HÜSEYİN ASAR
Bir döneme damgasını vuran arabesk kültürü, Türk toplumunun sorunlarına farklı bir bakış açısı getirmişti. Toplumun sorunlarını ve çektiği acıları anlatan bu müzik çok sayıda kişinin duygularını dile getirdiği için büyük kitleler tarafından kabul görmüştü.
Dönemin usta sanatçılarından Ferdi Tayfur’un, “Fadime’nin Düğünü” isimli bestesinden bir bölümü aynen şöyle der:
“Buralarda ağaçları kesmişler
Yerlerine taş duvarlar dikmişler
Sevdiğimi başkasına vermişler abo
Hadi gel köyümüze geri dönelim
Fadimenin düğününde halay çekelim.”
Gerçekten küçüklü büyüklü şehirlerimizde gelinen son noktayı bize anlatan bu bölümü özellikle yazımıza aldık. Artık beton denizi şehirlerimizde, beton zemin üzerinde halay çekmekten başka çaremiz kalmadı. Rant uğruna bırakın diğer canlıları, insanların bile sağlıklı yaşam alanları yok edildi.
Geçtiğimiz hafta bir ziyaret için Almanya’nın bazı şehirlerini gezip görme fırsatımız oldu. Oradaki şehirleri, şehirlerdeki doğal yeşil alanları görünce ülkemizin gerçekten az gelişmiş bir ülke olduğuna inandık. Onların belediyecilik ve şehircilik anlayışı ile bizimkini kıyaslamak bile abesle iştigal.
İnsana değer veren, insanlara sağlıklı yaşam ortamları sunan şehirlerin yanında bizim şehirlerimiz rant odaklı beton denizine dönüşmüş durumda.
Orada konuştuğumuz birisi yaşadığı sokak için aynen şunu söyledi”
“50 yaşındayım. Tüm yaşamım bu sokakta geçti. Bırakın bu sokağı, bu çevrenin silüeti 50 yıllık süreç içinde hiç değişmedi. Değişen sokaklardaki kuruyan ağaçların yerine yenisinin dikilmesi, mevsimine göre çiçeklerin değişmesi. Binaların içinde değişiklikler oluyor, ama dışı temiz şekilde aynen korunuyor.”
Peki bizde nasıl?
Rant için yıkılan tarihi binalar, rant için yeşil alandan konut ve iş merkezine dönüşen alanlar, sözde kentsel dönüşüm daha neler neler. Sağlıklı yapılmayan yollar nedeniyle karmaşadan öteye gidemeyen trafik, olmayan kaldırımlar, hava almayan sokaklar vs.
Sözde en iyi belediyecilik yapanları seçip başımıza getiriyoruz. Onlar bizlerle yapılması mümkün olmayan projeler sunuyor, alkış, alkış, alkış. Sonuçta berbat şehirlerde yaşam mücadelesi veriyoruz. Al birini vur ötekine, hepsi yalan, dolan, üfürükten teyyare. Hadi bakalım, biz beton denizine dönüşen şehirlerimizde Fadime’nin düğününde sırıtarak hep birlikte halay çekelim. Sonrada, “Avrupa bizi kıskanıyor” diyelim. Hadi oradan sizi gidi Gulu Gulu dansçıları sizi.
Artık köyümüze, yani ülkemize geri döndük. Fadime’nin düğününde hep birlikte halay çekeceğiz. “Kıyamet gününde insanların en şerlisi olarak şunlara başka bir sözle, diğerlerine başka bir sözle giden ikiyüzlü kimseleri bulacaksın.” (Buhari; Müslim; Tirmizi)