Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

BİLİM VE BİLGİ İLİŞKİSİ

YAŞAR KEMAL YILDIZ YAZDI

Bilim ve Bilgi, İnsanlığın başlangıcından beri, yaşamı kolaylaştıran, güzelleştiren ve özgürleştiren kavramlardır. Bilgi sahibi olan insan birey olur, özgür olur, sorgular; üretir ve bilimin gelişmesine katkı sağlar. Bilim geliştikçe teknoloji gelişir. Hangi alanı düşünürsek düşünelim, bilim ve bilgi ikilisinin teknolojiye ve topluma etkilerinin katkılarının ne kadar büyük olduğunu görebiliriz. Örneğin: tıptan düşünelim. İdrar ve kan analizleri mekanik analizlerle günlerce sürmekteydi, Şimdiki dijital analiz cihazları ile çok sayıda analiz çok kısa sürede yapılmakta, belki ilerde öyle sistemler geliştirilecek ki, kan idrar örneği bile almadan daha gelişmiş analizler yapılabilecektir. Yine tıpta 1972 yılına kadar MR (Magnetik Rezonans) cihazı ilk olarak kanser belirleme amaçlı kullanılmıştır. Yine bu NMR cihazları, kimyasal yapı analizi çözümlemede ilk olarak 1970 li yıllarda 60 MHz cihazlar kullanılırken, günümüzde bu cihazlar 800 MHz olarak kullanılmakta ve bu sayede yapı analizleri çok seri yapılabilmekte, Organik kimya bilimi o oranda hızla gelişmektedir.

Bilim İnsanoğlunun bilgisi arttıkça ve doğayı model alabilmeyi becerebildiği oranda gelişmekte, bu gelişme disiplinlerarası gelişmeyi tetiklemektedir. Bu örnekleri her yerde görebilmekteyiz, örneğin, tarımda eskiden kara saban ile tarım yapılmakta iken hem genetik bilimi hem tarımsal aletlerin gelişimi ile ürün çeşitliliği ve verim artışı ile üretim yapılabilmektedir. Bunu Konya Ovası kadar olmayan Hollanda ve İsrail’deki tarımsal gelişmeleri ve dünyada bu iki ülkenin etkilerini örnek olarak verebiliriz.
Telefonlara bakacak olursak, Bell ilk icat ettiğinde oldukça ilkel bir cihazdı, günümüzde ise bilgisayar olarak da kullanılma dahil, pek çok fonksiyonu içeren yüksek kalitede cihazlar olmakla birlikte, görüntülü ve sesli iletişim yapılabilmektedir. 30-40 yıl öncesi bunları söylesen hayal bile edilemezdi. Bu gelişmelerin hepsinin özünde bilim, bilgi ve teknoloji birbirlerini ilerleyici yönde geliştirmektedir diyebiliriz.
Bu gelişmelerin temel nedeni özgür düşünen, sorgulayan beyinlerin artırılması ile mümkündür. Dogmatik düşüncelere sahip toplumlarda ne bilim ne bilgi üretilemez. Arap ülkelerine ve İran’a bakalım, para ve petrol oldukça çok ama düşünen bilge insanlar az ve düşünen insanların cezalandırıldığı ülkeler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ya bilime bilgiye liyakata önem vereceğiz ya da safsatalarla oyalanarak karanlıklarda gömüleceğiz. Bu iki yoldan başka ara yollar mümkün değildir. Bundan dolayı bilgiyi geliştirecek matematik ve felsefe ile özgüveni yüksek sorgulayan nesiller yetiştirilmeli, Demokratik ortam geliştirilmeli liyakate önem verilmeli, dünya ligindeki yerimiz gelişmiş ülkeler düzeyinde olabilsin. Bu ülkeler ve sistemleride belli olduğu için, dünyayı yeniden keşfetmeye gerek duymadan, Almanya, Japonya, USA ve Norveç gibi ülkelerin modellerini uyarlayarak kullanmayı bilirsek, Çağdaş uygarlık seviyesine ulaşırız.
Sonuç olarak: Bilgi sahibi ve o bilgiyi kullanmasını bilen yüksek eğitim seviyesinde nesiller yetiştiren, bilim ve teknolojisi yüksek üretimler yapan ülkeler gelişirler ve adaletle yönetilirler.
Saygılarımla
Prof.Dr.Yaşar Kemal Yıldız