Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

 

MÜBADELE (1923-1930) -3 HAZIRLIKLAR VE GÖÇ

CELAL KÜÇÜK 

HAZIRLIKLAR

Mübadillerin ülkeye getirilmeleri, yerleştirilmeleri için hazırlıklar başlar:

  • Mübadillerin tüm belgelerinin tamamlanması

  • Taşıyacak gemilerin, kalkacakları, varacakları İskelelerin belirlenmesi

  • Gemi personelinin ve donanımlarının, görev alanlarının tanımlanması, tamamlanması

  • Gemi yakıtı kömürün nereden, kaça ve hangi koşullarda alınacağı

  • Gemilere hangi kişilerin bindirileceği, bunların kimlik tespitleri, yanlarına hangi ve ne kadar eşya, mal ve hayvanlar alabilecekleri

  • Gemilerde sağlık sorunlara karşı tedbirlerin alınması, göçmenlerin tümünün aşılanması

  • Yolculuk sırasında gemideki kuralların tespiti

  • Gemide Yeme içme WC ve yatacak yerlerinin tespiti

  • Göçmenlerin kış hava şartlarına karşı korunmaları

  • Gemide olası ölümlere karşı tedbirler, ölüm anında yapılacakla, ölüm nedenlerinin tespiti ve kaydı.

  • Varış yerinde karantina işlemleri

  • Varış iskelelerinden sonra iskan yerlerine göre mübadillerin ayrıştırılması

  • Varış yerinden ikamet yerlerine taşınmaları

  • Hem Yunanistan’daki kalkış iskelelerinde, hem Türkiye’deki varış iskelelerinde 5’er kişiden oluşan “Bindirme ve yükleme heyetinin ayarlanması

Bunların görevi listelere göre kimin hangi gemiye bineceğine karar vermek. Bu kararlara mübadillerin uymaları kesin olarak zorunluydu.

Mübadil sayılmayanların gemilere binmelerini engellemek.

Yetişkin başına 100 kg ücretsiz yükün fazlasının parasını tahsil etmek.

Türkiye’ye getirilecek mübadiller 4 aşamadan geçeceklerdi. 1.Türkiye’ye getirilmeleri 2.yerleştirilmeleri 3. Üretici duruma getirilmeleri 4.Türkiyede topluma uyumlu hale gelmeleri

GÖÇ BAŞLIYOR

  • Mübadiller daha gelmeden olumsuz dedikodular da yayılıyordu. Türkiye’de bunlara hiç toprak verilmeyeceği çok uzaklara iskan ettirilecekleri vs. göçmenler bundan dolayı gösterilen vapur yerine daha iyi yere gideceğini sandığı başka vapura binmeye çalışırlar.

  • İskelelerde daha iyi yerlere göndermek için gemilerini değiştireceklerini söyleyen simsarlara çok para kaptıranlar olur.

  • Selanik’te yayınlanmakta olan Yeni asır Gazetesi (Gazete mübadeleden sonra İzmir’e taşınır) bu gibi olaylarla ilgili çok haber yapar.

  • Girit’e gönderilen Teşvikiye gemisi Hanya’da günlerce beklemesine rağmen göçmenler gönderilecekleri yeri beğenmediklerinden gemiye binmezler. Hükümet bunun incelenmesi için heyet gönderir.

  • Taşıma işlemleri 10 Kasım 1923 başlanacakken kış aylarına girileceğinden ertelemek istenince eleştirilere, itirazlara neden olur.

  • Başta Anadolu’dan giden Rumlar tarafından olmak üzere Yunanistan’da Türklere saldırılar çoğalır.

  • Uzak, ıssız yerlerdeki Türkler, Yunan zulmünün ortasındaydılar. Çok hızlı bir şekilde Türkiye’ye göçme çabasındaydılar.

  • Hatta Selanik’in kırsal kesimi olan Kozana ve Kayalar’dan insanlar kaçarak iskelelere akın ederler.

  • Ankara ise Hemen gitmeye çalışan bu insanlar yerine, öncellikle nerede oturursa otursun Türkiye’ye bir an önce getirilip üretime katkıda bulunacakları tercih edince büyük kargaşalar yaşanır. Bunların 1924 baharına ürün yetiştirmeleri gerekiyordu.

  • Göçmenler fazla ücret alınması, fazla yüklerinin kabul edilmemesi gibi sorunlarla da karşılaşırlar.

  • Türkiye’de de ticaret karmaşa içerisindeydi.

  • Türkiye’den Yunanistan’a gidenlerin çoğu tarım kesimindendiler. Tüccar, hekim, sanatkar, market işleticileri, her türden kalifiye ustalar, işçiler vardı. Çoğu kent kökenliydi.

  • Onların göçmesiyle oluşan bu ticari boşluğu Musevilerin doldurduğu görülür. Zahire ticareti ve komisyonculuğu Musevilerin eline geçer.

  • Bunun yanında Kars ve Erzurum’un Rus işgaline uğramasıyla halk iç Anadolu’ya doğru göç eder. Bunlara “Vilayeti Şarkiye Muhacirleri” Doğu İlleri Göçmenleri denilir.

  • Tüm bu olumsuzluklara karşın, Türkiye’nin göçmen kabul etme alışkanlığının etkisiyle sorunlar Yunanistan’a göre daha çabuk halledilir.

  • Rumeli’den, Kafkasya’dan, Kırım’dan, Rusya’dan göçmen alma alışkanlığı sayesinde büyük sosyal krizler çıkmaz.

  • Yine de, Yunanistan’da terk ettiği topraklara hasret duyanlar, burada uyum sağlayamazlar, hep mutsuz olurlar, yaşam boyu özlem çekerler.

  • Özellikle Girit’ten gelenler orada Türkçeyi unutmuşlar okullarda da öğrenmediklerinden Türkçeleri zayıf olanlar vardı. Bunlar fazladan bir de dil sorunu yaşarlar.

 KONUTLAR

  • 1922 Eylül sonunda Türkiye’den Yunanistan’a kaçan Rumların sayısı 800 bini geçer. Kalan malları hukuk dışı yollarla ilgisiz Türklerin eline geçer.

  • Rumlar tarafından terk edilmiş çok sayıda yapı askeri amaca uygun bulunduğunda el konulur ve askeri birimlerce kullanılır. Devletin diğer birimleri de, örneğin Sağlık Bakanlığı hastane, dispanser, açmak için Rum konutlarına el koyarlar.

  • Halk da mümkün olduğunca çok yere çökmeye başlar. Bu kargaşa içerisinde, sonunda bu konuların yönetimi, denetimi Maliye Bakanlığı’na verilir.

  • Göçmen yerleştirilmesine uygun olmayan evleri, bağ bahçeleri ve ticari işletmeleri devlet açık artırma yoluyla satışa sunar.

  • Ama gerçek şu ki, terk edilmiş malların sağlıklı bir envanteri tam olarak yapılamamıştır.

  • Mübadele ili ilgili Bakan Mustafa Necati Türkiye’de Rumlardan kalan çoğu İzmir’de olan 100.000’den fazla terk edilmiş ev bulunduğunu açıklar. İzmir’den sonra Edirne, Tekirdağ, Trabzon ve Samsun terk edilmiş evlerin çok olduğu şehirlerdi.

  • Emval-İ Metruke-Terk edilmiş konutlar denen bu evlerin çoğu mübadillere dağıtılır. Kalanlara ya felaketzedeler ya da fırsatçılar tarafından el konur. Kısmen de hazineye devredilir.

  • Hatta bazı kişiler kendi evini bırakıp, Rumların terk ettiği eve yerleşir. Bunlara genel olarak “Fuzuli İşgal”

  • Bu yağmayı bazı gazeteciler Tevfik Fikret’in ünlü “Hanı Yağma” şiiriyle yererler: “Yiyin efendiler, yiyin, bu hanı iştiha sizin. Doyuncaya tıksırıncaya patlayıncaya kadar yiyin”

  • Rumların göç edişiyle Türkiye’nin tarımsal üretiminde ciddi düşüşler yaşanır. Rum aileler ağırlıklı olarak, tütün, üzüm, zeytin, incir ve bahçecilik işleri yapıyorlardı.

  • Rumlardan kalan evler ya işgal edilmiş, ya devlet dairlerine verilmiş ya da yıkılmıştı. Yeni köyler kurma yoluna da gidilir.

Saruhan (Manisa), Ertuğrul (Bilecik), Antalya ve Mersin’de 5 kagir,

Samsun’da 2 kagir, 7 ahşap,

Bursa’da 2 ahşap olmak üzere toplam 16 köy yapımına başlanır.

  • 000’den fazla ev de onarılır.

  • Bunun yanı sıra büyükçe bir evin oda sayısı dikkate alınarak, ikiye bölünüp ve iki küçük aileye birden verilmesi gibi durumlar sıklıkla görülür.

  • Terkedilmiş malların uğradığı düzensizlik ve yolsuzluklar, daha sonraki dönemlere küçümsenemez yeni sorunlar aktarır.

SAĞLIK

  • Göçmenlere yeterince veba aşısı gönderilmişti, yine de Selanik Limanında hamallar arasında veba patlak verince taşıma işlemleri durdurulur, gümrük kapıları kapatılır. Bu olayın çıkmasından önce Türkiye’ye gelmiş olanlar da hemen kontrol altına alınırlar ve aşılanırlar.

  • Bunun dışında trahom, kızamık, kızıl ve lekeli humma görülünce hükümet tabiplerinden bazıları Yunanistan’a gönderilir, hastalıklara göçmenlerin geldiği şehirlerde tanı koyarlar.

  • Hilali Ahmer Cemiyeti (Kızılay) hızla çalışır. Her gemide birer doktor (sonunda her gemi için mümkün olmaz), birkaç hastabakıcı ve hemşire görevlendirir. Cemiyet gemilerde giyecek ve yiyecek dağıtır.

  • Kıyılarımıza getirilenler hemen karantinaya alınırlar. Karantina işlemleri çok uzun sürünce de şikayet konusu olur.

  • Kırsal kesimde yaşamış hiç deniz görmemişler kışın dalgalı denizdeki çok uzun gemi yolculuğuna dayanamazlar. Çoğu rahatsızlanır, kusma, mide bulantısıyla baygınlık geçirenler hatta ölenler olur.

 NOTLAR

  1. O zamanlar gemi yolculuğu uzun sürüyordu. Örneğin Selanik-İstanbul arası seyahat yaklaşık 16 gün idi.
  2. Türkiye’nin Türk asıllı göçmen alma, yerleştirme tecrübesi 1980’lerde de kendini gösterir. Bulgaristan’dan ve Irak’tan ciddi sayıda Türk asıllı göçmen alır.

Selamlar, Celal KÜÇÜK