASLİ GÖREVİ”

İzmir’in kuzey aksında yer alan Foça ve köylerinde yoğun hava kirliliği ve çevre kirliliğinin yaratacağının aşikâr olduğunun altını çizen Arslan, “Günümüzde ulusal ve uluslararası siyaset ve hukukta çevre kavramının kazandığı önem, bu önemin hukukumuza yansıdığı hukuk metinlerinde çevre kavramının, yörede yaşasın yaşamasın, herkesi doğrudan ilgilendiren konulardan sayılması bu davayı açmakta güncel ve doğrudan çıkar bulunmakta” diye ekledi.
Başta idare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkesin uyması ve alması gereken tedbirler olduğuna dikkat çeken Arslan, “Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören veya haberdar olan herkes ilgili mercilere başvurarak faaliyetle ilgili gerekli önlemlerin alınmasını veya faaliyetin durdurulmasını isteyebilir” bilgisini paylaştı.

“TARIM VE SULAMA ALANLARI RİSK ALTINDA”

Sondaj kuyusu açılması planlanan noktalardan 1 numaralı lokasyonun kuzey ve batı yönünden yaklaşık 50 metre mesafede Karaiman Deresi ve yan kolu 2 numaralı lokasyonun güneydoğu yönünde yaklaşık 60 metre mesafede Hacılar Deresi bulunduğunu hatırlatan Sağlam, proje dosyasında alanın marjinal tarım arazisi niteliğinde olduğunu, alanın birinci sınıf tarım ve sulama alanı içerisinde yer aldığını vurguladı.
Sondaj alanının zeytinlik arazilerin arasında olduğunu, keşif yapan heyetin de gördüğünü dile getiren Sağlam, “Bu alanın içerisinde projenin gerçekleştirilmesinin tarım ve sulama alanlarını risk ve tehlike altına sokacak. Proje etki alanı içinde Arpaçay Göleti ve Sulama Alanın yer aldığı açık olup, sulak alanların korunması hakkında kanuna açık aykırılık içeriyor. Alanda fazla sayıda fay zonu yer alması, jeotermal kuyuda meydana gelebilecek herhangi bir patlama meydana gelmesi halinde yer altı sularını zehirleyeceği tartışmasızdır” dedi.