Nazım Hikmet tarafından 1939 da yazılan ancak 1960 lı yıllarda basılan (Memleketinden İnsan Manzaraları) kitabı vardır. O kitabında Uluslararası Şairimiz Kurtuluş Savaşında bulunan Mustafa Kemal Atatürk’ü, Arkadaşlarını, yurdum insanının hikayelerini yazar. Benim için etkileyici bir Başucu kitabıdır.
Ben de son dönemde Yurdum İnsanına reva görülen davranışları, yurdum insanının başlarına gelenleri ve merkezi yönetimin uygulamalarını hatırlatmak istedim:
*Örneğin, Okulda eğitim görmesi gereken 12 – 16 yaş
gurubu çocukların sanayi sitelerinde çalışırken ölmelerini, 70 – 80 yaşındaki emeklilerin çalışırken veya işe giderken trafikte ölmelerini veya Babaları cezaevinde olan, anneleri hurda toplarken devrilen sobanın yangın çıkarması ile can veren Beş Çocuğumuzu hatırlatacağım.
*Örneğin Seçim dönemlerinde söz verilen öülakat garabeti hala kaldırılmadı. Geçen hafta bir İlçe Kaymakamlığının işi KPSS de 70 puan alan bir genç adamın yerine son sıradaki bir Kadın işe alınıyor. Genç Adam bu sonuca dayanamıyor ve Apartmanın 6. katından atlayıp can veriyor.
*Örneğin laik sosyal ve demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Ancak sağlık bakanlığı sayıları belli olan bir avuç SMA hastası ve diyabet hastası çocuklarımıza sahip çıkamıyor. Aparatlarının ücretini ödeyemiyor.
*Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı bütçe görüşmelerinde (Cemaat vakıfları ile protokol imzalamaya devam edeceğiz) diyerek Vakıflara para aktarıyor. Ancak tasarruf tedbirleri genelgesi bahanesi ile okullardaki çocuklara yemek veremiyor, okulların bakımını yapamıyor. Öğrencileri okullarına taşımıyor.
*Örneğin Terör örgütü ile bağlantısı nedeniyle görevinden alınan bir Belediye Başkanı ile ilgili olarak günler sonra haber yapan 28 yaşındaki bir Gazeteci doğrudan tutuklanıyor.
*Örneğin Sağlık Bakanlığına bağlı Aile Hekimleri geçen hafta can güvenliği, yeni genelgenin iptali gibi nedenlerle üç gün iş bıraktı. Aralık ayında beş gün iş bırakacaklarını ilan ettiler. Ancak Sağlık Bakanlığı sadece genelgesini savunmak ile yetiniyor.
*Örneğin Diyarbakır’daki bir köyde akrabaları tarafından öldürülen 8 yaşındaki bir Kızımızın katilleri hala bulunamıyor. Bir köy halkı Güvenlik güçleri ve Adalet görevlilerine direniyor, ser verip sır vermiyorlar. Kızımız öldüğü ile kalıyor.
*Örneğin Erzincan’da bir Madende Heyelan olmuş On işçimiz can vermişti. Dava sürüyor ancak ilgili Firma yeniden işletmeyi açmaya hazır olduklarını bildiriyor.
*Örneğin Muğla Akbelen Ormanları katlediliyor Limak Holding para kazanıyor. Oradan Ders almadığımız için şimdi de Kaz Dağlarında tam bir milyon ağaç kesilecek ki, Cengiz Holding para kazansın anlayışımız devam ediyor. Köylülerin direnişi, ağlaması da; her zaman olduğu gibi boşa gidecektir.
*Örneğin 6 Şubat Depreminin üzerinden yaklaşık iki yıl süre geçti. İnsanlar hala Konteynerler de yaşamaya çalışıyor, Okullarda Öğrenciler üst üste ders işliyor. Ancak Bakanlıklar arazileri Rezevr alan ilan etme peşinde.
Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen: Resmi Kurum ve Kuruluşlarda Tasarruf Tedbirleri Genelgesi falan hikaye. Yine Makam Araçları alınıyor. TBMM ne araç ve eleman alınıyor. Hatta az önce televizyon haberinde öğreniyorum ki CB Envanterine bir UÇAK daha eklenmiş.
*Örneğin Yurdumuzda ses getirmiş olan ancak yıllardan bu yana sonuçlanmamış, Adaletli karar bekleyen Davalarımız var.
*Örneğin Avrupa’da Kırmızı Bültenle aranan ancak Yurdumuzdaki sabıkalılar ile İstanbul ve Büyük şehirlerimizde iş tutan Suikast Çeteleri kol geziyor.
*Örneğin hiç bir suçu günahı olmayan bir Vatandaş olarak sokakta ve yolda yürürken trafik kazası ile , silahlı çatışma ortasında kalarak can veren veya başına cisim düşerek can verenlerimiz var.
*Örneğin Sosyal Medya üzerinden Para toplayanlar, Banka üzerinden Vergi dışı para kazanan sporcular, Şikeci futbolcular, gurup olarak kendilerine parasal alan açan Hakemler, yasadışı internet bağlantılı bahis çetesi sponsoru olan futbol kulüplerimiz de bu işin sadece tuzu biberi oluyor.
Kısacası Yurdumuzda yaşamak gerçekten her anlamda zor. Neden diye soracağınızı da biliyorum. Çünkü Vatandaş olarak nelere sahip olduğumuzdan haberimiz yok. Çünkü Vatandaşlar olarak
elimizde olanların değerini de bilmiyoruz.
Albert CAMUS; “”Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede İnsanların nasıl öldüğüne bakın “” diye boşuna söylememiş değil mi ?
Her zaman dediğim gibi; Toplum olarak Beden ve Ruh sağlığımızı korumamız gerekiyor.
Saygılarımla. 12.11.2024