Vedat Reçber
2018 yılından bu yana ( 2024 ilk 5 ay) Konkordato isteyen Otel sayısı 283 olmuş. 2024 sonu itibarıyla oluşacak rakamları tahmin edemiyorum ama sayılarda patlama olacağı Turizmin gidişinden belli.
Vatana İhanetin Ekonomi boyutuyla devam etmesinin acı sonuçlarını yaşıyoruz. Tıpkı Eğitimde, Sağlıkta, Tarımda, Hayvancılıkta, Güvenlik veya diğer tüm alanlarda olduğu gibi, burada da batıyoruz resmen.
Tüm bunlar yaşanırken Vatandaş günlük yaşam telaşının altında öylesine duyarsızlaştırıldıki çoğunluk bu çöküşün farkında bile değil.
Halkı uyarması, önlem almaya sevk etmesi gereken muhalefetin durumu da ne yazıkki ortada. Bu karanlık tablodan hiç emek sarf etmeden kendisine kazanç sağlamaya yönelmiş, adeta “Bırakalım batsın ülke, o zaman nasıl olsa sıra bize gelir” aymazlığında, umarsızlığında gibi davrandı hep.
Oysa batan Ülkenizdir, yok olan yine bu Milletin varlıklarıdır, Emeğiyle, sermayesiyle, birikimiyle, tüm diğer değerleriyle. İktidar olduğunuzda eğer bunların hiç biri yoksa, kiminle, ne yapacaksınız elde bir şeyleriniz yoksa?
Turizm bu haldeyken konuyla ilgili Odalar, Birlikler, Dernekler var değil mi ?
Siz hiç birisinden herhangi bir eylemi geçtik, söylemde de olsa bir itiraz, ses, feryad, isyan duydunuz mu ? Yok.
Yaşanan yoğun enflasyon taşımacılıktan, ulaşıma, Konaklamaya, Beslenme ve diğer tüm alt sektörlere yüklü maliyet artışları getirmiştir. Yani Otelci için kullandığı elektrikten, suya, yiyecekten, içeceğe vs tüm girdilere devasa zamlar gelmiş, Otelci de haliyle bunları gerçek, piyasa enflasyonu paralelinde fiyatlarına yansıtmıştır zorunlu olarak.
Fakat bir süre sonra hem enflasyonist baskı, hem de düşük kur politakalarının sonucu olarak aşırı artan fiyatlar , sadece “Ucuz Tatil” seçeneği olduğu için tercih edilen Türkiye’yi dünya pazarları için seçenek olmaktan çıkartmıştır.
Yabancılar için; Ülkenin Siyasi, Sosyal sebeplerden dolayı marka değer zaten düşmüş, diğer yandan aynı pazara oynayan Akdeniz Ülkeleri, Avrupa, Yunanistan, İspanya gibi Ülkeler artık Türkiye’nin en az yarı fiyatına satın alınabiliyorken, neden gelsinler buraya ?
Sosyal medyada sık, sık Samos adasından fiyatlar paylaşılmakta, adamların parası bizimkinden tam 35 kat değerliyken bile bize göre fiyatları bizimkinin yarısından daha az, üstelik daha kaliteli ve bol.
Yerliye geldiğimizde, durum çok daha vahim, açlık, yoksulluk kıskacında kıvranan halkın tatil düşünecek hali yok, Tatil alışkanlığı olan Orta kesimi de yok ettiler, Ülkeyi iktidar yancısı mutlu bir azınlık hariç en alt kesimde eşitlediler., Eh Yerli de yok artık..
Ülkenin en büyük seyehat şirketinin sahibi Turizm Bakanı olduğunda bu kurumların başındaki yağcı, yalak takımı hep bir ağızdan “Oh iyi oldu, Turizmci bir Bakanımız oldu, halimizden anlar” diye alkışlamışlardı utanmadan, arlanmadan.
Oysa aklı başında herke uyarmıştı “Yahu deli misiniz, Tüm Turizm camiasını denetlemek, yönetmekle görevli olan bir Bakanlığa Ülkenin en büyük acentasının patronu getirilir mi, yarın nasıl rekabet edeceksiniz” gibisine eleştirileri dinlemediler bile.
Nihayet Turizmci şahıs, Turizm Bakanı oldu. İlk işlevi yurt dışından bireysel olarak Tatil yapanalrın kolayca ve güvenli olarak gideceği yeri, otelleri seçebileceği dünyanın en büyük ve en güvenilir seyehat portalı Booking’i kapattı, tekelleşmenin önünde en büyük engeldi çünkü.
Bu sayfaya girer, dünyanın her Ülkesinde istediğiniz şekilde rezervasyonunuz yapardınız, yabancılar bu siteye kayıtlı Türkiye’den yüzlerce otellere en uygun şartlarla konaklamalırını yapardı. Booking veya benzeri şirketlerin Türkiye faliyetleri durduruldu “Vergi vermiyorlar bize” bahanesiyle.
Oysa adamlar “Dünyanın 150 Ülkesinde hangi şartlarla çalışıyorsak Türkiye2de de aynı şartlarla çalışıyoruz” demişlerdi. Ama amaç Turizm değil de Bakanımızın şirketlerini kollamak değil miydi, o zaman gitmeliydiler, ve nihayet Türkiye’yi portaldan çıkarttılar. Çok büyük darbeydi bu, yine bu sözde kurumlardan tek ses çıkmadı buna.
Şimdi şöyle düşünelim bir,
Sizin bir Oteliniz var, Oda fiyatınız Acentalara 1000 Lira. Diğer tüm acentalar 1000 liraya sizden oda alır, örneğin 1500 Liraya satar son tüketiciye. Mesela Bakana ait şirket geldi “Ben 700 liradan 100 oda istiyorum” dediğinde sizin “Hayır, o fiyata olmaz” deme şansınız, lüksünüz var mı ? Yok.. Sıkıysa vermeyin odayı, yarın kapnızda hangi Bakanlığın, hangi “Denetim” elemanlarını bulursunuz Allah bilir.
Örneğin X Acentasının 1500 liraya sattığı odayı, Bakanın şirketi 700 liradan aldığı için 1200 liraya satabilir mi ? Satar.. Peki siz, yani tüm diğer acentalar, şirketler nasıl rekabet edecekler Devletin Bakanı veya onun Turizm şirketleriyle ?
Peki sadece Oteller için mi durum böyle ? Elbette hayır, tüm alt sektörlerde da duurm budur, Turlarda, Restoranlarda vs vs.
O zaman ne oldu, ne oluyor ?
Ülkenin tekel durumuna gelen şirket, yani Bakanın veya bağlı şirketleri pastanın tamamını aldığı gibi ilgili bütün tahsisleri, teşvikleri de onlar alıyor.
Şimdi içine düştüğü bataklıkta debelenip duruyor sektör. Gözüken önümüzdeki süreçte çok daha büyük oranlarda iflaslar, çöküşlerin olacağı, Ülkenin değeri olan koca, koca yatırımlar patlayacak olan kurların etkisiyle “Bedava” gibi değerlere yabancılara satılacaktır haliyle.
Sektör kendi haklarını savunmakla mükellef olan bu kurumları daha etkin, daha verimli ve daha doğru çalıştırmak, sorunlarını “adam gibi” dile getirecek yönetimler oluşturmalıdır,
Muhalefet, Ülke ekonomisinin belkemiği olan bu sektörle ilgili ciddi çalışma masaları oluşturmalı, ciddi politikalar üretip, gündeme taşımalıdır.
Kısaca Hukukun yoksa aslında Devletin yoktur, Devletin yoksa Ekonomin de yoktur, Ekonomin yoksa Turizmin de yoktur, hiçbir şeyin yoktur yani. Gündem budur, Sektörün tüm oyuncuları harekete geçmelidir, çaresi yok, başka kurtuluşu da yoktur.