Hafta sonunun bomba haberi Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel ile yerel seçimler için oluşturulan beş kişilik üst kurulun bir üyesi olan Ordu Milletvekili Seyit Torun arasındaki görüşme haberiydi.
Vay efendim nasıl görüşürler, vay efendim Seyit Torun diğer aday adayları ile neden görüşmemiş, vay efendim otelde neden görüşmüş, daha neler neler. Komplo teorileri, çirkin pazarlık söylemleri, yazılıp çiziliyor.
Öncelikle bir saptama yapalım. Yerel seçim süreci için; CHP’de Murat Karayalçın, Veli Ağbaba, Seyit Torun, Gökhan Günaydın ve Bihlun Tamaylıgil’den oluşan beşli komisyon kurulmuştu. Görevleri aday adayları ile mülakat yaparak belirlemek değil; sürecin sağlıklı işlemesini sağlamak, en doğru adaylarla seçime gidip en fazla belediyeyi kazanmaktı.
Başka bir saptama yapalım. Chp Genel Merkezi tarafından görevlendirilen PM Üyesi Ümit Dikili, Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, İstanbul Milletvekili Ali Gökçek’ten oluşan komisyon Cumartesi günü Kuşadası Belediyesi için aday adayı olan kişilerle görüştü. Şu an Belediye Başkanlığı görevi yürüten Ömer Günel’in aday adayları ile birlikte mülakata girme, onlar gibi başvuru yapma durumu yoktur. CHP PM onun başvurusunu beklemeden son gün son saate kadar onu aday gösterebilir.
Şimdi Kuşadası’na gelen bir CHP milletvekili çok doğal olarak kendi partisinden olan belediye başkanı ile görülebilir. Görüşmez ise orada sıkıntı var demektir. Hatta bu görüşmeye gelen milletvekili başka partiden de olabilir. Örneğin Mustafa Savaş gelip, Ömer Günel ile görüşebilir. Bunlar siyasetin doğasında var, öküz altında buzağı aramaya gerek yok.
Yani, üst kurul üyesi Seyit Torun Kuşadası’na gelmiş, Öner Günel ile görüşmüş diye feryat etmeye gerek yok. Ne için feryat etmeye gerek var, açıklayalım.
Öncelikle bu feryat edenlerin mülakata itiraz etmeleri gerekirdi. Altı binden fazla üyesi bulunan Kuşadası Örgütünün ön seçim ile belediye başkan adayını seçememesi konusunda feryat etmesi gerekirdi. İlçede örgüt seçimleri yapılırken blok liste dayatmasına feryat etmesi gerekirdi. Kendisi İl Başkanı Adayı olduğu halde ilçe kongresinde Divan Başkanlığı yapan Hikmet Saatçi için feryat etmesi gerekirdi. Parti üzerinde siyasi tahakküm kuran Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ve Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın Aydın örgütünü dizayn etme çalışmalarına feryat etmeleri gerekirdi.
Neymiş, Seyit Torun mülakat yapılırken mevcut başkan Ömer Günel ile yemek yemiş. Yemesin mi? Neymiş bu davranış parti tarafından belirlenmiş bu isimleri töhmet altında bırakırmış. Yok artık daha neler.
Daha Cuma akşamı, “Mülakatın Dayanılmaz Hafifliği” adı altında bir yazı yazmış, mülakatın anti demokratik olduğunun altını çizmiştik. Anket, eğilim yoklaması veya demokratik olmayan hiç bir yöntemi kabul etmiyoruz. Eğer gerçekten demokrasi istiyorsak ön seçim istemeliyiz. Hatta mahalle delege seçimleri bile olmamalı, ilçe yönetim seçimleri bile tüm üyelerin katılımı ile yapılmalıdır. Yoksa biz daha çok ilçe başkanlarını, belediye başkanlarını, milletvekillerini eleştiririz.
Değişim olacaksa önce kafalarda olmalı, sonra sistemde. Değişim için tüzük değişikliğine bile gerek yok. Ön seçim CHP tüzüğünde var. Koyun sandığı örgütün önüne, bir hafta içinde adaylar belirlensin. Bunu yapmayanları, örgütün önünü tıkayanları eleştirelim.
Bunları Ömer Günel’i sevdiğimiz için yazmıyoruz. Körün bellediği gibi sadece bir kişiye yönelik eleştiri yapanlara, hatası olan başka kişilere toz kondurmayanlara, emekliyi açlığa mahkum edenlere tek kelime edemeyenlere kızdığımız için bunları yazıyoruz. Bize bunları yazdığımız için, yandaş, besleme gibi şeyler diyebilirsiniz, sıkıntı yok.
Doğru birdir, herkesin doğrusu kendisinedir. Ama eleştiride ölçü olmalıdır. Ayrıca yapıcı eleştiri dost işidir, ders çıkarmak gerekir.
“İftira, kılıçtan daha zalim silahtır, çünkü iftiranın açtığı yaralar hiç kapanmaz.” (Henry Fielding)