LİYAKAT OLMAYINCA
Geçtiğimiz hafta Efeler ilçesindeki Atatürk Özel Eğitim Meslek Okulu ile ilgili bir haber okuduk. Aklımıza her fırsatta dile getirdiğimiz liyakat kavramı geldi.
Öğretmen emeklisi olarak milli eğitim sisteminin işleyişini iyi bilirim. Eskiden okulların yönetim kadrosuna liyakat sahibi insanlar atanırdı. Torpil ile atanan sayı çok az olurdu. Şimdi tam tersine döndü. Günümüzde ise liyakat sahibi olarak çok az Yönetimi’nin göreve atandığını herkes biliyor, görüyor.
Haberde geçen iddialar ve dilekçenin özünden söz edelim.
Şimdi bir okul düşünün. O okulda özel çocuklarımıza özel eğitim verilerek bir şekilde hayata tutunmaları sağlanıyor.
İşte bu okulda bırakın öğrencileri, öğretmenlere ve çalışan diğer personele bile baskı yapılıyor. Bu baskı o kadar ilerliyor ki, öğretmenlerinin canına tak diyor ve okulu yönetmek üzere bir yıl önce liyakattan yoksun bir şekilde göreve gelen müdürü şikayet ediyorlar.
Okulda bulunan yirmi dokuz öğretmenden yirmiikisi okul müdürünün göreve geldiği günden bu güne baskıcı, liyakattan yoksun yanlış tutumlarıyla, öğretmenlere ve okuldaki diğer personele sıkıntı yaratması nedeniyle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne giderek şikayetçi olmuşlar.
Okul öğretmenleri şikayet dilekçelerinde;
“En son el sanatları öğretmenimizin atölyesini düşmanca bir tutumla kapatmaya çalışmıştır. Oysaki el sanatları atölyesi temel iş becerileri, el göz koordinasyonu, iş disiplini konularında zihinsel engelli öğrencilere yönelik en temel atölyedir. Buna rağmen okul müdürü yönetmeliğe de aykırı olarak, kamu tasarrufu kararlarına da uymadan, velilere baskı yapıp usulsüz toplantılarla el sanatları atölyesine öğrenci kaydını engellemiştir.”
“Yine okulun maaş karşılığı derse girmesi gereken kadrolu öğretmeni varken; öğretmeni olmayan atölyeye sınıf açmış olup ücretli öğretmen görevlendirerek kamu zararına neden olmuştur.
Okul müdürünün baskıcı tutumlarına ek olarak, okul müdür yardımcısı da okul müdürü ile birlikte başta el sanatları öğretmeni olmak üzere bazı öğretmenlere intikamcı ve baskıcı bir tutumla davranmaktadır. Hatta bu durum mobing boyutuna ulaşmıştır” diyerek şikayetlerini dile getirmişlerdir.
İşin ilginç yanı, adı geçen müdür yardımcısının bu baskıcı, mobinge varan tutum ve davranışlarından dolayı disiplin cezası almış olmasına rağmen aynı baskıcı tutum ve davranışlarını sürdürmektedir.
Ayrıca İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerinin okul müdürünü bu konuda daha önce de uyarmalarına rağmen, okul müdürünün bildiğini okuyarak baskıcı ve hukuk tanımaz tutumlarına devam etmiştir.
Üstelik Okul öğretmenlerinin, sene başı öğretmenler kurulu toplantısında yapılan uygulamaların mevzuata uygun olmadığını söylemeleri üzerine okul müdürü;
“İstediğiniz yere şikâyet edin, kimseden korkmuyorum, ben kararı aldım, değiştirmiyorum, değiştirmeye de gerek görmüyorum” diyerek torpilli olduğunu üstü örtülü ilan etmiştir.
Sonuç olarak, yazımızın başında belirttiğimiz gibi bu okul, özel öğrencilerimizin eğitim ve öğretim gördüğü, çok özel bir okuldur. Bu tür okullarda görevlendirilen idarecilerin bu özel misyonla görev yapması gerekir. Özellikle bu tür okullarda okul idarecilerinin öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin motivasyonlarını yüksek tutması gerekir. Kimsenin bu özel okulların sağlıklı iklimini bozmaya, okuldaki tüm paydaşları perişan etmeye hakkı yoktur.
Okul öğretmenleri daha pek çok konudaki şikayetlerini de dilekçe içeriğinde belirtmiş olması görevli idarecinin liyakat yoksun olduğu anlaşılmaktadır. Bu vahim iddialar doğruysa ve Milli Eğitim Müdürlüğü bu konuda bir şey yapmıyorsa durum gerçekten daha da vahimdir.
Bu konu ile ilgili olarak Aydın Milli Eğitim Müdürlüğünün nasıl bir tutum içinde olacağı kamu oyunda merakla beklenmektedir. Umarım en kısa zamanda bu sorun çözülür ve özel çocuklarımıza sağlıklı bir ortamda eğitim verilir. Bu da gerçek liyakat sahibi kişilerin göreve getirilip işe koyulmasıyla olur. Çocuklarımızın geleceği kişisel hırslardan önemlidir.
“İş, ehli olmayan kişilere verilince kıyameti bekle, kıyametin kopması pek yakındır.” (Mevlana)