Aydın Emek ve Demokrasi Güçlerinden 1 Mayıs’a Çağrı
Aydın Emek ve Demokrasi Güçleri, işçileri, emekçileri ve Aydın halkını 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarına davet etti. Tertip komitesi adına açıklamayı Kamu İş İşyeri temsilci si Dr. Ali Demir yaptı.
1MAYIS İŞÇİ SINIFININ BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA GÜNÜ KUTLU OLSUN
Selam olsun İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele Dayanışmasına katkı sunarak ülkenin her köşesinde 1 Mayıs alanlarını dolduracak emekçilere,
Selam olsun sınıf bilinciyle emek, vatan, Cumhuriyet mücadelesini yürütenlere,
Selam olsun bağımsız Türkiye mücadelesi yürütenlere,
hakları için, eşitlik ve özgürlük için, hak, hukuk, adalet için mücadele yürütenlere,
Selam olsun sömürüsüz bir dünya için yaşamlarını yitirenlere,
Selam olsun emperyalizme boyun eğmeyenlere, Gazze’ye selam olsun.
1 Mayıs alanlarını dolduran emekçiler, kapitalist süreçte uygulanan neo-liberal ekonomik politikaların, kendilerini nasıl yoksullaştırdığını, nasıl köleleştirdiğini hep birlikte haykırıyorlar. Bizlerde Aydın Atatürk Kent Meydanından hep birlikte haykıracağız; emperyalizmin koç başlığına soyunan tek adam rejimi, biz emekçileri yoksullaştırdı, köleleştirdi, bir ekmeğe muhtaç hale getirdi. Portakal çiçeği kokan Efeler diyarını çürük yumurta, kokuttu. Daha çok para kazanma hırsı havamızı, suyumuzu, toprağımızı kirletti.
Bugün milyonlarca emekçiye reva görülen asgari ücret, açlık sınırının çok altında kalmıştır. Emeklilerimize bir asgari ücret bile çok görülmüş, gün ışımadan et kuyruklarına beklemek zorunda bırakılmıştır.
Yargı bağımsızlığına ve hukukun üstünlüğüne olan güvenin giderek azaldığı bir ortamda avukatlık mesleğinin sorunlarına çözüm bulunmalıdır. Türkiye’de 190 binin üstünde avukat bulunmaktadır. 92 hukuk fakültesinden her yıl 20 bin mezun oluyor. Geleceğin en büyük işsiz kalacak mesleği avukatlık olacak. Büro kirası ve vergilerini ödemekte zorlanan ve yeni mezunlarla işsizler ordusu olacak avukatlar için atılan adımlar büyüyen bir yangına bir kova suyla müdahale etmekten öteye gitmez.
Siyasi iktidarın uyguladığı yolsuzluğa dayalı ekonomi politikalarının ürünü olan enflasyon tüm emekçilerin belini bükmektedir.
Ücretlerimizin insanca yaşayacak seviyeye yükseltilmesi için mücadele eden biz emekçiler artık günlük doğal ihtiyaçlarımızı karşılayamaz duruma düşürüldük.
22 yıldır sermaye lehine uygulanan ekonomik politikalar sonucunda her yıl milli gelirden emekçilere ayrılan pay azalırken sermayeye ayrılan pay artmaktadır.
Oysa biz emekçiler çok çalışıyoruz. Dünyanın en uzun çalışma saatleri Türkiye’de. Üstelik iş cinayetleriyle, meslek hastalıklarıyla cebelleşiyoruz.
Türkiye dünyada işçi haklarının en kötü olduğu 10 ülke arasında.
Adeta vahşi kapitalizm koşulları emekçilere dayatılmıştır. Güvencesiz çalıştırma, iş güvenliğinin yok sayılması adeta çalışma koşulları haline getirilmiştir. Bunun sonucunda iş cinayetleri kaçınılmaz hale gelmiştir. TMMOB inşaat mühendisleri odasının yaptığı araştırmaya göre Türkiye ‘de günde 6 işçi iş cinayetleri sonucunda ölmektedir. Okullarda ÖMK ile iş barışı bozulmuş, öğretmenler ayrıştırılmış, devlet eliyle sigortasız öğretmen çalıştırılmaktadır.
Yine İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi;2023 yılında iş kazalarında hayatını kaybeden işçi sayısının 1929 olduğunu aktarmıştır.
Bunun yanında Tuzla’da, Soma’da, Amasra’da, Karaman’da. İliç’te işçi katliamları yaşanmıştır. Bundan bir ay önce İstanbul’da 29 işçiden kimi yanarak, kimi dumandan zehirlenerek hayatını kaybetmiştir. Ne yazık ki; bu katliamlara sebep olanların yargıdan kaçırılması için siyasi iktidar elindeki tüm imkanları kullanmaktadır.
ÇEDES projesi ve protokoller adı altında cemaat ve tarikatlar tarafından işgal edilmiş, MESEM Projesi ile patronlara ucuz işgücü yaratılmış, , çocuk işçiliğinin sıradanlaştırılmış, Sözleşmeli personel statüsü ile taşeron işçiliği adı altında emekçiler sömürülmektedir.
Cumhuriyetimizin tüm birikimlerini satarak yabancı sermayeye peşkeş çeken siyasi iktidarın, seçime dayalı olarak geliştirdiği milli ve yerli ekonomi söylemleri artık inandırıcılığını kaybetmiştir, ekonomimiz sömürge valisinin inisiyatifine terkedilmiştir.
Biz emekçiler ekonomi politikalarındaki yanlışlıkların bedelini yalnızca yoksullaşarak ödemiyoruz. Bu politikalar sonucunda terk edilen sosyal devlet anlayışının bedelini de biz emekçiler ödüyoruz. Nitekim on bir ilimizde 6 Şubat’ta gerçekleşen deprem felaketinde yüz binlerce vatandaşımızın ölümüne devlet yalnızca seyirci kalmıştır. Depremin üzerinden bir yıldan fazla geçmesine rağmen; vaatten öteye geçmeyen, işini, aşını kaybeden vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm noktasında devlet hiçbir girişimde bulunmamıştır. Ölen vatandaşlarımıza bir kefen dahi veremeyen devletin düşürüldüğü acizlik gizlenerek, yandaş müteahhitlere milyarlık ihaleler verilmiştir.
Artık emekçilerin hesap soracağı gün gelmiştir.
1Mayıs 1977 tarihinde Taksim’de öldürülen 34 emekçimizin anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Taksim alanının emekçilerden kaçırıldığı son 1 Mayısı kutluyoruz 2024 yılının 1 Mayıs İşçi sınıfının Birlik Mücadele ve Dayanışma günü Taksim’ de kutlamamız engellenemeyecektir.
22 yıldır emekçilerin hiçbir sorununu çözmeyen bizleri açlığa, yoksulluğa mahkûm edenlerden hesap soracağız.
Ve yine söz veriyoruz; ülkemizi Orta Çağ karanlığına mahkûm edenlerden en demokratik haklarımızı kullanmamızı engelleyenlerden hesap soracağız.
Ve yine söz veriyoruz; TÜİK yalanlarıyla ekmeğimize göz dikenlerden, emekçileri satan sarı sendikalardan hesap soracağız.
Ve yine söz veriyoruz; KHK’larla haksız yere işimize son verenlerden, üniversitelerimizin içini boşaltanlardan hesap soracağız.
Ve yine söz veriyoruz; Hesap yakındır, emekçiler gereğini yapacaktır.
EMEKÇİLERİN SERMAYEYİ YENECEĞİNE OLAN İNANCIMIZLA;
YAŞASIN 1MAYIS İŞÇİ SINIFININ BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA GÜNÜ
YAŞASIN 1MAYIS EMEK CUMHURİYET VATAN MÜCADELEMİZ.
1 MAYIS TERTİP KOMİTESİ