Gülistan Kılıç Koçyiğit’ten Yenidoğan Çetesi Davası açıklaması: ”Bu, aslında Türkiye’nin nasıl bir çete devletine dönüştüğünün açık ve net göstergesidir”
(ANKARA) – DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Yenidoğan Çetesi Davası’nı değerlendirirken, “Bu, aslında Türkiye’nin nasıl bir çete devletine dönüştüğünün açık ve net göstergesidir. Denetimsiz, liyakatsiz, insan yaşamını hiçe sayan, her şeyi para olarak gören anlayışın dışa vurumudur. Bu sadece bir örnektir” dedi. TBMM’ye gelen ‘İç Güvenlik Paketi” kanun teklifine de tepki gösteren Koçyiğit, ”Kayyum düzenlemesine yasal kılıf uyduran ve kayyum uygulamasını daha da kolaylaştıran bir düzenlemeyi hayata geçirmek istiyorlar” diye konuştu.
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, TBMM’de yaptığı basın toplantısında ”etki ajanlığı, kayyum, yenidoğan çetesi ve asgari ücret” gibi konulara değinerek, iktidarı eleştirdi.
“Yenidoğan Çetesi’nin sorumlusunun AK Parti iktidarı olduğunu” savunan Koçyiğit, şöyle konuştu:
“Yenidoğan Çetesi’nin çok uzun süre bu usulsüzlükleri yaptığı, çok uzun süredir bilgilerinin ve belgelerinin var olduğunu, İl Sağlık Müdürlüğü’nün, oradaki SGK yöneticilerinin ve buradaki bütün teftişi yapanların bu sürece göz yumduklarını, bilerek ve isteyerek yeni doğmuş bebeklerin katledilmesine göz yumduklarını görüyoruz.
Bugün Sağlık Bakanlığı, soruşturma üzerinden bir şekilde rant devşirmeye çalışıyor. Oysa ki soruşturma başlattıkları süreçte bu hastaneler kapatılmadığı için, bu hastanelere para akışı devam ettiği için, bu hastaneler hasta kabulune devam ettiği için o soruşturma sürecinde de bebekler orada can vermeye devam ettiler.
“İnsan yaşamı üzerinden para kazanmayı ilke belirlediler”
Bütün bunlar olurken tek bir yönetici istifa etti mi? Hayır. Dönemin İl Sağlık Müdürü ve bugün Sağlık Bakanı olan Kemal Memişoğu halihazırda koltuğunda oturuyor mu? Evet. İstifa etmeyi düşünüyor mu? Hayır. Görevden alan var mı? Hayır. Tek bir bürokrata, sağlık yöneticisine ya da SGK’nın görevlisine soruşturma açan var mı? O da yok. İddianamenin içerisinde tek bir kamu görevlisinin adı geçiyor mu? Hayır. Peki bütün bunlar bu ülkede olmadı mı? Bütün bu katliam bu ülkede örgütlenmedi mi? Bu ülkede 19 özel hastane, eliyle bebekleri katletmedi mi? Katletti. Sağlık Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı ve AKP iktidarı bunun sorumlusudur. Ama utanmadan, sıkılmadan üzerinden bu kadar uzun süre geçmişken bugün yargılamanın ilk celsesi görülürken hiçbir şekilde bunun sorumluluğunu almıyorlar. Sağlıkta Dönüşüm’ü allayıp pulladılar, sağlık hizmetlerini ve hastaneleri ticarete dönüştürdüler, insan yaşamı üzerinden para kazanmayı ilke belirlediler ve bugün bu yöntem nedeniyle yeni doğan bebekler bile katlediliyor gözü dönmüş caniler tarafından. Ama tek bir yetkili istifa etmeyi bile aklından geçirmiyor.
Bu, aslında Türkiye’nin nasıl bir çete devletine dönüştüğünün açık ve net göstergesidir. Denetimsiz, liyakatsız, insan yaşamını hiçe sayan, her şeyi para olarak gören anlayışın dışa vurumudur. Bu sadece bir örnektir. Bugün gerçek anlamda bir teftiş yapılsa, gerçek anlamda bütün bu özel hastanelere ve sağlık sistemine el atılsa her tarafından büyük bir çürümüşlüğün ve kokuşmuşluğun olduğunu göreceğiz. Ama bunların üstü kapatılıyor.”
Kayyum uygulamasına karşı Batman’da ”Demokrasi ve Özgürlük” mitingi gerçekleştirdiklerini hatırlatar Koçyiğit, şöyle konuştu:
“Dün Batman’aydık ve Demokrasi ve Özgürlük mitingi gerçekleştirdik. Batman, Halfeti, Mardin ve çevre illerden binlerce yurttaşımızın katıldığı büyük mitingi hep beraber deneyimledik. Halkımız Türkiye’nin dört bin yanında iradesine el konulan, belediyesi gasp edilen herkes tek bir yürek oldu ve ‘kayyuma geçit yok’ dedi.
“Bu ülkede hukuksuzluk almış başını gidiyor”
Sadece kayyum değil, bu ülkede hukukszuluk almış başını gidiyor. Sistematik olarak devam eden İmralı tecritine karşı da Batman halkı tek bir ağızdan tecritin kaldırılması talebini oradan haykırdı. Umuyoruz ki milyonarın haykırışı gerçek anlamda muhataplarına ulaşıyordur.”
“Böyle bir yasaya asla razı değiliz”
Noterlik Kanunu’nu da eleştiren Koçyiğit, bu düzenlemeyi desteklemediklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
“Geçen hafta Noterlik Kanunu Meclis’ten geçti. İçerisinde basın mensuplarını da oldukça ilgilendiren ‘etki ajanlığı’yla ilgili bir düzenleme vardı. Genel Kurul aşamasında bu düzenlemeyi AKP geri çekti ama anladığımız kadarıyla düzenlemeden vazgeçmediklerini görüyoruz. Anlaşılan getirmekte ısrarcılar. Yeniden getirmek için de zaman kolladıklarını görüyoruz. Toplumun, sivil siyasetin, basın meslek örgütlerinin ve derneklerin her türlü işini casusluk faaliyeti olarak nitelendiren böyle bir yasaya asla razı değiliz.
Teklifimiz açık ve net; toplumun, demokratik kamuoyunun alanını daraltacak, onun her sözünü kriminilize edecek, bir casusluk faaliyeti olarak yaftalayacak iş ve işlemlerden uzak durunuz.”
“Bu düzenleme tam bir kayyum düzenlemesi”
Meclis’e gelen ”İç Güvenlik Paketi” kanun teklifine ilişkin de konuşan Koçyiğit, şöyle devam etti:
“Bu hafta Meclis’e İç Güvenlik Paketi geliyor. 22 yıllık AKP iktidarının en büyük özelliği torba yasa yapma karakteri. Tabii bu sadece torba değil, torba, zorba ve çorba. Kanun yapma yöntemleri tam olarak bu. Toplam 18 kanunda değişiklik öneren bir yasa maddesi. Bunlardan 13 tanesi Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği düzenlemeleri içeriyor. Bu teklif metninin en önemli maddesinin, mülkiye müfettişleri ile ilgili düzenleme yapan maddesi olduğunu ifade edelim. Bu düzenleme tam bir kayyum düzenlemesi. Kayyum düzenlemesine yasal kılıf uyduran ve kayyum uygulamasını daha da kolaylaştıran bir düzenlemeyi hayata geçirmek istiyorlar.
“İktidar, kendi milis gücünü oluşturmaya çalışıyor”
Bu kanun teklifinde bekçilerle ilgili bir düzenleme de var. Bu alanda da AKP’nin gün geçtikçe artan güvenlikçi bakış açısının topluma müdahale eden, her şeyi polisiye vaka olarak gören, toplumu dizayn etmeye çalışan bakış açısını yansıması olarak görüyoruz. Peki halkı bekçilerden kim koruyacak? Aslında iktidar, kendi milis gücünü oluşturmaya çalışıyor.”
Asgari ücret konusuna da değinen Koçyiğit, iktidarın seçimden önce yılda iki defa asgari ücreti artırıp, seçimden sonra yılda bir defa artırmasına dikkat çekere,k şunları kaydetti:
“Geçen hafta Mehmet Şimşek Plan ve Bütçe’de konuştu. Ülkenin ekonomik tablosu ortada. Tam bir sefaletle karşı karşıyayız. TÜİK’in dezanformasyonları, manipülasyonlarıyla sürekli enflasyon oranları aşağı çekilmeye çalışılıyor. Ama buna rağmen gerçek enflasyonun çok yüksek olduğunu bu ülkede yaşayan her bir yurttaş olarak çok iyi biliyoruz.
“Bugün asgari ücret bir temel ücret olmuş durumda”
Asgari ücret tespit komisyonu toplanarak yeni yılın asgari ücreti belirlenecek. Sorumuz şu; asgari ücretin ne olacağından çok, bu ülkede asgari ücretin bu kadar çok konuşuluyor olması bir problem değil mi? Bugün asgari ücret bir temel ücret olmuş durumda. Seçimden önce yılda iki defa asgari ücreti artıranlar, seçimden sonra yılda bir defa artırdılar. Bunun haksızlık ve büyük bir zulüm olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.
“Asgari ücret teklifimiz 35 bin lira”
Asgari ücret teklifimiz 35 bin liradır. Yoksulluk sınırının en az yüzde 50’si olmalıdır ve yılda en az iki defa artırılmalıdır.”
“Bu ülkede çocuklar, kadınlar ve toplum korumasız”
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, İzmir’de 5 çocuğun hayatını kaybettiği olay hakkında iktidara “Bu yoksulluğu neden devam ettiriyorsunuz” sorusunu yönelterek, şu ifadeleri kullandı:
”Geçen hafta 5 çocuk İzmir’de yanarak can verdi. Ne yazık ki biz iktidarının sözcülerinin kadını yeniden suçladığı, kadının yaşam tarzı ve anneliğini sorguladığı beyanlarına tanıklık ettik. Bunu asla kabul etmiyoruz. Soru şu olmalı; o çocuklar neden o evde yalnız kalmak zorunda kaldılar, o anne neden hurda toplamak zorunda kalıyor, bu yoksulluğu neden devam ettiriyorsunuz? Bu ülkede çocuklar, kadınlar ve toplum korumasız.”
Kaynak: anka