Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

BİZ KİMİ ALKIŞLIYORUZ?

EKREM ÖRSOĞLU 

Haydi bakalım gelde çık işin işinden Kuşadası Kuşadası olalı böylesini görmedi. Neredeeeen nereyeeeee oralardaaaan buralaraaaaa gelebilmek kolaymı? Kolay değil tabi herşeyden önce neredeeeen nereye yürüyeceğine karar vereceksin, karar verirken’de sabırla ve sırtını dayayacağın yerleri iyi tespit etmen gerek maazallah tepetaklak gidersiniz, arkanızdan ağlayanınız’da olmaz.

Kapitalizmle gelen sömürü, önce elde incille gelenlerle başlıyordu. Ellerine incil tutturulmuş yoksul halk ne olduğunu anlamadan toprağını hatta vatanını kaptırıyordu, akılları başlarına gelince elde kalan sadece İncil oluyordu. Zamanla değişti dört kitabın dördü’de haktır iltifatıyla her kitaptan temiz yüzlü yardımseverler boy göstermeye başladı. Hepsi iylik için vardı, yardım için vardı hemde hiçbirşey istemeden.

O elindeki kitaplarla ülkelere sızan iyelik severler tespitlerini yapıyor, sonra o iylik severler başka iylik severleri çağırıyor. İşler önce size verdikleri kredilerle yaptırdıkları yollarla başlıyor. Yollarda gezeceğin arabalar lazım, kolay en iyi kredilerle arabalar alıyorsun, sistem çalışıyor, köprüler fabrikalar ihaleler derken sıra geliyor doğal kaynaklarına, Maden ocakları, Altın, Kömür derken birde bakmışsın doğal kaynaklarında gitmiş, ülke olarak borçlanmış halde biçaresiniz. Hemen devreye o iyi insanlar tekrar giriyor ve senden bilmediğin hiç gitmediğin bir ülkede savaştırmak için Asker istiyorlar, yani canını. Vietnam’a gönderdiğimiz Askerlerimiz gibi.

İşte o zaman anlıyorsun darbelerle seni neden sindirip, kitaplarını yaktıklarını. Kominist Manifesto ellerine geçince nasıl çıldırdıklarını. Diyeceksiniz ki, şimdi bunları neden yazdın? Sosyal medya sayfalarında gezerken Mustafa Saraç paylaşımı dikkatimi çekti, “B.Oteller, Oferler ve Mustafa Kemal Atatürk söylemleriyle resim”

Herşeyi öylesine kısa ve net anlatıyordu ki, anlamak için çaba sarfetmeye hiç gerek yoktu. Bu paylaşımı görünce; “AH ATAM AH” diye haykırmak geçti içimden, aklıma yine o günler geldi, soğuk ranzalar beyaz renolarla götürülenler.

Zamanla iyi insanların şekilleri değişti, o dört kitabın yetersiz kaldığı yerlerde devreye onlar girmeye baladı. Bunlar o bildiğimiz piramitin üst gözünden seçiliyor, genelde ağzı iyi laf yapan minareye kılıf hazırlayabilecek, çocukluğu pekte iyi geçmemiş Avukatlık mesleği yapmış kişiler tercih ediliyor. Rant yerler tespit ediliyor, o İl veya ilçenin yönetimine geçirilmek için paralar akıtılıyor, önemli kişiler devreye sokuluyor. Eh artık erk elde senin milli değerlerinle gelmiş, elinle seçtiğin bir lider olmuş haliyle güveniyor arkasında duruyorsun. Bir süre sonra işler değişiyor, o rant alanı Oferler’in uzantıları, piramitin üst gözü’nün işaret ettikleri talana başlıyor.

Onlar dernekler kuruyor adı şu yada bu hiç önemi yok, o locanın katlarına hizmet, seçilmiş başarılı insanlar iyi insan imajıyla yapacaklarını yapıp alacaklarını alıyorlar hemde kendilerini alkışlatarak.

İşte ülkemizin 12 Eylül darbe sonrası geldiği nokta… Kuşadası’nda son 5 yılda yaşananlara bir bakın, şehir ne hale getirilmiş? Peki biz kimi alkışlıyoruz?

Ne çabuk unuttunuz 6. Filoya defol diyen, canını veren gençlerimizi.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK; Işletmeleri Devlet eliyle yönetmek niyetindeyiz, böylece büyük kapitalistler sınıfı’nın hakimiyetini engellemiş oluruz. Ocak 1922

Atatürk;”- Mason cemiyetlerinin faliyetlerini, İnkilaplara maruz gördüğüm için kapatılmasını elzem gördüm”

Eğerki, Atatürk’ün adını ağzına alacaksan bu derneğin üyelerini alkışlamayacaksın…

EKREM ÖRSOĞLU

Adalı Mustafa Saraç’a teşekkür ederim.