14 Mayıs seçimleri için bu hafta sonu önemli bir eşik aşılacak ve partiler aday listelerini belirleyecek. İttifaklar içinde farklı hesaplar aday listelerinin hazırlanmasında oldukça etkili olacaktır. Zaten partilerde hakim teminatı altında ön seçim yapılmamasının sebeplerinden birisi de bu kaotik durumdur. Bu seçimin Millet İttifakı tarafından kaybedilmesi parlamenter rejimi tekrar geri dönülmesini adeta olanaksız hale getirecektir.
14 Mayıs seçimlerinin bu kadar önemli bir konumda olması mevcut siyasiler ile yeni dönemde görev alacak siyasiler üzerinde büyük bir baskı unsuru olmaktadır. İşte bu süreçte ilimizdeki aday adaylarının görüşlerinin geniş kitlelere ulaşabilmesi için yoğun çaba gösteriyoruz. Buna bağlı olarak Aydın CHP’de Aday adayı olan Ziya Yılmaz ile yaptığımız söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.
Öncelikle Çine’de bir kaç esnafla görüştüm. Ziya Yılmaz üstünde bir uzlaşı olduğunu gördüm, değişik partilerden kişiler ona açık desteğini belirtti. Ayrıca tarım ve hayvancılık ile uğraşan çok sayıda kişi Ziya Yılmaz ile ilgili iyi izlenimini bizimle paylaştı. Sonuç olarak Ziya Yılmaz listede yer alırsa olumlu etki yaratacak potansiyele sahip olduğunu gösterdi. Onun halktan biri olması seçimlerde kendisine pozitif katkı sağlayacaktır.
H. A: “Öncelikle sizi tanımak isteriz?”
Z.Y: “23.04.1960 tarihinde Aydın ili Koçarlı ilçesine bağlı Çakırbeyli köyünde doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Aydın’da tamamladım. 1983 Temmuz döneminde Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesini iyi derece ile bitirerek Veteriner Hekim diplomasını aldım. Mezuniyet sonrası sekiz ay serbest veteriner hekim olarak klinik hizmet verdikten sonra yedek subay olarak askerliğimi tamamladım. Ardından Aydın ili Çine ilçesindeki kliniğimde kaldığım yerden mesleğimi icra etmeye devam ettim.
1988 yılında ülkemizin ilk serbest veteriner hekimlik şirketini kurdum. Halen bu şirketin genel müdürü olarak görev yapıyorum. 1998 yılında büyükbaş hayvan yemi üreten bir şirket olan Yöre Besin Maddeleri San. Tic. A.Ş.’nin kurucuları arasında yer aldım ve bu şirketin 1999 yılından bu yana yönetim kurulu başkanlığı görevini üstlenmekteyim. 2008 – 2016 yılları arasında 350 veteriner hekimin ortağı olduğu BİN-VET A.Ş.’de yönetim kurulu başkanlığını yaptım. 2017 yılından bu yana da Koçarlı ilçesine bağlı Çakırbeyli, Evsekler ve Hacıhamzalar köyleri sakinlerinden oluşan Tarımsal Kalkınma Kooperatifi üyelerinin kurmuş olduğu Çe-mera A.Ş.’de tek yetkili olarak yönetim kurulu başkanlığını yapmaktayım. Bu şirket 160 sağmal kapasiteli bir süt işletmesine sahip olup günümüzde bünyesinde 150 sağmal ile toplamda 300 civarında holstein ırk sığır barındırmaktadır. Atatürkçü Düşünce Derneği üyeliğim ve Cumhuriyet Halk Partisi parti kimliğim mevcuttur. İlgi alanlarım seyahat etme, bağlama çalma ve yüzmedir. Bunlara ek olarak girişimciliklerle üretime doğrudan katkı sağlayarak istihdam alanı yaratmaya, desteğe ihtiyacı olanlara el uzatmaya çaba gösteririm. Orta derecede İngilizce biliyorum. Bir Veteriner Hekim olarak işini seven ve görev aşkı, sorumluluk duygusu çok yüksek birisiyim. Çok çalışmak benim yaşam tarzım. Hoşgörülü, mütevazi ve çok sabırlı bir yapım vardır. Kul hakkı benim için çok önemli bir kavramdır. Zaten 35 yıldır insan yönetiyorum. “Çatal kazık yere girmez” sözüne inat biz 25 ortakla yıllardır bir arada birlikte iş yapma, iş yapabilme yönüyle işimi severek yapıyorum. Sahaya çok sayıda veteriner hekim, ziraat mühendisi ve ziraat teknisyenleri sürdük. Şirketlerimizde çok sayıda kişiye iş ve aş yaratıyoruz. Binlerce kişiye de dolaylı olarak dokunuyoruz ki bu durum işine bağlı biri olarak beni çok mutlu ediyor.”
H. A: “Neden aday adayı oldunuz?”
Z. Y: “80’li yıllarda tarım ve hayvancılıkta dünyada kendi kendine yeten ve ihracatçı olan yedi ülkeden biriyken, bugün uygulanan yanlış politikalar yüzünden bırakın yetmeyi tarım ve hayvancılıkta ithalatçı bir ülke olduk. Aydın bir tarım ve hayvancılık kentidir. Her iki kişiden birisi ya tarımla uğraşıyor, ya da hayvancılıkla. Ama aday adayları arasında ne yazık ki bu işten anlayan bu işin her ayağında olan bir aday yok. Tarım ve hayvancılık sektörünün sorunları belli. Bu sorunları belli bir plan ve projelerle çözmek için aday oldum. Sektörü hak ettiği yere getirmek için, bu işle uğraşan vatandaşlarımızın üretimde kalmalarının birinci koşulu yeterli kazanç elde etmeleridir. Ancak bu şekilde sektörde kalmaya devam edebilirler. Yeterli gelir elde edemezlerse köyünü, işini terk eder istihdam düşer, üretim düşer, ithalatın önü açılır ve sonuçta yabancı üreticilere teslim oluruz. Bunun ne kadar önemli bir konu olduğunu salgında gördük. Paramız var alırız dediler. Ama o işler öyle olmadı. Sonuç olarak bu topraklara ve bu halka olan minnetimi sunmak için aday oldum.”
H. A: “CHP’de Milletvekilli Aday Adayı olmak sizin için ne ifade ediyor?
Z. Y: “CHP bu ülkenin kurucu partisi, burada olmak benim için çok önemli. Ben bu görevin çok yüce bir görev olduğunu düşünüyorum. Ben halktan aldıklarımı halka geri vererek borcumu ödemek ve topluma karşı olan vicdani sorumluluğumu yerine getirmek istiyorum.”
H. A: “Seçildiğiniz takdirde neleri değiştirmeyi düşünüyorsunuz?”
Z. Y: “Ben Veteriner Hekim olarak halkın içinden gelen, yıllardır üretim içinde bulunan biri olarak ülkemizin tarım ve hayvancılık sektörünün sorunlarını ve çözüm yollarını bilen birisiyim. Ülkemizin tarım ve hayvancılık sektöründe son yirmi yılda bakandan bakana değişen bir anlayış var. Bir bakan geliyor, yeni uygulamalara imza atıyor, o gidip yeni bakan geldiğinde her şey sil baştan değişiyor. Akp döneminin ilk Tarım Bakanı bizim gibi veteriner hekim olan Mehdi Eker göreve geldiğinde tarım ve hayvancılık sektöründe ithalatı kesinlikle yasaklayacağız demişti. Bu söyleminden üç gün sonra dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ithalatı serbest bıraktı ve hayvancılık sektörü şimdiye kadar görmüş olduğu en ağır darbeyi aldı. Çok sayıdaki besicinin yanı sıra sektöre destek sağlayan birçok sektörde iflaslar patladı. Daha sonra Faruk Çelik bakan oldu. İthalat yapmayacağız, kendimiz bölgesel düve merkezleri oluşturacağız söyleminde bulundu. Ülkemizin belirli noktalarında düve merkezleri oluşturuldu. Tam iyi sonuçlar alınacakken ithalat lobilerin etkisi ve bakanlığa Fakıbaba’nın getirilmesiyle işler bozuldu. Bu merkezler ithal edilen düvelerle dolduruldu. Ülkemizde ilk yapılacak iş, ithalatın önünün kesilmesi olacaktır. İthalat sürdüğü zaman yerli üretici asla istediği verimi alamaz. Millet İttifakının mutabakat metninde tarım politikaları çok iyi açıklanmış. Biz üretimi destekleyen, üretim ekonomisini canlandırıcı önlemler alacağız. Öncelikle Tarım Bakanlığını hantal yapıdan kurtarıp sahada etkin duruma getireceğiz. Ziraat mühendislerini ve teknik elemanları sahaya sürüp üretimin daha verimli ve kaliteli olması için çaba göstereceğiz. Böylelikle ürettiği üründen para kazanan üretici tarlasının başında kalıp büyük kentlere göç etmekten vaz geçecektir. Böylelikle üretim artışına paralel olarak üreticinin mutluluğu artmış olacaktır. Ayrıca üretici daha ürünü ekmeden maliyet hesabı yapılacak ve ürün fiyatı belirlenmiş olacak. Eğer serbest piyasa koşullarında belirlenen fiyatın altında ürününü satarsa aradaki farkı devlet sübvanse edecektir. Ayrıca çiftçinin kullandığı, mazot, tohum, gübre, ilaç gibi girdilerden alınan özel tüketim vergilerini kaldırıp destekleme uygulamasına gideceğiz. Üretime bağlı olarak çiftçilere ödenen destekleme primleri zamanında ödenecektir. Kırsal üretime katılan kadınların sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek ve onların geleceğe güvenle bakmalarını sağlayacaktır. Bakanlık olarak kısa, orta ve uzun vadeli planlamalar yaparak tarım ve hayvancılığı destekleyeceğiz. Bu planlar hükümetlerinin değil devletin planı olacak ve hükümet değişikliklerinden etkikenmeyecektir. Yine tarım ve hayvancılık sektöründe yer alan işletmelere GES, RES ve biyo enerji desteği vereceğiz, böylelikle üretim maliyetleri düşecek, kendi enerji ihtiyaçlarını kendileri karşılayacak konuma gelecekler. Kuraklık ve verimli su kullanımı konusunda çalışmalar yapacağız, böylece önümüzdeki yıllarda oluşabilecek su sorununun önüne geçmiş olacağız. Tarım ve hayvancılık yapan üreticiler artık yaşlanıyor. Tarım liseleri kurarak buradan yetişen gençleri yüreklendirip, heveslendirip sektörün içine almalıyız. Özellikle sektörde sıkıntısı çekilen ara eleman yetiştirme konusunda önlem alarak üretimde süreklilik sağlamak görevimiz olacaktır. Sektörün ne kadar önemli olduğu Covid 19 salgınında çok iyi anlaşıldı. Bu sektör asla ihmal edilmemelidir.”
H. A: “Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz, umarım çıktığınız yolda başarılı olursunuz. Sizin gibi sektörden gelen kişilere ülkemizin ihtiyacı var. Yolunuz açık olsun.
Z. Y: “Biz teşekkür ederiz.
Söyleşiyi gerçekleştiren: Hüseyin Asar