Gündoğdu’da Yükselen Ses: “Teslim Olmuyoruz!”
19 Mayıs sabahı İzmir, yine kendi dilinden konuştu: denizle göğün birleştiği o eski meydanda, halk bir kez daha tarihe not düştü. Saatler sabah sekizi gösterdiğinde Karşıyaka’dan vapurlar dolusu genç, ellerinde Atatürk posterleriyle Konak’a doğru süzülüyordu. Kordon’da çiçekçiler telaşlı, simitçiler umutlu, gözler meydandaki ses sistemine kurulmuştu.
Mitinge yaklaşırken ilk duyulan seslerden biri genç bir kadının taşıdığı pankarttı: “Sandığa darbe yapana, iradeyi teslim etmeyiz.” Kalabalık artıyor, sloganlar çoğalıyordu:
“Gelin hep beraber, gönderelim bu düzeni!”
“Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!”
“Ekrem Başkan yalnız değildir!”
CHP’nin “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitingi, sadece bir siyasi partinin değil, bu ülkede sesi kesilmiş, iradesi çalınmış milyonların ortak isyanıydı. Gündoğdu Meydanı, bir miting alanından öte, halkın yeniden doğduğu bir agora gibiydi.
Özgür Özel’in sesi, meydanı dalga dalga dolaştığında, kalabalık zaten çoktan sözünü söylemişti. “İktidar değişiyor!” dediğinde, yalnızca siyasi bir iddiayı dile getirmedi; meydandaki halkın gözünde bu değişim çoktan başlamıştı. Çünkü değişim önce ruhta başlar, sonra oy sandığına ulaşır.
Mitinge dair tartışmalar sayılar üzerinden yapıldı. Kimi 70 bin dedi, kimi 2 milyon. Oysa orada olan herkes biliyordu: kalabalık sayılmaz, yaşanır. Ve o gün İzmir’de yaşanan şey bir rakam değil, bir uyanıştı.
Bazı siyasetçilerin mitingi “siyaseti kirletmek”le suçlaması, İzmirli’nin kulağında yankı bulmadı. Çünkü İzmir, kirli siyaseti değil, temiz yarınları konuşuyordu. Körfezi değil, köhneleşmiş siyasal dili arıtmak istiyordu. Meydanda ne bir hakaret, ne bir taşkınlık vardı. Sadece umut, öfke ve kararlılık.
Dikkat çeken bir başka sahne, Alsancak yönünden gelen sendikacıların taşıdığı büyük pankarttı: “İş, ekmek, özgürlük!”
Bu pankartın arkasında yürüyen yüzlerce emekçinin ayak sesleri, Gündoğdu’ya halkın en gerçek talebini taşıdı: Geçinemiyoruz. İdare edemiyoruz. Dayanamıyoruz.
Meydanın bir köşesinde yaşlı bir kadın, torununun elini tutmuştu. Torunun tişörtünde şu yazıyordu: “Anneannemin hayali: Özgür bir Türkiye.”
İşte bu yazı, binlerce siyasi analizden daha gerçekti. Mitingin sebebi de, sonucu da, öznesi de buydu.
Gündoğdu, bu gün sadece bir miting görmedi. Aynı zamanda Cumhuriyet’in kendini yeniden hatırladığı bir ana tanıklık etti. 19 Mayıs ruhu, sadece Bandırma Vapuru’nun tarihini değil, 2025 Türkiye’sinin geleceğini de yazmaya başladı.
Ve biz bir kez daha gördük: Halk susturulamaz. İrade yok sayılamaz. Umut geri döner; döndü de. Gündoğdu’da doğdu.