Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

Satılıyor muyuz, “Parlamenter sistemde” anlaşıldı mı yoksa?

Özgür ÖZEL ile ilki dahil, detaylarını bir türlü öğrenemediğimiz ikinci görüşmesi sonrasında RTE yaptığı açıklamada “ Sayın Özel ile Yeni Anayasayı konuştuk, kendisi de “Neden olmasın dedi” diye açıklama yaptı.

Buradan anlıyoruzki RTE ve Ö. ÖZEL Yeni Anayasa üzerinde görüşmüşler,

Daha sonra Ö. ÖZEL  “Tabi olabilir, konuşabilir, tartışabiliriz ama önce mevcuda uyulsun” türü bir açıklama yaparak  konuyu görüştüklerini adeta kabul etti.

Ardından özellikle Saray ve Havuz medyası takip edildiğinde Ö.ÖZEL, bu medya tarafından dikkat çekici bir durumda parlatılmaya başlandı. Hatta bunu menşei belli olmayan anketlerle sunup “Bakın, Akp’li seçmen de Ö. ÖZEL’e çok karşı değil, birlikte işbirliği, çalışmalar olabilir” diyerek Akp tabanının da sayın Ö.ÖZEL’e karşı olmadıklarını sunmaya başladılar, aslında bunlar ileride “Yeni Anayasa” üzerinde her iki tarafın çalışabileceğine dair bir ön hazırlık, alt yapı oluşturma projesi olduğunu düşünmemek saflık olurdu.

“Yumuşama, gevşeme” durumunun tesadüfen veya öylesine, aniden verilmiş bir karar olduğunu mu sanıyorsunuz yoksa? Sanmam, illa bir yol planının ilk aşaması olmalı değil mi ?

Mevcut sistemle RTE’nin bir daha asla seçilemeyeceği belliyken, Akp’nin tek derdinin de RTE’yi tekrar seçtirmek olduğundan, Eh buna uygun da bir formül geliştirmeleri gerekirdi ki yapılan da budur kanaatimce.

Şimdi düşünelim bir;

Sürekli “Parlamenter sissistemtem” diyen bir muhalefetin karşısına “Peki, madem istiyorsunuz, alın size Parlamenter sistem” diye,  Meclis çoğunluğunun seçtiği ve  yetkileri  göstermelik de olsa “kısıtlanmış” C. Başkanlığı sistemi ile çıkarsa,

Muhalefetin buna “Hayır, istemiyoruz” diyebilme şansı var mı? Yok.

Anayasa değiştiğine, yani “istem” değiştiğine göre RTE’nin yeniden C. Başkanı aday olması önünde bir engel kalır mı ? Hayır.

Peki, plan bu ise, Yani RTE, Mecliste diğer partilerden sağlayacağı çoğunluk desteği ile C. Başkanı olacaksa, Parti Başkanlarından birisinin de Başbakan olması gerekir değil mi,

Kim olabilir bu?

Chp meclis tamamının çoğunluğunu alamayacağına göre olsa, az farkla da olsa,  birinci parti olur mu?

Olur. O zaman Başbakan Chp’den çıkmalı değil mi? Evet.

Peki, Ö. ÖZEL  Chp G. Başkanı olarak kalır mı, kalabilir mi ?

İşte orası karışık..

Mansur Yavaş olmaz, geldiği köken olarak buna uygun değil Ekrem İmamoğlu olabilir mi ? Olabilir.

Akp – RTE,  karşısında veya Başbakan  olarak kendisini andıran bir figür, İmamoğlu’nu görmek ister mi ? İstemez.

Ne yapmalı o zaman, muhtemel aday İmamoğlu’nun önünü kesmek gerekir, Ayayasa konusunda kendilerine destek olacak, nihayetinde olan Ö. ÖZEL ile devam etmek gerekir. Chp’nin  başında  o olmalı, muhtemel Başbakan da Ö. ÖZEL olmalıdır, Akp – RTE için tek seçenek budur.

İmamoğlu’ndan kurtulmak kolay mı ?

Kolay. Yüksek yargıda özellikle bekletilen saçma, sapan ve kendisine siyaset yasağı getirebilecek Dava karar bağlanır, Ceza onaylanır, İmamoğlu’nda Akp’de, Özel de kurtulmuş olur değil mi?

Ya da anlaşarak,  “Bak İst. Belediye Başkanlığına razı ol, Chp. G. Başkanı olmayı düşünme” diye,  dava ensesinde sallandırılır, buna razı edilirse yine kurtulacaklar ondan.

Peki, RTE C. Başkanı,  Özgür ÖZEL’in Başbakan olması mümkün müdür ? Elbette.

Partiyi bu hale getiren Kılıçdaroğlu bunu biliyor, bildiği için de zaten Ö. ÖZEL’in bu tür çıkışlarına , “Yumuşama” vs gibi ataklarına sert biçimde karşı çıkıyor, çünkü tüm bu planların hiçbir noktasında kendisine yer yok. Ülkenin durumundan çok Chp’de iktidar olma derdinde olan diğer  kadrolar gibi,  ve  aktif Siyaseti de bırakmayacağını da söylediğine göre, nasıl bir tutum sergiler, göreceğiz bunu.

SHP’nin yeniden açılması dikkati çekti, kurucuları va. kimse tanımıyor, özellikle  eski SHP’liler, neredeyse hiç birisini bilmiyor, tanımıyor.  Sadece iki ismin Kılıçdaroğlu’nun Vakfından olduğunu, Kılıçdaroğlu için cephe açan, ona yakın Bülent KERİMOĞLU tarafından desteklendiğini söylediler. Burada Kılıçdara bağlanıyor bu hareket. Amacın da ilerideki pazarlıklar için el yükseltmek, gerekirse Chp’nin içini boşaltmak.. Kılıçdaroğlu’na yakın olanlar,  kendisine yakın 50’nin üzerinde Vekil olduğunu söylüyorlardı zaten. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ile kavganın arkasında da bu var bir yanıyla.

“Kontrollü Muhalefet” pratiği bu teoriyi daha da doğrulamıyor mu zaten,

Özetle , RTE ile Ö. ÖZEL’in bu konuda anlaştıklarını, bu konuyu  başta  Bülent Arınç ve bazı eski Akp’li vekiller, İş camiasından önemli “İş İnsanları” arasında görüştüklerini söylesek, çok mu komplo teorisi olur ? Karar sizin..)))

Göreceğiz…