Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

SİYASETTE DEĞİŞİMİN AYAK SESLERİ

Seçimler siyasetin temel unsurudur. Mayıs ayı içinde 28. Dönem Milletvekilleri ile 13. Cumhurbaşkanı seçimleri yapıldı. Oldukça agresif ve kötü sözlerle bezenmiş bir seçim dönemi yaşadık. 2002’den beri iktidarı elinde bulunduran AKP ve Tayyip Erdoğan önümüzdeki beş yıl için yeniden yetki aldı.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’ın rakibi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu idi ve seçimi Tayyip Erdoğan önde bitirdi. Mayıs 2010’dan beri CHP Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu artık misyonunu tamamladı.

Görünen o ki CHP’de tepeden tırnağa bir değişim gerekiyor. Öyle bir değişim olmalı ki tüm örgüt yeniden yapılanmalı, yeniden örgütlenerek yeni düzene uyum sağlayabilecek yapıya kısa sürede kavuşmalıdır. Önümüzde yerel seçimler var, eğer mevcut belediyelere yenilerini eklemek istiyorsak bunu başarmak zorundayız.

Türk siyasetini okuyanlar ve bilenler için bu açık bir durumdur. Her ne kadar Türkiye’de siyaseti bilenlerin sayısı çok az olsa da durum böyledir. Siyaseti iyi bilenler oluşan yeni durumu gösteren işaretleri okur, hazırlanır ve değişim için harekete geçer. Değişim olmadan siyasette başarılı olmak mümkün değildir. Bu değişim tüm partiler için geçerlidir.

Bu değişim Kılıçdaroğlu’nun sevilmediği, istenmediği veya onu sevmediğimiz anlamına gelmez. Bu nedenle Kılıçdaroğlu’nu destekleyenler olarak bizler seçim kaybedildi diye üzülmemeliyiz. Kılıçdaroğlu’nu destekleyenler asla üzülmesin, bundan sonra Kılıçdaroğlu’na mecburiyetten oy vermelerine gerek kalmayacak, artık siyasete mecburen veda edecek ve yerine yeni yüzler gelecek diye düşünüyoruz.

CHP artık zorunlu olarak kendini yenilemek zorunda kalacak. Yeri gelmişken, Kemal Kılıçdaroğlu Türk Siyasi tarihinde önemli kişilerden biri olarak yerini almıştır. CHP’de uzun yıllar genel başkan olarak görev yapmak her siyasetçiye nasip olmayacak bir başarıdır. Kendisine bugüne kadar yaptıklarından dolayı teşekkür ederiz.

CHP, hiçbir zaman bir kişiye endeksli parti olmamıştır. Cumhuriyeti ve buna bağlı olarak kurucu parti özelliği ile ideolojisi olan bir partidir. Bir lider gider yeni bir lider gelir ve CHP diğer partilerden farklı olarak varlığını daima korur. CHP meydana gelecek olan değişim ve yenilenme ile Mustafa Kemal Atatürk’ün kuruluş çizgisine geri döner, özünü hatırlayıp tüm halkı kucaklayan parti olma özelliğini yeniden kazanacaktır.

CHP’nin başına Ekrem İmamoğlu geçer mi, yoksa başka yepyeni bir lider mi gelir, şimdilik bilemeyiz. Süreç nasıl işleyecek, örgüt ne zaman seçime gidecek, değişim nasıl olacak, hep birlikte göreceğiz.

Olaya bir de karşıdan bakalım, AKP bir ideoloji partisi değildir, kişiye endeksli partidir ve temel direği Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan’ın ardından parti içi taht kavgaları hızla başlar, parti en az üçe, dörde bölünür ve zamanla diğer partiler gibi silinir gider. İki parti için ortak olan, ülkemiz yeni liderlerine hazırlanmaktadır. Bu genç lider ya da liderler kimdir, nerededir bilinmez, vakti geldiğinde görevinin başına geçer.

Türk insanı güçlü lideri sever ve biat eder. Artık bu lideri bekleyip göreceğiz. Gelecek günler oldukça zor olduğu için henüz tanımadığımız bir genç liderlerle Türkiye’nin hak ettiği zirveye çıkacağını söylemek yerinde olacaktır. Bu geçiş biraz sancılı olsa bile güneş tekrar yüzünü bu topraklara tüm sıcaklığıyla gösterecektir. Türk Devletleri binlerce yıldır dünya üzerinde vardır, bundan sonra da ilelebet varlığını sürdürecektir. Bu böyle bilinsin.

“Bazı insanları her zaman, bütün insanları da bazen kandırabilirsiniz; ama bütün insanları her zaman kandıramazsınız.” (Abraham Lincoln)

Hüseyin ASAR