Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

İŞ AHLAKI

Yıllar önce, ‘Japon İş Ahlakı ‘ile ilgili bir kitap okumuştum, özet olarak şöyle bir konuya değinilmişti:

“ Ülkenin ilk kurucu imparatoru, yarı mitolojik karakter olan Jimmu Tenno’dur.  Jimmu Tenno’nun tahta oturduğuna inanılan MÖ 11 ŞUBAT 660 tarihi, Japonya’nın milli kurtuluş günü olarak kabul edilmektedir. Jimmu Tenno,nun kurduğu feodal sistem, MÖ 97 yılına kadar varlığını sürdürmüştür.

Jimmu Tenno, kendi inancı içinde olan ‘iş Ahlakı’ maddesine çok önem vermiş. Bütün ibadetin, yapılan işin kalitesinde olduğu olgusu işlenmiş. Bu olgu, nesiller boyu böyle gelmiş, böyle gelişmiş.

Şimdilerde, Japonya’da çok din var, ya da yok, ama bir tek ortak bilinç var, o da “Japon İş Ahlakı”

Biliyorum, böyle bir başlıkla giriş yaptığıma bir anlam veremediniz, ama aslında bugün sizinle biraz dertleşmek istiyorum. Size iki örnekle karşınıza çıkıyorum, yazımın sonunda, açıklayabileceğimi umuyorum.

Alışagelmiş geleneklerimize göre, bayram öncesi hazırlıklar tamamlanır, bayram ziyaretlerine ev hazır hale getirilir. Gelenek göreneklerimiz böyle çünkü.

Arefe gününde, bütün hazırlıklarımı tamamladım, tam uyumak üzereyken açıkta kalan tenceremin yerini kombimin alt bölümündeki dolaba yerleştirmek istedim.

Aman Allah’ım!..

Tencereyi koyarken gördüm ki dolabın içi suyla dolmuş. Kavanoz dolusu kırmızı mercimekler de şişerek dolabın içine yapışmışlar; dolap kenarları mercimek sıvası olmuş adeta. Alelacele, dolabın suyunu havlularla kuruladım, mercimekleri temizledim. Oturduğum site yönetimini haberdar ettim, hemen görevli gönderdiler. Görevli çocuk: “Hocam, kombinin borusu çatlamış, bizim yapabileceğimiz bir şey yok, parçası değişecek; servisi çağırmanız gerek; vanayı kapatsak bile, üst bölüm çatlağından, su sızmaya devam eder.” dedi.

Kombime baktım, “VİESMANN” bende telefonu mevcut, telesekreterden ulaşabileceğimiz numaralar verilmiş. Bayramın birinci günü yani Cuma günü şu numara…. Bayramın ikinci günü Cumartesi günü şu numara… Bayramın üçüncü günü yani Pazar günü şu numara…

Numaraları teker teker defalarca ısrarla aradım. Cuma ve Cumartesi günü lütfen dönüş sağlandı. Açıklama aynen şöyle: “Biz ancak bayram sonrası, bakım sağlayacağız, bayram günleri biz çalışmıyoruz.”

“Ama sizin telefon numaranız telesekretere bırakılmış. ”dedim. “Numaralar, telefonla bilgi verilmek için bırakılıyor, gelsek bile parçası depoda, depo da bayram boyunca kapalı olur. Aynı zamanda, biz bayram günleri çalışmıyoruz.” yanıtlarını aldık.

Kombi vanasını kapattık, fakat yan çatlaklardan üç bayram günü boyunca bütün aldığım önlemlere rağmen, sular sızmaya devam etti. Bayram ertesi, yani pazartesi günü kombim onarıldı. Ama, üç bayram günü boyunca sızan sular, mutfak parkelerimi kabarttı. Parke ustalarını bulmak ayrı sorun, onarımın maliyetinin bedeli ise, başka bir boyuta geçmiş, adeta kanat takmış uçmuş…

Bazen güzel şeyler de oluyor. Nasıl mı? Buyurun anlatayım

Kızım ailesiyle birlikte, iş nedeniyle İngiltere Oxford’a yerleştiler. Birkaç yıl aradan sonra, kredi sistemiyle bir ev sahibi oldular. İngiltere’de sıfır ev almak pek makbul değil. Bunlar da eski ev alarak içini yenileme yoluna baş vurdular. Evin kapıları, mutfak, tv ünitesi, eve ne gerekiyorsa Türkiye’den getirttiler. Banyo gereçlerini seçerlerken de “VİTRA” markasını tercih ettiler. Banyo lavabosu yerleştirilirken kenarından çatladı. Lavabo numarası verilerek arandığı halde, aynı model lavabonun tükendiği hakkında karara varıldı. Ev dekoru ile ilgilenenler bilir, aynı parça bulunamayınca, yerine gelen parça, başına çok işlem gerektirir. Kızım bana görev verdi ve şöyle söyledi:

“Anne, sen belki bulabilirsin.”

Bir zamanlar bizim çocuklarımıza söylediğimiz ”yaparsın” sözcüğü, onları motive ederken devran döndü, aynı söylemler bizi motive etmeye başladı.

Bir sabah telefonun başına oturdum, tüm Türkiye’deki il  “VİTRA” bayilerini tek tek aradım, depolarda tüm merkez bayileri gayet kibar bir dille depolarında kalmadığı hakkında bilgi verdiler.

Ankara yani başkent bayisini en sona bırakmıştım. Son çare olarak aradım, genç bir bayan karşıma çıktı. Öylesine istekli ve çözüm amaçlı işe yaklaştı ve şöyle bir açıklama getirdi. ”Benim,tek başıma karar vereceğim bir olay  değil, bağlı bulunduğum üst düzey makamlarıma konuyu bildireceğim. Sizi temin ederim ki çözüm amaçlı dönüşleri olacaktır.

“Aradan, sanırım on gün kadar bir zaman geçmişti ve dönüş yapıldı.”

Fabrikada müşteri memnuniyeti adına, yeniden aynı ürünün üretileceği bilgisi verildi. Merak ettim, en tepe noktasından sistemlerinin işleyişleri hakkında bilgi almak istedim. Sağ olsunlar şöyle bir bilgi ile dönüş yaptılar:

“Melahat Hanım, merhaba, istediğiniz bilgilerle ilgili dönüş yapmak isterim. Yazınızda, “VİTRA” mağazalar müşteri deneyimi ekibine işaret edebilirsiniz, dilerseniz herhangi bir isme işaret etmezseniz memnun oluruz.

Bir müşterimiz bize bir taleple baş vurduğunda, önceliğimiz her zaman müşteri memnuniyeti sağlamak üzere çözüm önerileri getirmek olur. Sizin gibi mevcutta, satış hattında olmayan ürünlerimizi arayan bir müşterimiz olduğunda, mağazalarımızın depo stoklarında bulamazsak; bayimizden depo stoklarımızı araştırıyoruz. Yine de ürün bulamadığımız durumda, müşterimize alternatif ürün önerileri sunarak ihtiyacını gidermeyi hedefliyoruz. Gurver, Mağazalar Pazarlama Müdürü.”

Teşekkürlerim var: İstekleri doğrultusunda, kimsenin adına değinmeyeceğim.

Aynı ürünü bize, yeniden üreten “VİTRA” ÇALIŞANLARINA.

Ankara merkez “VİTRA” mağazasında ilk olumlu bilgiyi bana verirken: “Benim size bilgi vermem doğru olmaz, üst makamlarımıza, istediğiniz bilgi hakkında haberdar edeceğim.” diyen genç mimar kızıma, makam atlamadan iletişim kuran tüm “VİTRA” çalışanlarına teşekkürler. Nazik uyarılarıyla, gerekli bilgiyi veren, Gurver Mağazalar Pazarlama Müdürü’ne, sonsuz teşekkürler.

Bu bir “VİTRA” reklamı değildir, böylesi ünlü bir markanın, benim mütevazi köşeye taşınmasına hiç ama hiç ihtiyacı yoktur. Ama, benim gururla göğsümü kabartan, müşteri memnuniyetini ön planda tutan, ülkem insanlarını anlatmaya ihtiyacım var.

Sevgilerimle…

Melahat Erten Tekeşin