Bu Haberi Dinleyebilirsiniz...

Bir Çocuğun Ellerinde Nasır Varsa, O Ülke Büyümemiştir

Küçücük ellerinde nasır varsa bir çocuğun, o nasır sadece onun değil, hepimizin vicdanındadır.

Bugün 12 Haziran. Takvimlerin utandığı bir gün: Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü.

Ama hangi çocuk anlatabilir derdini bugün? Hangi çocuk çıkıp konuşabilir sabahın köründe kalkıp lastik atölyesine koştuğunu? Hangi çocuk dile getirebilir, teneffüs zili yerine makine gürültüsü duyduğunu? Söylese de kim duyar?

İş kazalarında ölen çocuklar, biz sustukça mezarlıklara gömülüyor; çocukluklarıysa her gün sokak aralarında, fabrika bacalarında, tütün tarlalarında ölüyor. Ve biz bunu sıradanlaştırdık. “Yoksulluk var” dedik. “Babası işsizdi” dedik. “Destek oluyormuş ailesine” dedik. Vicdanımızı susturmak için çocukları susturduk.

Oysa bir ülkenin geleceği, çocuklarının yük taşıma kapasitesiyle değil, hayal kurma özgürlüğüyle ölçülür. Bir çocuğu oyun saatinden çalmak, onun sadece çocukluğunu değil, geleceğini gasp etmektir.

Düşünün: Eğilerek yerden kâğıt toplayan çocukla, aynı yaşta tablet ekranında oyun oynayan çocuk, aynı ülkenin vatandaşı. Ama biri karanlığa mahkûm edilmiş, öteki ışığın içinde yaşıyor. Bu, kader değildir. Bu, sosyal adaletsizliktir. Bu, sistemli bir ihmalin sonucudur.

Çocuk işçiliği bir suçtur! Çocuğu çalıştıran da, görüp sessiz kalan da bu suça ortaktır.

Bugün, sosyal medya paylaşımlarının ötesine geçme günüdür. “Fabrikaya değil okula, işe değil oyun parkına!” demek yetmez. Bu ülkede çocuk emeğini sömüren her kapı ifşa edilmeli, her ihmal yargılanmalı, her çocuk korunmalıdır.

Çünkü bir çocuk daha küçük yaşta yük taşımaya başlarsa, büyüdüğünde adalet taşıyamaz, merhamet taşıyamaz, umut taşıyamaz.

Ve unutmayın…

Bir çocuğun ellerinde nasır varsa, o ülke büyümemiştir. Sadece yaşlanmıştır.