Köşe yazılarımız, yazarlarımızın özgür iradesinde olup, kendilerini bağlar…
Mızıkçı Siyasiler
Elli yıldan fazla oldu. Söke’nin arnavut kaldırımı taşları ile döşenmiş sokakları henüz arabalar tarafından işgal edilmemiş, çocuklar o sokaklarda özgürce oyun oynadığı günlerdi. Bizim çocukluğumuz da dönemin Konak Mahallesi sokaklarında geçti. O günlerde futbol, saklambaç, çelik çomak, savaş oyunları vs oynarken arkadaşlarınızdan biri her oyunda mızıkçılık yapar, bizlerin huzurunu kaçırırdı. Sonradan gördüm ki, hayatın her evresinde bu mızıkçılardan kurtulamadık gitti.
Mızıkçıkar genellikle kolayca darılan, oyunbozanlık yapmayı alışkanlık haline getiren ve yenilgiyi asla kabul etmeyen kişilerdir.
Kısaca söylemek gerekirse, mızıkçı kişi sürekli olarak bir şeyler hakkında şikayet eder, keyif kaçırır, kendi çıkarı için her yolu mübah görür ve olumsuz bir tutum sergiler.
Günümüzde en tipik mızıkçılar siyaset sahnesinden görülür. Bu kişiler kendi siyasi makamları için mızıkçılığı kullanır. Herhangi bir olayda kolayca darılıp küserek rakiplerini zor durumda bırakırlar. İşlerine gelmeyen her seçimde oyunbozanlık yapmak genel karakterleridir. Herhangi bir etkinliği veya sohbeti olumsuz yönde etkilemek için her yolu denerler. Asla yenilgiyi kabul etmezler, kaybetmek yerine mızıkçılık yapıp sürekli bahaneler uydururlar. Şikayet etmek genlerinde vardır. Her zaman bir şeyler hakkında sızlanırlar.
Çevrenize dikkatlice bakın, milletvekillerinden belediye başkanlarına, il başkanlarından parti delegelerine, parti liderlerinden muhtarlara kadar ne kadar çok mızıkçı karakter olduğuna şaşırırsınız.
Parti lideri bu konumda kalmak için her şeyi kullanır, kendi lehine olmayan her durumda mızıkçılık yapar. Milletvekilleri mızıkçılık yaparak tüm örgütte sözünün geçmesini ister. Belediye başkanı koltuğunda kalmak için kendi örgütünü manüple eder, personeline mobbing uygular, delegeleri satın almaya çalışır, içine düştüğü olumsuz durumdan kurtulmak için her türlü mızıkçılığı yapar.
Mızıkçılık yapanlar genellikle çevrelerindeki insanlarla sorun yaşarlar. Herhangi bir seçimi, etkinliği veya sohbeti olumsuz yönde etkileyerek keyif kaçırır. İşlerine geldiği için sürekli şikayet edip, olumsuz düşünerek herkesin mutsuz hissetmesine neden olurlar.
Atalarımız söylemiş, “Mızıkçıyla oyun oynanmaz.” Başta siyaset sahnesinde çokça gördüğümüz mızıkçı bir kişiyle işbirliğine girmek oldukça zordur.
Bu mızıkçılar yüzünden hangi partide olursa olsun siyasette fedakârca mücadele eden ve hiçbir çıkar beklemeden çalışanların önü çeşitli mızıkçılık türleri ile hep kesilir. Örgütler bu mızıkçıların yörüngesinde dönmeye başlar.
Doğru ve dürüstlerin hemen önü kesilir, partiler kötü siyasetçilerin oyun bahçesine döner. Mızıkcıların en büyük dayanağı, “Kol kırılsın yen içinde kalsın” savunmasıdır. Böyle diyerek kendisinden kaynaklı herhangi bir olaydan sorumluluk duyulmasın önüne geçer. Sözde partisine zarar gelmemesi için olumsuzlukları diğer kişilerin sineye çekmelerini, sessiz kalmalarını sağlar. Böylece parti içinde mızıkçılık yaparak kişisel çıkarlarını ve koltuklarını korumak için adeta mafyalaşmış yapı oluşmuş olur. Bu yapı oluştuğunda ise mızıkçıların çevresinde yalakalardan bir zırh oluşur. Sonra, yandı gülüm keten helva.
“Mızıka çocuğa seker de versen ağlar.” (Türk atasözü)