MÜBADELE (1923-1930) -4 TAŞINMA VE İSKAN
CELAL KÜÇÜK
TAŞINMA
- Mübadele edilecek Türkler Selanik, Kavala, Drama gibi Yunanistan’ın Makedonya (Batı, Orta ve Doğu Makedonya) Teselya bölgelerinin dağlık kesimlerinde yaşıyorlardı.
- O zamanki şartlarda göçmenler ya denizyoluyla ya da demiryoluyla taşınabilirdi. Ağırlıklı olarak denizyolu ile yapılmasına karar verilir. Dramalıların çoğu demiryoluyla gelirler.
- İlk açılan gemi taşıma ihalesini İtalyan Lloyd Triestino firması kazanır. Ama firmanın gemilerinin çoğu Yunan gemileriydi. Ayrıca devletin parası kısıtlıydı, bunun yabancılara gitmesi istenmez.
- Türkiye’nin firması devlet işletmesi olan Seyrisefain Küçük firmaların da katılmasıyla “Türk Vapurcular Birliği’ni kurarlar. Sonunda Türk gemilerin taşımasına karar verilir. Taşıyacak gemiler: Akdeniz, Giresun, Ümit, Bahrı Cedit, Rize, Sakarya, İnönü, Aslan, Kırzade, Ankara, Nilüfer, Türkiye, Hacı Paşa, İstiklal, Timsah, Kartal ve Gülcemal
- Bu gemiler İtalyan gemileriyle karşılaştırılamayacak kadar kötü durumdaydılar. Bunlardan sadece 6 tanesinin tonajı 2000’den fazla idi. Diğerlerinin tonajı çok küçüktü. Bazıları yük ve kömür gemilerinden bozma idiler. Yüzbinlerce göçmeni sağlıklı bir şekilde taşımaya uygun değildi.
- Göçmenler o zamanki şartlarda üstelik kış aylarında deniz yolculuğunda perişan olurlar. Çoğu ambarlarda, üst üste yolculuk ederler.
- Çok kötü şartlar altında yolculuk yaptırılan zavallı insanlarımızın bazıları hastalanırlar, yolda ölürler. İlgili Bakan, bindirme ve yükleme ile indirme boşaltma iskeleleri arasında 269 kişi, misafirhanelerde 870 kişi, iskan edilişlerinden hemen sonra ölenlerle toplam 3.819 kişinin öldüğünü söyler.
- Buna göre vapurların Yunanistan’dan aldıkları göçmenleri götürecekleri limanlar şunlardı:
Selanik Tekfurdağı (Tekirdağ)
Kalikratya İstanbul ve Mudanya
Kavala Karadeniz şehirlerine, Gelibolu, Bandırma ve Burhaniye’ye
Girit Limanları Marmaris, Bodrum, Silifke, Mersin, Ayvalık, Çanakkale
- Mübadillerin aralarına karışan Sırbistan. Arnavutluk, Bulgaristan vatandaşları Türk ve Müslüman olmalarına karşın Yunan vatandaşı olmadıklarından mübadil olarak kabul edilmezler.
- Sonuçta genç T.C.nin böylesine büyük bir göç olayını kendi olanaklarıyla yapması, bir övgü, gurur nedeni olur.
- 1923 yılı Ekim ayından sonra, bir yığın zorluklarla, at arabalarıyla hatta yaya olarak 40-60 km. yolu katedip Yunanistan’daki limanlara yığılan göçmenler, Türk gemileriyle taşınmaya başlanır.
- Gemiler alacakları göçmenleri beklemek amacıyla kimi zaman bir ayı aşan sürede limanlarda bekleyebiliyorlardı.
- Her bir göçmenden ve yanında taşıyacağı hayvanlar ve öteki eşyalardan ne kadar taşıma ücreti alınacağı teker teker belirlenmişti. Yoksul göçmenler adına bu ücreti devlet gemicilere ödüyordu. Sonradan bu ücretler göçmenlerden uzun taksitlerle geri alınır.
- Yunanistan’da Selanik, Kavala ’da; Girit’te Kandiye, Hanya, Resmo gibi liman kentlerinde yığılan göçmenler buralarda oluşturulan bindirme kurulları uyarınca gidecekleri bölgeye hareket edecek gemilere bindirilir.
- 5 Kasım 1923’de ilk kafile Samsun’a varır. Türk değil de Müslüman kardeş olarak kabul görürler. Samsun “Haber” gazetesi “Dindaşlarımız yardım istiyor” der.
- 3 Aralık 1923’de ilk kafile İzmir’e gelir. İzmir “Ahenk Gazetesi” bunu “İlk kafile-i mazlumin” diye haber yapar. Gelenlerin çoğu kalifiye değillerdi.
- Göçmenlerle ilgili istatistikler tutulur, yetkililer onları mesleklerine göre gruplara ayırırlar.
- 19 Ocak 1924’de Erdek’e gelen 1245 kişiden 4 muallim, 214 çiftçi, 2 kasap, 3 bakkal, 3 sabuncu, 1 debbağ vs. toplam 243 kişi meslek sahibi diğer 1000 kişi ise amele idi.
- Mübadele sonucunda 500.000 kişiye yakın Yunanistan vatandaşı Müslüman Türk nüfus, Türkiye’de değişik illere yerleştirilir.
- En çok Ocak 1924’de getirilirler. 1924 Eylül Ayı’na kadar da çoğu getirilmiş olur.
İSKAN EDİLMELERİ
Mübadillerin geldikleri yerlere ve sosyo ekonomik durumlarına göre yerleşim birimleri belirlenmeye çalışılır. Göçmenlerin Yunanistan’daki bildikleri işlerini yapabilecekleri, oradaki alıştıkları iklim şartlarına yakın 10 yerleştirme merkezi tespit edilir.
- Sinop – Trabzon Kıyı şeridi ile Amasya, Çorum, Tokat
- Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Çanakkale
- Balıkesir
- İzmir, Manisa, Muğla, Aydın Afyon
- Bursa
- İstanbul, Zonguldak
- İzmit, Bolu, Eskişehir, Kütahya
- Antalya, Isparta, Burdur
- Konya, Niğde, Kayseri, Aksaray, Kırşehir
- Adana, Mersin, Antep, Maraş
Göçmenlerin en çok iskan ettirildiği lk 10 il sırasıyla: Edirne, Balıkesir, Bursa, Tekirdağ, istanbul, izmir, Kırklareli, Samsun, Kocaeli, Niğde vs.
- Türkiye o zamanlar bir tarım ülkesi idi. Gelenlerin dörtte üçü kırsal alanlara tarımla ilgili iş alanlarına gönderilirler.
- Örneğin Drama tütüncü idi. Buradan gelenler en iyi tütün yetiştiren Samsun ve İzmir bölgelerine iskana gönderilirler.
- Gelecek göçmenler toplam olarak 395.000 kişi olarak hesaplanır, sonunda yaklaşık 500.000 kişi olurlar.
- Tümü 4 başlık altında gruplandırılırlar: Tütüncü, Çiftçi, Bağcı ve Zeytinci.
YERLEŞTİRME
- Her aileye arazi verilmeye çaba gösterilir. Ama bu bazan olanak dışıdır. Tek bir arazi üzerinde bir göçmen ailesine toprağı ekip-biçme, sebze-meyve yetiştirme hakkı verilirken, diğer bir göçmen ailesine aynı arazi üzerindeki zeytin ağaçlarını kullanma hakkı verilir.
- Yunanistan’ın neredeyse tüm tütün işçileri Türklerdi, göçten sonra Yunanistan’da sigara tabakaları tütün bulamaz, tütün tarımı biter. Türkiye’de ise tütüncülük daha da gelişir.
YAŞANAN ZORLUKLAR
- Mübadele esnasında karşılaşılan zorluklardan birisi göçmenlerin mal varlığının saptanması konusudur. Mübadillerin ayrıldıkları yerlerde bırakacakları malların değerinin belirlenmesi ve takip görevi Muhtelit (karma) Mübadele Komisyonlarına verilmişti.
- Mübadillerin gittikleri ülkede mağdur olmamaları için, arkada bıraktıkları mallarla eşdeğerde ve nitelikte mal almaları öngörülmüştü.
- Her türlü taşınır taşınmaz mal varlığı, ilgili göçmenin gözleri önünde yerel makamlar tarafından saptanarak, malların dökümünü ve değerini gösteren tutanaklar 4 nüsha olarak düzenlenir. 3’ü yetkili kurumlara, 1’i de göçmenin kendisine verilir.
- Antlaşma, göç edenlere mal ve mülklerini koruma garantisi veriyordu. Göçmenlere, mal varlıklarını satabilmeleri için belirli bir süre tanındı. Ayrıca, göç edenlere karşı her iki ülkede de herhangi bir ayrımcılık yapılmaması ve mülklerine el konulmaması konusunda güvenceler sağlandı.
- Mübadele sırasında birçok aileler akrabalarından, hatta aile üyelerinden ayrı düşer.
- İnsanlar yıllarca yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalırlar.
- Bugün hala, bu dönemin etkileri, her iki ülkenin toplumları üzerinde hissedilmektedir.
- Anadolu’da çeşitli mesleklerdeki esnaf grupları genellikle Rumlar ve diğer azınlıklardan oluşuyordu. Rumların gitmesiyle kentlerde ve kasabalarda ekonomik ve toplumsal yaşam felce uğramış gibi olur.
- Berberlik, terzilik, kunduracılık, manifaturacılık, taş işçiliği, halıcılık, ipekçilik ve nalburluk gibi mesleklerde usta bulunamaz olur.
- Rum nüfusun göçüyle oluşan ekonomik boşluk hızla göçmen grupları tarafından doldurulur.
- Türkiye ulusal birlik ve beraberlik ruhu içinde böylesine büyük bir güçlüğü yenmeyi başarır.
- Gelenler zaten daha önce Anadolu’nun çeşitli yerlerinden Yunanistan’a göç etmiş, oraya yerleştirilmişlerin evlatlarıydılar. Yani kökenleri yine Anadolu idi.
- Mustafa Kemal Atatürk, yapmış olduğu bir konuşmada atalarının Anadolu’dan Rumeli’ye göç eden Yörük Türkmenler olduğunu söylemiştir.
NOTLAR
- Mora, Girit vs. adalardan gelenler de kendilerini buraların göçmeni diye adlandırırlar. Buna karşın Kuzey Yunanistan’ın Makedonya Bölgesi, Selanik ve Kavala civarından olanlar ise Selanik Limanından alınıp taşındıkları için kendilerini Selanik göçmenleri olarak adlandırırlar.
- Mübadiller çoğunlukla Gülcemal gemisinden bahsederler. Bu gemi Selanik İzmir arasında göçmen taşır, ayrıca Türkiye’ye getirilip karantinaya alınmış olanları da, karantina sonrası iskan limanlarına taşır. Çok kişinin bindiği son gemi olduğundan akıllara bu geminin adı kazınmıştır.
Gemi, 1874’de İrlanda- Belfast’ta Germanic adıyla yapılmış, 142 – 14 metre idi. 1910’da seyrisefain tarafından alınır. Sultan 5. Mehmet Reşat’ın annesinin adı olan Gülcemal (Gül yüzlü) adı verilir.
- Yeni Asır gazetesi, Arif Bilgin tarafından Selanik’te 1895’te Asır (Yüzyıl) adıyla kurulur. 1908’de adı Yeni Asır olarak değiştirilir. Arif Bilgin’in ölümünden sonra yönetim oğlu Şevket Bilgin’e ve sonra da onun oğlu Dinç Bilgin’e geçer. Şimdi başka bir gruba aittir.
- Sabahattin Ali Sırça Köşk kitabının “Çirkince ” adlı öyküsünde mübadillerin durumunu şöyle anlatır:
“Buraya getirip oturttukları mübadillerin de kabahati yoktu. İskeçe’nin, Kavallı’nın tütüncüleri… zeytinden, incirden ne anlasınlar? Ağaç dediğin bakım ister, masraf ister… Kıymetini bilmeyene nimetini verir mi? Muhacirler iki sene üst üste mahsul alamayınca ya kestiler, ya sattılar… Gelenlerin çoğu meteliksizdi. Para yedirip işlerini gördüremeyince hepsi bir yana dağıldı… Ne olacak? Rumeli’nde koca çiftlik bırakan adama yüz ağaç zeytin düşmedi de, köyünde bir baskısı olan burada üç fabrikaya sahip çıktı. Senin anlayacağın, hakkı olan alamadı, hakkı olamayan binlerce aldı.”
Selamlar
Celal KÜÇÜK