İZMİR BAROSU BAŞKANI YILMAZ: “AVUKATIN SESİNİ KISARSANIZ HER TÜRLÜ SIKINTI YAŞAYAN İNSANIN SESİNİ KISMIŞ OLURSUNUZ”
25.04.2024 09:53
(İZMİR) – Türkiye Barolar Birliği’nin 27 Nisan’da Ankara’da düzenleyeceği “Büyük Savunma Mitingi” öncesi ANKA Haber Ajansı’na konuşan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, meslektaşlarına mitinge katılma çağrısı yaptı. Avukatların yaşadıkları sorunlara dikkat çeken Yılmaz, “En temel sorun aslında avukatın, yargının kurucu unsuru olduğu anlayışının bugünkü bakış açısıyla değerlendirilmemiş olması. Yani avukatsız adliye, avukatsız yargılama, avukatın olmadığı kamu alanları ya da özel alanlar isteniyor. O yüzden avukatın itibarsızlaştırılmadığı, avukatın gerçekten mesleğini onuruyla yerine getirdiği bir sürecin başlaması gerekir. Avukatın sesini kısarsanız yurttaşın, mağdurun, işçinin, köylünün aklınıza gelebilecek her türlü sıkıntı yaşayan insanın sesini kısmış olursunuz” dedi.
Türkiye Barolar Birliği’nin 27 Nisan’da Ankara’da “Büyük Savunma Mitingi” düzenleyecek. Miting öncesi İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, İzmir Barosu Genç Avukatlar Meclisi Başkanı Melisa Topçu ve İzmir Barosu Stajyer Avukat Temsilcisi Emirhan Mumin ANKA Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu, meslektaşlarına mitingle katılma çağrısı yaptı.
“AVUKATIN MESLEĞİNİ ONURUYLA YERİNE GETİRDİĞİ BİR SÜRECİN BAŞLAMASI GEREKİR”
Avukatların sorunlarının uzun yıllardır artarak devam ettiğini ifade eden İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, “Avukatların mesleksel ve hukuka dair birçok sorunu var. En temel sorun aslında avukatın, yargının kurucu unsuru olduğu anlayışının bugünkü bakış açısıyla değerlendirilmemiş olması. Yani avukatsız adliye, avukatsız yargılama, avukatın olmadığı kamu alanları ya da özel alanlar isteniyor. O yüzden avukatın itibarsızlaştırılmadığı, avukatın gerçekten mesleğini onuruyla yerine getirdiği bir sürecin başlaması gerekir. Onun için de elbette hukukun üstünlüğünün bu ülkede hakim kılınması gerekir. Bunun en önemli argümanı da yargının bağımsız ve tarafsız olmasıdır. Bunun teminatı da savunma mesleğidir. Çünkü yurttaşın, doğanın, kadının, çocuğun her şeyin sesi savunma mesleğidir. Elinizi uzattığınız her yerde hukuk var. Avukatın sesini kısarsanız yurttaşın, mağdurun, işçinin, köylünün aklınıza gelebilecek her türlü sıkıntı yaşayan insanın sesini kısmış olursunuz. İşte orada da hukukun üstünlüğünden bahsedilmez” dedi.
“AVUKATA KARŞI ÖLDÜRMEYE KADAR GİDEN BİR SÜREÇ YAŞANIYOR”
Avukatların mesleki alanlarının daraltıldığını dile getiren Yılmaz, “Meslek alanlarımızın bir kısmı ne yazık farklı meslek gruplarına adeta armağan edildi. Bu alanların genişletilmesi şart. Biz bunları 7 Temmuz 2023’de Ankara’da Adalet Bakanıyla baro başkanları olarak yaptığımız toplantıda bir kitapçık halinde sorunlar ve çözüm önerilerini sunduk. Aslında hükümetin, Adalet Bakanının özellikle çok iyi bildiği sorular. Avukatların meslek alanları çok daraltıldı. Buna bağlı olarak da ekonomik şiddet arttı, gelirleri azaldı. Sigorta primleri çok yüksek. Emeklilik süreleri, sigorta primi ödedikleri süreler çok uzun. Bunların iyileştirilmesi gerektiğini hep ifade ettik. Ama bu yönüyle de herhangi bir çalışma ne yazık ki bu bugüne kadar yapılmadı. KDV oranlarımız çok yüksek. Bununla ilgili birtakım taleplerde bulunmak istediğimiz geçen yıl 6 Temmuz günü 8 olan KDV, 18 olan KDV 20’ye yükseltildi. Biz avukatlar olarak bazı taleplerde bulunmaya çalışırken bu taleplerin bulunulduğu gün avukatların ödemeleri gereken KDV oranları arttırıldı. Avukata karşı sözel ve fiziksel şiddet. Hatta öldürmeye kadar giden bir süreç yaşanıyor. Bu süreç sonunda sanıklar ne yazık ki cezasızlıkla ödüllendiriliyor bir nevi” diye konuştu.
“AVUKATLARIN SORUNLARINI BU ÜLKENİN SORUNLARINDAN ÇOK AYRI DÜŞÜNMÜYORUZ”
Son 20 yılda 500’ün üzerinde avukatın öldürüldüğünü belirten Yılmaz, “Şiddetin önünün mutlaka alınması lazım. Avukatın, yargının, asli unsuru olduğu, fikri benimsenirse o zaman bunları engelleyebilirsiniz. Şimdi avukatlara karşı işlenen suçlarda elbette avukatlık kanununda da hüküm var. ‘Hakim ve savcılara karşı işlenen suçlar gibi cezalandırılır sanıklar’ der ama siz duruşmada söylediğiniz eleştirel bir söz sebebiyle duruşma salonundan atılırsınız. Ama duruşma salonunun önünde avukata şiddet uygulanır, dışarıya çıktığında cinayete kurban gider. Bu eylemi yapanlar ne yazık ki ellerini, kollarını sallaya sallaya tutuksuz yargılanırlar ya da çok kısa bir süre tutuklu kalırlar. Sonra da salıverirler. Aslında bizler avukatların sorunlarını bu ülkenin sorunlarından çok ayrı düşünmüyoruz” dedi.
“AVUKATLIK MESLEĞİ TOPLUMDAKİ İTİBARINI KAYBETMİŞTİR”
Kısa bir süre önce avukatlara yönelik gerçekleşen şiddet örnekleri üzerinden sözlerini sürdüren Yılmaz, “Çok yakın bir zamanda bir meslektaşımıza karşı şiddet uygulandı. Bu şiddeti uygulayan vatandaş adliyenin kapısında yarım saatten fazla meslektaşımızı bekleyerek planlayarak adeta bu eylemi gerçekleştirdi. Ondan bir hafta önce aynı mahalde yine bir başka meslektaşımız aracında saldırıya uğradı. İşte bunların önünü ancak hukuk devleti olarak alabilirsiniz. Avukata toplum içinde, kamusal alanda önem verirseniz, onun yargının kurucu unsuru olduğunu kabul ederseniz bu irade sizde oluşur. Yargı, siyasal iktidarda oluşur. Bu oluşan çerçeve avukatı bulunduğu, bulunması gerektiği yere elbette taşır. Çünkü avukatlık mesleği onurlu bir meslektir. Avukatlık mesleği dünyanın her yerinde görmesi gereken itibarı görürken ne yazık ki bizim ülkemizde halen bu konuda sanki bilinçli bir şekilde itibarsızlaştırmaya yönelik bazı uygulamalar, yasal düzenlemeler olduğu için ne yazık ki toplumdaki itibarını kaybetmiştir. Böyle olunca da tabii avukata yönelik şiddetin cezasızlıkla ödüllendirildi ya da avukatın fakirleştirildiği süreçte de avukattan beklenen yargısal hizmetin aksadığını, neredeyse durma noktasına geldiğini söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.
“BİZ VERİLEN SÖZE DEĞİL NEYİN YAPILDIĞINA BAKARIZ”
Hükümetin avukatlara yönelik verdiği sözlerin tutulmadığını belirten Yılmaz, “Verilen sözlerin yerine getirilmesidir aslolan. Bugüne kadar siyasal iktidarın verdiği sözlerden hangisinin yerine getirildiğini gördük; özellikle hukuk, barolar, avukatlar anlamında? Hiçbiri. Aksine barolar bölünmeye çalışılıyor, ekonomik anlamda güçsüzleştirilmeye çalışılıyor. Çünkü ekonomik anlamda güçlü olmayan baro eğitim çalışması yapamaz. Bilgi birikimini hayata geçirecek arkadaşlarımızla bir araya gelemez. Ekonomi sadece ülkeler için değil, kurumlar için de çok önemlidir. Siz kurumları fakirleştirirseniz, etkisini azaltırsınız. Bugün Türkiye’de 5 buçuk milyon yoksulluk maaşı alan insan var. Fakirleştir ve yönet. Mantığın bu olduğunu çok çok iyi biliyoruz. O yüzden biz verilen söze değil neyin yapıldığına bakarız. Avukatlık mesleği için, barolar için yapılması gereken çok şey var. Ancak bunun için bir iradenin oluşması gerekir. O iradede siyasal iktidarda oluşmalıdır” diye konuştu.
“SESİMİZİ DUYURABİLMEK ADINA ANKARA’DA OLACAĞIZ”
27 Nisan’da Ankara’da gerçekleşecek “Büyük Savunma Mitingi”ne yönelik meslektaşlarına çağrıda bulunan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, “Avukatların ve baroların ne durumda olduklarını, genç avukatların, stajyer avukatların hangi koşullarda yaşadığını, nasıl bir olumsuzluk içerisinde çırpındıklarını bütün ülkeye anlatabilmek, sesimizi duyurabilmek, görünür kılmak adına bizler 27 Nisan günü Ankara’da olacağız, büyük avukat buluşmasını gerçekleştireceğiz. Belki Cumhuriyet tarihinde benzer bir yürüyüş, miting çok fazla olmadı. Bunlardan bir tanesi olacak. Toplumun da buna dikkat edeceğini ve önemseyeceğini umut ediyorum. 27 Nisan’da İzmir Barosu’na kayıtlı tüm meslektaşlarımı Ankara’da Türkiye Barolar Birliği’nin binası önünde görmek istiyoruz. Türkiye’deki bütün meslektaşlarımıza çağrımızdır. Sesimizi yükselterek haykırmaya devam edelim” ifadelerini kullandı.
TOPÇU: “SORUNLARA KARŞI SUSMADIK VE SUSMAYACAĞIZ”
İzmir Barosu Genç Avukatlar Meclisi Başkanı Melisa Topçu ise “Mezun olduktan sonra staja başladığımız ilk günden itibaren ne yazık ki mesleki sorunlarımızla birebir yüz yüze geliyoruz. Avukatlara ve avukatlık mesleğine yönelik saldırıların giderek arttığı, savunma hakkının sınırlandırıldığı, yargının ne yazık ki bağımsız olmadığı, avukatlığın itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı bir dönemde mesleğimizi icra etmeye çalışıyoruz. Mesleğimizi icra ederken karşılaştığımız sorunlar ülkemizin içinde bulunduğu siyasi, ekonomik krizden insan hakları ve demokrasinin rafa kaldırılmasından ayrı yargı düzeninden de ayrı düşünülemez ne yazık ki. Bizler İzmir Barosu mensubu avukatlar olarak hiçbir zaman bu sorunlara karşı susmadık ve susmayacağız. Çünkü tüm bu sorunların çözümüne dayanışma ve birlikte mücadele ile ulaşacağımızın bilincindeyiz” dedi.
“ALIŞILMIŞ ÇARESİZLİKLERE BOYUN EĞMEDEN, MESLEĞİMİZİ İCRA ETMEK İSTİYORUZ”
Genç meslektaşlarına “Büyük Savunma Mitingi” için çağrıda da bulunan Topçu, “26 Nisan Cuma günü Barolar Birliği’nde genç avukatların mesleki sorunlarına ilişkin bir çalıştay düzenlenecek. Bizler de orada yer alacağız. Tüm gün sürecek olan bu çalıştayda tüm sorunlarımızı bir şekilde birlikte mücadele ederek, değerlendirerek sonucuna ilişkin değerlendirme yapacağız. Ertesi gün de miting programında da basın açıklamasıyla çalıştayımızın sonuç raporunu okuyacağız. Tabii ki sadece tek bir günle sorunlar çözülmeyecek. Bunlar için daha örgütlü bir mücadeleye devam edeceğiz. Daha fazla çalışma yapacağız. Çünkü bizler başka bir avukatlığın mümkün olduğunu biliyoruz, görüyoruz. Alışılmış çaresizliklere boyun eğmeden, mesleğimizi icra etmek istiyoruz. Yıllar sonra şu an benim bulunduğum konumda olan genç meslektaşlarımın yüzüne dik bir şekilde bakabilmek ve ‘bizler de bu sorunlar için zamanında çok mücadele ettik. Sonuçlarını gördük diyebilmek istiyoruz.’ Bu nedenle ‘avukat içinde adalet’ demek ve mesleğimizin çözüm bekleyen sorunlarına bir kez daha haykırmak için 27 Nisan’da Ankara’da ‘Büyük Savunma Mitingi’nde yer alacağız” diye konuştu.
“STAJYER AVUKATLAR AİLELERİNİN DESTEĞİYLE GEÇİMLERİNİ SAĞLAYABİLİYOR”
“Türkiye’deki hukuk fakültesi sayısı arkadaşlarımızla yaptığımız çalışmada 89 çıkarılmış ve her sene 20 binin üzerinde genç stajyer avukat arkadaşımız aramıza katılıyor” diyen İzmir Barosu Stajyer Avukat Temsilcisi Emirhan Mumin de şunları söyledi:
“Yaşadığımız problemler genelde özlük hakları kaynaklı problemler. Ücret problemlerimiz var. Sigorta gibi problemlerimiz var. En basitinden bir ulaşım kartı problemi dahi var. Stajyer avukat meslektaşlarımın çoğunluğu ulaşım kartlarını açık öğretim fakültelerine öğrenci kartına başvurarak alıyorlar. Bu bile yaşadığımız sorunlardan bir tanesi. Ailelerin desteğiyle genelde geçimlerini sağlayabiliyorlar. Bu da bizim için çok büyük bir problem. Bunun kanuni anlamda değiştirilmesini istiyoruz. Meclisimizin yarıdan fazlası avukatlardan oluşuyor ve biz onların meslektaşı olacağız. Bu sebeple stajyer avukatların haklarına yönelmelerini istiyoruz. Staj kredisinin bir bursa çevrilmesini, miktarının artırılmasını istiyoruz. Çünkü komik bir rakam olarak 3 bin lira gibi bir staj kredisi var aylık. Bu yani yol mu karşılasın, yemek mi karşılaşma açıkçası. Bütün stajyer arkadaşlarımın 27 Nisan’da yapacağımız ‘Büyük Savunma Mitingi’ne bekliyoruz.”
Kaynak: Anka