İzmir Barosu Başkanı Yılmaz, Karşıyaka Adliyesi Çiğli Ek Hizmet Binası’nda yaşanan sorunlara dikkat çekti: Olumsuzlukları gidermek adına en ufak bir çabaları yok
(İZMİR) – İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, Çiğli Karşıyaka Hukuk Mahkemesi ek binasında yaşanan sorunlara ilişkin “Asansörler çalışmaz. Koridorlarda havalandırma yok. Biz bu olumsuzlukları gerek Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı’na gerek Çiğli Belediyesi’ne defaatle söyledik. Ne yazık ki bu olumsuzlukları gidermek adına en ufak bir çabaları dahi yoktur. Bize söylenen sebebi söylüyorum. Adliye olarak kullanılabilecek başka bir alan yok. Daha doğrusu Hazine’de para yok” dedi.
İzmir Barosu, Karşıyaka Adliyesi Çiğli Ek Hizmet Binası ile ilgili yaşanan sorunlarla ilgili basın açıklaması yaptı. İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, her geçen gün artan sorunlar nedeniyle binada artık adalet hizmeti dahi verilemez hale geldiğini, taleplerinin yanıtsız kaldığını ifade eden Yılmaz, deprem riskine de dikkat çekerek yetkililere çağrıda bulundu.
“Ne yazık ki bunun için irade de yok”
Adliye olarak kullanılan alanın çalışanların güvenliği açısından riskli olduğunu daha önce de ifade ettiklerini belirten Yılmaz, maddi koşulların gerekçe gösterildiğini ifade ederek şunları söyledi:
“2024 yılındayız. Artık ikinci yüzyıla başladık. Yaklaşık 5-6 yıl önce Karşıyaka Adliyesi’nin bazı birimleri bu hana taşındı. Ne yazık ki bu handa, şu anda 5. katta aile mahkemeleri, asliye hukuk mahkemeleri ve sulh hukuk mahkemeleri görev yapıyor. Yüzlerce personel çalışıyor ve bir o kadar hakimler var. Özellikle avukat arkadaşların mesailerinin büyük bir bölümünü burada tamamladıkları bir alan. Adliye olma ihtimali aslında hiç olmayan bu handa çok yakın zamanlarda çok ciddi sıkıntılar yaşandı. Sadece adliye çalışanları, avukatlar, hakimleri için değil vatandaş için çok büyük sıkıntılar yaşandı. Burada elektrik kesintileri var. Asansörler çalışmaz. Koridorlarda havalandırma yok. Pislik içerisinde bir alan ve bu alanda adaleti yerine getirmeye çalışan hukukçular. Biz bu olumsuzlukları gerek Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı’na gerek Çiğli Belediyesi’ne defaatle söyledik. Her defasında aldığımız yanıt aynı oldu. Ne yazık ki bu olumsuzlukları gidermek adına en ufak bir çabaları dahi yoktur. Sebep belli. Bize söylenen sebebi söylüyorum. Adliye olarak kullanılabilecek başka bir alan yok. Daha doğrusu Hazine’de para yok. Aslında yapılabilecek o kadar güzel şeyler var ki. Ne yazık ki bunun için irade de yok.”
“Birilerinin kulaklarına bir şeyleri fısıldayanların gündemine gelsin”
Binanın deprem güvenliği açısından da riskli olduğunu ve konuya ilişkin yapılmasının talep ettikleri çalışmalarda maddi beklenti talep edildiğini kaydeden Yılmaz, üst makamların sessizliğini de eleştirerek şu ifadeleri kullandı:
“Biz geçtiğimiz yıl Karşıyaka Adliyesi ve bu binanın, bu hanın deprem direncinin ölçülmesi için bir tespit talebinde bulunduk. Tespit talebinde bulunduğumuz alanlarda bu binaların özellikle yurttaşların da çok yoğun girip çıktığı alanlar olduğunu, bu handa avukatların ve başkaca meslek sahiplerinin bulunduğunu, Çiğli’nin en önemli merkez yerinde olduğunu, yaşanacak bir depremde buranın her an yıkılabileceğini bu nedenle yapılması gereken şeylerin neler olduğunu tespit edin dedik Karşıyaka Sulh Mahkemesi’ne. Ama ne yazık ki ‘Biz bu tespitleri yaparız ama İzmir Barosu buna yaklaşık 200 bin TL bütçe ayıracak’ dediler. İnsanın canının paradan daha az önemli ve değersiz olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bu ülkede insan hayatının, doğanın, kadının, çocuğun asla değerinin olmadığı bir süreçte adliye binalarına değer verilmesini beklemek de elbette pek yerinde olmuyor. Ama burası gerek avukatların gerek adliye emekçilerinin gerekse hakimlerin iş yerleri. Biz burada mesai yapıyoruz. Burada yaşanacak en ufak sorun hepinizi etkileyecektir. Bizler özellikle hakime, savcılara ‘Gelin birlikte hareket edelim. Eylemlerimizi birlikte yapalım’ dedik. Ama ne yazık adliye emekçileri dışında yanımızda olan kimse olmadı. Ne yazık ki bu gördüğünüz anda yetersiz koşullarda fiziksel koşullarda görev yaparken seslerini dahi çıkarmayan hakimler ve savcılar var. Ne yazık ki böyle bir ülkedeyiz. Ama biz İzmir Barosu olarak sesimizi dün de söyledik. Geçtiğimiz yıl da yükselttik. Şimdi de ifade ediyoruz ki bundan sonra da bu sözümüzü söylemeye devam edeceğiz. Biz saraylar istemiyoruz. Adliye sarayı değil bizim istediğimiz. Bizim istediğimiz görevimizi layıkıyla yapabileceğimiz bir alan. Bir adliye. Burası değil. Karşıyaka Adliyesi dörde bölündü. Böyle bir adli anlayış ya da yargılama sistemi olmaz. Ama ne yazık ki bu ülkede olmaz dediğiniz her şey olur hale geldi. Bizim mücadelemiz bunlar. Bu alanla ilgili birilerinin kulaklarına bir şeyleri fısıldayanların gündemine gelsin.”
Kaynak: anka