Söke’nin Durumu İçler Acısı
HÜSEYİN ASAR
Doğma büyüme Sökeli olmamız nedeniyle Söke bizim öncelikli ilgi alanımız. O nedenle köşemizde ilçenin sorunlarına sıkça yer veriyoruz. Çeşitli nedenlerle geldiğimiz Söke’nin giderek kan kaybetmesi bizi derinden üzüyor.
Yetmişli ve seksenli yıllarda İlimizin en güzel, kültür sanat denince ilk akla gelen ilçesiydi. Geçen zaman içinde yavaş yavaş kan kaybeden ilçe neredeyse kocaman bir köy görüntüsünü aldı. Yerel yönetimlerin yaptığı yanlışlar, merkezi yönetimin yanlış uygulamaları kentin durumunu İçler acısı hale getirdi.
Nedense 80 darbesinden sonra Söke Belediye hizmetleri yetersiz kalmaya başladı. Eskiden imrenilerek bakılan kentin, Aydın ilinin Büyükşehir olmasından sonra kötü talihi değişmedi, aksine daha da az hizmet almaya başladı. Bu durumda iki dönemdir İlçe Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesi arasındaki uyumsuzluk etkili oldu. Belediye başkanlarının ön seçim olmaksızın kapalı kapılar ardında belirlenmesi, bir çok yerde olduğu gibi Söke’de de siyasi tahakküm oluşturma çabaları olumsuz sonuçlandı. En son seçilen Belediye Başkanı Levent Tuncel’in rahatsızlığı ve arkasından aramızdan ayrılması belediye hizmetlerini iyice aksattı. Üstelik ilçe Belediyesi hizmetlerinin aksamasının yanında Büyükşehir Belediye hizmetlerinin de aksaması işin üstüne tuz biber oldu.
Haziran ayında boşalan Söke Belediye Başkanlığı için oldu bittiye getirilerek siyasi tahakküm kurma amacıyla yapılan oylamada aslen Ödemiş’li olup Söke ile bağlantısı burada bir süre devlet memuru olarak görev yapmış olan M. İberya Arıkan başkanlığa getirildi.
Göreve gelen yeni başkan hızlı bir algı çalışmasına girişerek başarılı bir basın ve tanıtım atağına kalktı. Özellikle bilboardlarda koyduğu boy boy resimler göz kamaştırdı. Aslında bizim gözümüzün Söke’nin güzelliği ile kamışmasını isterdik. Ancak Sökeye gelince gördüğümüz manzara ne yazık ki tam tersini gösteriyor.
Şöyle anlatalım; Yakın zamanda DSİ tarafından ıslah edilen Söke Çayı kenti baştan başa geçiyor. Islah çalışmasından sonra Söke Çayı’nın her iki tarafı pislik içinde. Sadece burası mı? Elbette hayır. Şehrin bir çok yerinde aynı pis görüntü kendini gösteriyor. Çöp konteynerleri ve çevreleri aynı şekilde. Hele hele, Emniyet Müdürlüğü yanındaki köprü üzerindeki nakliyeci durağının görüntüsü evlere şenlik. Çeltikçi ve Cumhuriyet mahalleleri başlı başına sorun. Kentin birçok yerindeki kaldırımlarda bırakın bebek arabası ile yürümeyi, tek başınıza bile yürümeniz çok zor. Deneyimsiz kahvehaneler kaldırımlardan yollara taşıyorlar. Kaldırımlar çok yüksek, bazı yerlerde bırakın çocuk, yaşlı ve kadınları, gücü yerinde erkekler bile kaldırımlara çıkmakta zorlanıyor. Trafik ve otopark sorununu ise ne siz sorun, ne biz cevaplayayım. Arabalar her yeri işgal etmiş durumda. Her neyse, burada daha onlarca sorunu yazabiliriz.
Bilboard demişken geçenlerde başkanın yakışıklı bir fotoğrafının yanında, “Genç, Güçlü ve Dinamik Söke” yazdığını görünce şaşırdık. Hadi güçlü ve dinamik Söke’yi anladık ama “Genç Söke” derken anlatılmak isteneni çözemedik. Sanırım Söke tarihini bilmeyen, Söke’nin kültürel etkinliklerinden faydalanmamış, Hıdırellezde Söke Çayı’na gidip dilek tutmamış, Kambur Köprüden geçmemiş, Koca Kelle Çeşmesinden su içmemiş, ülkemizin en uzun soluklu edebiyat dergilerinden olan Beşparmak Dergisini özümsememiş belediye başkanımız olduğu anlaşılıyor. Hadi başkan bilmiyor, çevresindekilerde mi bilmiyor?
Söke, ilimizin en önemli yerleşimlerinden birisidir. Binlerce yıl önce Latmos Bölgesinde başlayan yaşam çok çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yaparak günümüze gelmiştir. Söke’nin her yerinde bir antik kalıntı bulabilirsiniz. Bu muhteşem tarihe bağlı olarak çevresine ekonomik, kültürel ve sosyal katkılar da bulunan Söke’nin genç olmadığını hatırlatmak isterim.
Önümüzdeki Mart sonunda yerel seçimler var. Umarım Söke doğru karar verir ve Söke’yi bilen bir adayı göreve getirir. Görünen o ki, artık Söke’nin kaybedecek zamanı yok.
“Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz.” (Uğur Mumcu)
HÜSEYİN ASAR