Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

Parçala Behçet’in Günümüzdeki Yansımaları

HÜSEYİN ASAR

Yetmişli ve seksenli yıllar Yeşilçam Sineması’nın en aktif olduğu dönemlerdi. Bizim çocukluk ve gençlik yıllarımıza denk gelen bu dönemde çok sayıda Türk filmi vizyona girdi. Dönemim en önemli türlerinden birisi de, “Erotik avantür” diye adlandırılan ve içinde erotik sahnelerin bulunduğu macera filmleriydi. Kısa sürede düşük bütçeli çekilen bu filmler bazı kişiler tarafından porno film diye adlandırılsa da, Yeşilçam’da sadece yetmişlerin sonunda porno niteliği taşıyan bir kaç film çekildi. Bu erotik macera filmlerine porno yakıştırması yapmak zorlama bir şeydir.

İşte bu dönemde hem oyuncu, hem de yapımcı olarak çok sayıda filme imza atan Behçet Nacar, avantür filmlerin hızlı kavgacısı olarak öne çıkıyordu.

1934’te İstanbul, Sultanahmet’te doğmuş Behçet Nacar. Sultanahmet Erkek Sanat Enstitüsünü dökümcü olarak bitirdi. İstanbul’un çeşitli fabrikalarında dökümcü olarak çalıştıktan sonra şoförlüğe başladı. 1964 senesinde şoförlük yaparken, tesadüf sonucu figüran olarak sinemaya girdi. 10-15 filmde figüranlık yaptıktan sonra kavgacı tip olarak ufak ufak ilerleme kaydetmeye başladı. Bu arada kötü adam, yani jönün karşısında ikinci adam olarak önemli roller almaya başladı.

1972’de de o meşhur ilk başrol filmini yaptı. Adı “Parçala Behçet” olan bu film çok tuttu ve bundan sonra Behçet serileri devam etti. Parçala Behçet, avantür film olarak erotik filmlerden ayrılır.

Anadolu’ya çok iyi iş yapan Parçala Behçet filminin adı o dönemlerde mahalle aralarında kavga eden çocukların, gençlerin sloganı oldu. Bizim evimiz o dönemde okulla bitişikti. Bu nedenle hep okulun bahçesinde oynar, orada filmlerde gördüğümüz kavga sahnelerini canlandırırdık. O nedenle, arkadaşlar arasında kavgaya tutuşanları gördük mü, “Parçala Behçet” diye tempo tutardık. Bir de fazla atıp tutan arkadaşlara, “Parçala Behçet gibisin” derdik. Filmin o dönemlerde erotik film furyasına denk gelmesi nedeniyle cinsel içerikli şakalarda da “Parçala Behçet” sözü sıkça kullanılırdı.

Filme Yeşilçam açısından bakarsak döneminin başarılı yapıtları arasında yer aldı ama zamanla Amerikan filmleri Türk sinemasını mahvetti, bütün pazarı elden aldı. İkibinli yıllardan sonra Türk filmleri yeniden piyasaya dönmeye başladı. Ancak maliyetler de çok yükseldi. Film çeken yapımcılar sponsor bulmakta zorlanıyordu. Şimdi Parçala Behçet gibi yapıtlara film gözüyle bakmasalarda döneminin baş yapıtları arasında kendine yer etti.

Şimdilerde ortalık kendini Parçala Behçet sanan insanlardan geçilmiyor. Hele hele ellerinde biraz yönetim gücü varsa, hele hele siyaset yoluyla bir yerlere geldiyse herkesi parçalamak istiyorlar. Onlardan büyüğü ve güçlüsü yok, küçük dağları onlar yaratmış, onlar olmasa bizler birer hiçiz. Hatta siyasetçi olarak kendini bulunmaz hint kumaşı sananlar kendi seçmenini beğenmiyor, ona o yolu açan partiyi beğenmiyor, o partiden bu partiye geçip duruyor. Bir de sıradan devlet kurumlarında yönetici olup kendini devlet sanan Parçala Behçet tipleri var. Bunlar aventur filmlerde bırakın başrolü, figüran bile olamayacak iken kendini ilah sanıyorlar. Sonra biz bunlardan halka hizmet bekliyoruz. Atalarımız söylemiş, “Ölü gözünden yaş beklemek” diye, işte tam bu tipleri düşünerek söylemişler.

“Kibir aptallığın en açık belirtisidir.” (S. Shipman)