Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

TEHLİKENİN FARKINDAMISINIZ?

21 yıllık Akp iktidarı ülkenin Cumhuriyet kazanımlarını erozyona uğratma yönünde büyük yol aldı. Özellikle hukuk ve insan hakları konusundaki kayıplar çok daha fazla hissedildi. Oluşturulan korku ortamı ile kimse sesini çıkaramaz, eleştiri yapamaz duruma geldi.

Bu süreçte hükümetin iktidarda kalmak için elindeki her şeyi yapmaya hazır olduğu görüldü. İktidarda kalmak için hiçbir sınır tanımayacağı bir döneme girdiğimizi söylemek isteriz. Zaten Türkiye’de uzun süredir normal siyaset geçerli değil. Demokrasinin gereği bir çok faktör artık ortadan kalkmış durumda. Olağanüstü otoriter bir siyaset tarafından acımasızca yönetiliyor ve sürekli olağanüstü bir durum içinde yaşıyoruz.

Karşımızda 15 Temmuz darbe girişimini bile uygun manevralara kendi iktidarını sağlamlaştırmak, destekleyenlerle birlikte zenginleşmek, darbeyle hiçbir ilgisi olmayan ve kendisini desteklemiş olan muhalefeti bile bertaraf etmek için darbeyi istismar etmiş bir iktidardan söz ediyoruz. Darbe girişiminin siyasi ayağını ortaya çıkarılmasını bırakın, araştırılmasının bile yapılmadığı bir yönetime şahit olduk. Üstelik darbeye ve darbecilere hep karşı olanları bile suçlamak için yansıtma yaparak fetocu olarak suçlanıyor.

Toplumun kendisini desteklemeyen çoğunluğunu sadece rakip olduğu için tehdit ve düşman olarak gören bir iktidar karşımızda duruyor. Öyle ki, insanları ötekileştirmek, onlara hakaret etmek artık doğal sayılır oldu.

Bu hükümet ile ortaya çıkan en büyük tehlike  daha çok şeriat hukuku ve toplumsal-siyasal İslamileşmeye evrilmedir. Her yolu deneyip, yalan yanlış bilgilerle dogmalar yaratılarak laiklik ilkesinin altı oyuldu ve insanlar bu yoldan bir birini düşman olarak bilmesi sağlandı.

Kendisini isyancı şeyh saidin devamı gören zihniyet Akp sayesinde meclise girmiş oldu. Cumhuriyet’in çok partili demokrasi yaşantısı kadar laiklik ilkesi de askıya alınmış olsa da, varmış olduğumuz yerin gerçek din ile pek bir ilgisi yok.

Onların yaptığı uygulamalar ile gerçek din arasında dağlar kadar fark var. Mevcut yönetimin bir kişi ve zümrenin iktidarı ve zenginleşmesi uğruna dini de araç etmesi, istismar etmesi söz konusudur. Artık herkes tarafından malum oldu ki laiklik, dindarlık bahane. Kişisel çıkar, makam, ballı maaş, ihale, komisyon ise şahane. Gerçek laikliğin yolu da herkesin özgürlüğünün teminat altında olduğu gerçek demokrasiden geçiyor. Gerçek demokrasi varsa halk özgür olur, ama bunun böyle olmasını isteyen yok. İnsanlar eğitilmesin, zenginleşmesin, sadece biat etsin.

Kadınlarımız giderek haklarını kaybediyor ve böyle giderse Afganistan gibi olacağız, kadınlarımızın sokağa çıkma hakları bile olmayacak. Bu doğrultuda beklentisi olan Hüdapar ve Yeniden Refah Partisi, kadınların kazanımlarını geri almak adına çalışmaya başladılar bile. Artık kadınlarımızın kendisine gelip gelen tehlikeyi fark ederek 28 Mayısta oy kullanması gerekiyor.

Son dönemde ülkemize yaklaşık 13 milyon düzensiz göçmen girdi. Bunların sağlık taraması yapılmadı. Ülkemizde kaybolan verem, kızamık gibi hastalıklar yeniden hortladı. Çok sayıda psikopat, madde bağımlısı, terör suçlusu, adi hırsız, ırz düşmanı vs sınırlardan elini kolunu sallayarak girdi ve girmeye devam ediyor. Ne olduğu bilinmeyen  düzensiz göçmenler ülkedeki suç sayısını artırdı. En küçük karışıklık çıktığında hepimizin başına bela olacaklar. Ülkenin demografik yapısı değişecek, tanınan ayrıcalıklarla önemli noktaları ele geçirecekler. Bu ülkenin evlatları her zaman olduğu gibi zarar görecek. Artık tehlikenin farkına varıp gereğini yapın.

“Bir uygarlığın seviyesini ölçmek isterseniz, derhal kadının hayat şartlarına bakın.” (Stuart Mill)

Hüseyin ASAR