Genel seçime üç hafta kaldı, artık partilerin aday listeleri kesinleşti. Aydın özelinde baktığımızda partilerin aday listeleri beklentilerin dışında kaldı. Elbette listelerin herkesi memnun etmesi mümkün değildi. Ancak seçim yaklaştıkça bu memnuniyetsizlik parti içi disiplin, parti kararı olması ve vicdanının sesini dinleme nedeniyle giderek azalacaktır. Şu anda görünen iktidarda 21 yıl sonra değişim yaşanacağı.
İşin içine seçim girdiği zaman çok enteresan bir ülke oluyoruz. Seçimlerde adaylar ve partiler kendi projeleri üzerine konuşmak yerine rakipleri kötülemekle uğraşıyor. İster genel, isterse yerel olsun her seçimden önce o kadar çok kara propagandaya maruz kalıyoruz ki seçmenlerin şaşırmaması mümkün değil. Bugün söylediğini ertesi gün yalanlayan, U dönüşü yapan o kadar çok siyasetçi var ki anlatamam. Bir de algı çalışması ile hedef saptıran, doğruyu yanlış, yanlışı doğru gösterenler var, artık iyice şaşırdılar. Hatta seçimde eski adayları akraba şirketi kurdu diye acımasızca eleştiren adaylar aynı şeyi kendileri yetkiyi alınca sanki o değilmiş gibi daha beterini yapıyor.
Seçmen açısından baktığımızda durum pek farklı değil. Özellikle aday adaylığı süreci bitip adaylar belli olunca istemediği adaylar için demediğini bırakmayan kişilerin sayısı oldukça fazla. Eğer bir aday adayını beğenmiyorlarsa önceden bu yorumları yapmaları gerekirken yapmıyorlar, önceden aday adayını alkışlamak yerine olumsuz fikirlerini söyleselerdi belki sonuç farklı olabilirdi. Ama bizim özelliğimiz bu, iş işten geçince konuşur, fikir açıklarız, hem de oldukça sert bir şekilde.
Yani, perşembenin gelişi çarşambadan belli iken, aday belirlemede ön seçimin olmadığı, delege sisteminin olduğu, anti demokratik partiler yasasının bulunduğu bir ortamda demokratik anlayışla seçim süreci yaşamak mümkün değildir. Yönetimlerde kim olursa olsun aynı anti demokratik tutum içerisinde bulunan partilerde hayal kırıklığı elbette yaşanacaktır. Bunun olmaması zaten mümkün değil.
Bu durum sadece CHP için geçerli değil, tüm partiler artık daha demokratik yönetilmeli ve buna göre yeniden yapılanmaya gidilmelidir. İşin temelinde felsefe ve politika hatası var. Siyaset ile uğraşan tüm kişi ve kurumlar olarak seçimden sonra adam gibi oturup siyasi yaşamımızın nasıl olması gerektiğini platformlarda tartışmalıyız. Halka değer verecek gerçek partilerin olması gerektiği şekilde yönetilmesi için elimizden gelen gayreti göstermemiz gerekir. Böylece bulunduğu yerden gidip gitmeyeceğini ilgili seçmen iradesi tarafından belirlenecek sistemi oturtmalıyız. Yoksa bir yere gelen siyasetçi koltuğa yapışmaz, süresi içinde en iyi şekilde çalışması gerektiğini unutmaz ve süresi bitince yerini yeni siyasetçilere bırakır.
Soner Olgun sevdiğimiz sanatçılardan. “İyi Bayramlar“ adında bir albümü var. İyi bayramlar söylemini yaptığı tüm programlarda kullanan, bir selamlaşma sözü olarak kullanmaya özen gösteren bir sanatçı. Kendisine neden bunu her zaman iyi bayramlar diyorsunuz diye soranlara:
“Bayram insan uygarlığının oluşturduğu olumlu, en güzel kavramlardan biridir. Küslerin barışması, barışın egemen olması, küçüklerin ve yaşlıların kollanması, ihtiyaç sahiplerinin düşünülmesi, birlikte ve bir arada yaşamanın onurlandırılması gibi. Onun için iyi bayramlarla barışın paylaşımının altını çizmek istiyorum” diyerek Bayram kavramının önemine vurgu yapmıştır.
Herkese iyi bayramlar. En büyük dileğimiz 14 Mayıs tarihinin ülkemiz için ayram olması.
“Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar kötüdür.“ (Platon)