HÜSEYİN ASAR
Her zaman olduğu gibi farklı misyonlar yüklenen yerel seçimler bu hafta sonu yapılacak.
Yerel siyasetten çıkıp sanki genel seçim havasında geçen süreçte partilerin seçim çalışmaları tüm hızıyla sürüyor. Özellikle başta İstanbul olmak üzere bir çok yerde tüm işlerini bırakan kabine üyeleri AKP için çalışıyor.
Yine başta İstanbul olmak üzere bir çok seçim bölgesinde her zamanki “Kürt kardeşim” söylemi AKP kurmayları tarafından dillendiriliyor, bu açıklamalar, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sık sık gündeme getirdiği ve 2016’da buzdolabına koyduğu çözüm sürecinin tekrar buzdolabından çıkartılacağına dair yorumlar yapılıyor. Nedense seçim olmadığı zamanlardan Kürt vatandaşlarımıza terörist diyenler, seçim zamanı geldiğinden halkların kardeşliğine sarılıyor. Hapiste bedel ödeyenler ise verdikleri mücadelenin sonuç vereceği konusunda iyimserliğe kapılıyorlar. Ama seçimden sonra her şey eskisinden kötü duruma düşüyor.
Ortada bir Kürt sorunu yoksa neden sık sık terörist söylemi dile getiriliyor, eğer böyle bir sorun varsa neden parlamentodaki siyasi muhataplarıyla bir araya gelinip çözüm aranmıyor. Bu konuda AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, duruma göre politika belirleyip Kürt vatandaşlarımızın oylarını devşirmek için kısa vadeli projeleri hayata geçiriyor.
Bunun en net örneği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde görünüyor. İstanbul seçiminin AKP-CHP arasında görülmesine bağlı olarak, orada bulunan Kürt seçmenin kazanması olası görülen Ekrem İmamoğlu’na değil, kendilerine veya Dem Parti adayına gitmesi bekleniyor, bunun için tüm güçlerini sahaya sürdüler. Yani, AKP Kürtlerin oyunu almak için algı yaratıyor.
Artık tüm halk bu tür söylemlerden, oy için halkı oluşturan insanların birbirine düşman ilan edilmesinden, kardeşin kardeşi ötekileştirmek istenmesinden bıkmış durumda. Halk barış olsun istiyor, ama iktidar kanadına baktığımız ortada böyle bir çözüm iradesinin olmadığı görülüyor. Hatta şu anda bazı seçim meydanlarında barışçıl görünen iktidar, bazı meydanlarda ise şahin görünüm sergiliyor. Bu anlamıyla 1 Nisan sonrasın için çözüm meselesinde bir çözüm süreci başlar mı, başlamaz mı, göreceğiz. Ama hissedilen durum söylemlerin tamamen seçime odaklı olduğu, bunun da hayal kırıklığı yaratacağıdır.
Elbette şu anda iktidarda Bulunan AKP ve ortağı MHP’nin siyasi olarak DEM Parti ile süreç doğrultusunda görüşmesi doğal, ancak taraflar seçim nedeniyle oy kaygısı taşıdıkları için samimiyet sergileyemiyor.
Yeri gelmişken söyleyelim, Türkiye’yi yeniden terör ortamına sürükleyecek, bölgeyi yeniden gerilim merkezine çevirecek, milyonlarca insanı huzursuz edecek söylemlerden herkes kaçınmalıdır. Seçimlerde oy almak için toplumu germek, seçim sürecinde Kürtlerin oyunu almak için algı yaratmaya çalışmak etik durmuyor. Bırakın bir kaç belediyeyi rakipleriniz kazansın, ama insanımız huzursuz olmasın. Ülkenin her vatandaşı terörist değil, kardeşimiz olsun. “İki yüzlü olacaksanız, en azından onlardan birini güzelleştirin.” (Marilyn Monroe)