Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

İzmir depreminin üzerinden dört yıl geçti…

İMO İzmir Şubesi Başkanı Ayatar: ”İmar aflarının kesinlikle gündeme gelmemesi gerekiyor”


30.10.2024 14:14

(İZMİR)-  Büyük yıkım ve can kayıplarına neden olan 30 Ekim 2020 İzmir depreminin dördüncü yıl dönümünde açıklamalarda bulunan İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şubesi Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, “İmar aflarının kesinlikle gündeme gelmemesi gerekiyor. 6 Şubat depremi öncesi hatırlarsanız yine meclise bir yasa taslağı girmişti, komisyondaydı. İmar aflarıyla ilgili. Deprem olunca geri çektiler. Umarım bir daha böyle bir yasa teklifiyle de karşı karşıya kalmayız” dedi.

Ege Denizi’nde 30 Ekim 2020 Cuma günü saat 14.51’de Seferihisar ilçesi Doğanbey Mahallesi’nin 23 kilometre açığında 16,54 kilometre derinlikte kırılan fayın neden olduğu 6,6 büyüklüğündeki depremin üzerinden 4 yıl geçti. Sığacık Mahallesi’nde tsunamiye neden olan, asıl yıkıcı etkisini Bayraklı ve Bornova ilçelerinde gösteren depremde 117 kişi yaşamını yitirdi.

Depremin yıl dönümünde TMMOB İMO İzmir Şubesi Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

“İzmir’de ya da ülkemizin herhangi bir köşesinde yeniden depremle karşılaşacağımızın farkındayız. Umarım bir sonraki depremle daha hazırlıklı bir şekilde karşılaşırız.

Biz her zaman şunu ifade ediyoruz; yapılan tüm çalışmaların bilimin ışığında ilerlemesi gerektiğini ifade ediyoruz ki imar affı kesinlikle mühendisliği, bilimi reddeden bir yasa olarak görüyoruz. İmar hakkına yönelik kanunları, yasaları. Çünkü hiç mühendislik hizmeti almamış yapıların tescillenmesi anlamına geliyor. Barınma temelli bir ihtiyaç var. Bu yüzden vatandaşlar gözüyle baktığımızda bu yapılar bu amaçla inşa edilmiş olabilir ama devletin sorumluluğu yurttaşlarını güvenli, sağlıklı bir çevrede güvenli konutlarda yaşamasını sağlamak sorumluluğu var. Dolayısıyla imar aflarının bir daha gündeme gelmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Yıllardır ifade ettiğimiz konular, haklı çıkmak istemediğimiz bir konu aslında maalesef acı gerçekle karşı karşıya kaldığımızda aslında tekrar tekrar aynı şeyleri ifade ediyoruz gibi gözükmekle beraber bunları ifade etmeye de devam edeceğiz.Çünkü doğru olan tektir. İmar aflarının kesinlikle gündeme gelmemesi gerekiyor. 6 Şubat depremi öncesi hatırlarsanız yine meclise bir yasa taslağı girmişti, komisyondaydı. İmar aflarıyla ilgili. Deprem olunca geri çektiler. Umarım bir daha böyle bir yasa teklifiyle de karşı karşıya kalmayız. Yöneticilerin büyük sorumlulukları var ama vatandaşlar olarak bizlerin de daha fazla bilinçle yapılarımızı nasıl güvenli hale getirebiliriz sorusunu da kendimize sormamız gerekiyor. Yoksa deprem anında soruyoruz bu soruyu maalesef.”

“Bir devlet politikası haline gelmesi gereken başlıklar”

“Sağlıklı yapıların inşa edilmesinin mühendislik hizmetinin anlamı keşke yasalarımıza girse” diyen Ayatar, şunları söyledi:

“Keşke yetkin mühendislik kavramı artık yasalaşsa ve yıllardır ifade ettiğimiz, mühendislik kısmında eksik gördüğümüz kısmı da tamamlanmış olsa. Keşke her ilde bir üniversite olmasa. Yeterli akademik kadrosu olmadan fiziki şartlara uygun olmadan bölümler açılmasa. Keşke her şantiyede bir şef olsa. Bunlar yasalarımıza girse ve değiştirilemez maddeler olsa. Bunlar tabii ki bizim temennimiz ve isteğimiz. Ancak tabii bu bir siyaseten bir bakışı gerektiren bir şey. Bir devlet politikası haline gelmesi gereken başlıklar. Elbette ki bu bakışı sağlayacak yöneticilerin başta olması gerekiyor. Sadece yasalarda var olması aslında onun olacağı anlamına da gelmiyor bir yandan. Boşluklar nedeniyle işte o boşluklar kullanılarak başka yollara da girilebiliyor. Dolayısıyla biraz toplumsal bilincin artması gerekiyor. Ama tabii yasal anlamda gerekli düzenlemelerin de yapılması gerekiyor. Hep ifade ediyoruz; depremlerden sonra bir şeyler öğreniyoruz elbette. 30 Ekim’de de öğrendik. 6 Şubat depremleri sonrasında da öğrendik. Teknik anlamda da öğrendiklerimiz var. Yasal mevzuatın değişmesi yönünde de artık bilgilerimiz, önerilerimiz var. Bunlar meclis raporlarına giren başlıklar. Meclis raporlarında giren eksiklikleri önlerine alıp aslında burada yasal değişiklikler gerçekleştirilebilir. Meclis tutanaklarına bakabilir, karar verici, yasa koyucu irade diye düşünüyorum.”

”Envanter çalışması kent bütününe yayılmalı”

Kentsel dönüşüm yasası yürülüğe girdiğinde yetkili ağızlardan kentteki yapı stoğunun yüzde 70’inin dönüştürülmesi gerektiğinin ifade edildiğini belirten Ayatar, “Yer bilimciler sürekli bizi uyarıyorlar. Yeniden bir depremle karşılaşacağımızla ilgili. Dolayısıyla İzmir’in geneline dair en son yapılan çalışma İzmir Master planında. 1999 yılında yapılan ve kent merkezinde daha küçük öncelikle yapılan bir çalışmaydı bu. Onun zaten güncellenmesi söz konusu. Bizim de İnşaat Mühendisleri Odası olarak Büyükşehir Belediyesiyle yapmış olduğumuz çalışmada Bornova ve Bayraklı’nın yapısı envanter çalışması yapıldı. Şimdi Karşıyaka ilçesi gündemde. Tabii kent bütününe yaymak gerekiyor bu çalışmayı. Kent bütününe dair bir envanter çalışmasının tamamlanması gerekiyor. İzmir merkezinin dışında olan bir depremde Bornova ve Bayraklı etkilendi. Bayraklı’da yıkım oldu” dedi.

“Depremlerin afete dönüşmemesi için önlem alınmalı”

İMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu adına Afet Komisyonu Başkanı Abdullah İncir tarafından okunan basın açıklaması metnininde 30 Ekim 2020 depreminin üzerinden 4 yıl geçtiği hatırlatılarak depremlerin afete dönüşmemesi için önlem alınması gerektiği vurgulandı. Açıklamada “İzmir’de 117 yurttaşımızı kaybettiğimiz, çok sayıda binanın hasar aldığı 30 Ekim 2020 Ege Denizi Depremi’nin 4. yıl dönümündeyiz. Bir uyarı depremi olarak ifade ettiğimiz bu deprem sonrası yaşadığımız can ve mal kayıpları, kent merkezinin merkez üssü olduğu bir depremde ortaya çıkacak tablonun daha endişe verici olacağını düşündürmektedir. Bu nedenle, kentimizdeki yapı stoğunun durumu dikkate alındığında daha büyük acılar yaşamamak için deprem riskine karşı hazırlanacak plan ve müdahalelerin kentimizin ana gündemlerinden biri haline gelmesi gerekmektedir. Bilinen gerçeği tekrar etmek yerine, atılacak adımları planlayıp harekete geçmeliyiz” denildi.

Kaynak: anka