Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

KOOPERATİFLER… 

Abdest aldırılarak daha da Vahşileşmiş Kapitalizme karşı tek silah, halkın sığınacağı tek liman…

Kooperatif, insan ihtiyaçlarını karşılıklı yardımlaşma yoluyla giderilmesini sağlamak ve ortakların çıkarlarını korumak amacıyla oluşturulan ekonomik kuruluştur.

Kooperatifler insanların ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle ve en az maliyetle karşılamak amacıyla kurulan tüzel kişilerdir.

Kooperatiflerin esas amacı; yeterli derecede iktisadi güce sahip olmayan gerçek kişilerin meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle rasyonel bir şekilde ve ekonomik olarak karşılamak ve temin etmektir.

Tek, tek bireyler olarak altından kalkamayacağımız sorunları bir araya gelerek, birlikte oluşturacağımzı güçle, kolayca çözmektir, Kollektivizm de budur işte.

Sağ siyaset, sermaye, kapitalist sistem , piyasacı ekonomik modeller elbet bunu istemez, çünkü ceplerine girecek para, rant azalacak, halkın kendisinde kalacaktır aradaki farklar.

Şimdi gelelim işin bizden yana boyutuna;

Nispeten de olsa Üretim ekonomisinden, tüketim ekonomisine geçmekle başladı can yakan tüm sorunlar.

Üretici, yüksek üretim girdi ücretleri yüzünden, sürekli zarar ettiğinden  ya üretmiyor, ya da ürettiği malı tarlada çürütüyor, çoğu zaman yine çok düşük fiyatlara toptancıların insafına bırakılıp, zarar ederek satıyorlar.

Bugünlerde sık, sık görüyoruz ;

Limon üreteni, Domates üreticileri, Fındık üreticileri, kısaca tüm tarım sektöründeki üreticiler İsyanda, yollara dökülüyor, “Battık” diye isyan ediyor, ürettikleri malları tarlalara, yollara döküyor “Para etmiyor, zarar ediyoruz” diye..

Diğer  yandan Pazarlara, Marketlere girdiğimizde tarladaki fiyatın en az 10- 20 katı fiyatlarda raflarda, tezgahlarda ürünler, tüketici aşırı pahalı olduğu için, alamıyor, tüketemiyor..

Haliyle Ülkede yoksulluk ötesi bir açlık sorunu, derin yoksulluk sorunu ortaya çıkıyor. Orta kesimin tamamen yok edilmesinden dolayı Kent yoksulluğu dediğimiz sorun günden, güne çığ gibi büyüyor,

İnsanlar en temel ihtiyaçlarını almak için market, market veya tezgah, tezgah geziyor, İndirim günlerini, saatlerini kovalıyorlar.

Bu durum, önümüzdeki süreçte daha da yakıcı olacağı belli olan yoksullukla birlikte en önemli sorundur Ülkemiz ve Kentimiz için..

Yetersiz beslenme ve yarattığı sorunlar bilimsel onlarca araştırmayla ortaya konulmuştur, durumun vahametini buralardan öğrenebiliriz. Özellikle yeni doğanlarda ve yetişme çağındaki Çocuklarda ciddi bir gelişim ve zeka sorunu olduğu nettir.

Peki, bizler İnsani hiçbir değer taşımayan bu Vahşi kapitalizme karşı nasıl korunacağız, nasıl buna karşı durup en temel, insani ihtiyaçlarımıza nasıl kolay, ucuz, eşit ve adil biçimde kavuşabileceğiz ?

Bu zalim sisteme karşı aklımızı ve birlik olmaktan doğan gücümüzle bunun altından kalkacağız.

Hani “Birlikten Kuvvet doğar” derlerya, Birlik olmanın gücünü kullanacağız..

Kooperatifler kuracağız. Üretimden, Dağıtıma, Tüketimden, Hizmet alanlarına kadar, temel ihtiyaçlarımız ne ise, onlara uygun kooperatiflerle çıkacağız bu zulmün içinden.

Örneğin,  1 Kamyon dolusu Karpuz Adana’da Üreticiden 5 ila 7 Bin lira arasında alınabiliyor..Ki üretici bu fiyatlarla zarar ediyor.. Bir Kamyonun deposu 14 -16  Bin Lira civarına doluyor.

Yani Adanadan Karpuzun buraya gelmesi 20-25 bin lirayı bulur, Kilosu da  1,5-2 lira civarına gelir..

Peki biz bunu Kendi kamyonumuzla, yani taşıma ağımızla buraya taşıyıp, Kendi Koop. marketlerimizde 5 liradan satabiliriz değil mi ? Hem  Üretici malını satmış olur, hem tüketici en iyi karpuzu 5 liradan, ucuza almış olur mu ? Evet..

Domates, tarlada 1,5 lira ila 3 lira arasında.. Peki raflarda ? 25- 30 Lira.. Aynı durumu domateste yapabilir miyiz ? Yaparız.

Aynı yöntemi tüm gıda ürünlerine uygulayabilir miyiz ? Elbet uygularız..

Peki, belli bir süre sonunda bu bizim Kooperatifin yıllık, sezonluk hangi üründen, ne miktarda ihtiyacı olduğunu tespit ederiz.. Örneğin sezonunda ne kadar Domates alımı yaptığımızı biliriz, planlamayla bunu öngörür, ona göre bütcemizi yaparız,

Gideriz üreticiye, onun temel üretim girdilerini alırız, kendisine veririz, oturur onunla sözleşme yaparız, “Al sana tüm ihtiyaçların, malı üret, tamamını biz senden alacağız” diye garantisini veririz, Üretici sonuçta ne kazanacağını bilir, malı bizim standartlarımızda üretir,

Ürettiği malı kendi dağıtım araçlarımızla, kendi marketlerimize indirir, üyelerimize veya halkımıza uygun, en ucuz biçimde sunabiliriz değil mi? Sözleşmeli tarımdır bu işte..

Bu model yeni, bilinmeyen bir model değilki, Bu Ülkede çok başarılı örnekleriyle , özellikle üretici birlikleriyle yıllardır işliyor da zaten…

Örneğin Tire Koop. Ve daha birçokları,  daha önce sürekli pazarların, piyasaların kaotik ortamında bitme noktasına gelen Hayvancılığı, tarımı Tire ve civar köylerinde tekrar canlandırdı, atağa kalktılar, bugün üretici de mutlu, kaliteli ürünlerini alan tüketicin de tercihi oldu hep..

Üretimden, Tüketime, dağıtımdan, imalata, ulaşımdan, hizmet sektörüne kadar her alanda bu birlikler kurulabilir, üreten de, tüketen de daha insani koşullarda mal ve hizmete kavuşabilir..

Kuşadası için önerim, derhal Kooperatifleşmektir.  Öncelikle gıda, beslenme alanları olmak üzere, buralardan başarılacak modellerle tüm alanlarda acil ihtiyaçtır Kooperetifler.

Yaşadığı Kente, onun İnsanlarına duyarlı her kesimden İnsanlar bir araya gelir, küçücük katkılarla bile devasa imkanlar yaratılır, bu Kente, onun İnsanlarına da en büyük hizmet olur.

Düşünün bir, parasızlıktan tezgah, tezgah gezip 1 Kg meyve, sebze alamayan Ailenin evine bunları soktuğunuzda, yoksul bir Annenin tenceresini dolu, dolu kaynatıp, Çocuklarının önlerine insana yakışır biçimde bir tas yemek koymasında  payınız olursa,  bundan daha büyük bir mutluluk kaynağınız olabilir mi?