CHP milletvekilleri ve Muğlalı köylülerden TBMM’de çimento fabrikasına tepki: “Doğaya vereceği tahribatı önlemek imkansız”
(TBMM) – CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, milletvekilleri ve vatandaşlarla TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Muğla’da kurulmak istenen çimento fabrikasına tepki gösterdi. ÇED süreciyle ilgili genelgenin Anayasa’nın hukuk devleti ilkesi ve yargı kararlarının uygulanması zorunluluğuna aykırıdır olduğunu belirten Gökçen, “Bu, yargı kararlarının uygulanmaması için tasarlanan bir süreçtir” dedi. CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun ise “2006 yılından bu yana bir çimento fabrikasının kurulmasına yönelik ısrar her yönüyle devam ediyor. Kurulmasıyla Doğaya vereceği tahribatı önlemek imkansız” diye konuştu.
Muğla Deştin’de tarım alanlarını olumsuz etkileyeceği belirtilen çimento fabrikası için 15 yıl önce çıkartılan bir genelgeye dayandırılarak yeniden ÇED süreci başlatılmasına CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, CHP Muğla Milletvekilleri Cumhur Uzun ve Gizem Özcan ile Muğlalı köylüler, TBMM’de düzenlenen basın toplantısı ile tepki gösterdi.
“Yıllara yayılan bir mücadele ve bir hukuk arayışı var”
Gökçe Gökçen, şunları söyledi:
“Muğla’da yapılması planlanan entegre çimento fabrikası konusuyla ilgili yıllara yayılan bir mücadele ve bir hukuk arayışı var. Burada çevre mücadelesinde bulunan vatandaşlarımız, Muğla’dan gelen köylülerimiz, doğasına sahip çıkan vatandaşlarımız adına gelen bir grupla birlikteyiz. 17 Kasım’da Adalet Buluşmalarımızın ikincisini Muğla’da gerçekleştirmiştik. Bu buluşmanın teması ‘Çevre, Orman ve Anayasa’ydı. Çevre mücadelesini yalnızca tek bir temada yapılan bir mücadele olarak değil Anayasamızın ikinci maddesinde yer alan hukuk devletinin korunması anlamında da önemli görüyoruz. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın geçmişte yayınladığı bir genelge var hala da Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından bu genelge yürürlükte ve uygulanıyor.
Bu genelgede idari yargı mercilerince projeye verilen yürütmenin durdurulması ve iptal kararlarının gereğinin yerine getirilmesinin projenin inşaat çalışmalarının devam ettiği döneme denk gelmesi durumunda bazı sıkıntılara yol açacağı belirtilmiş. ÇED olumlu kararları hakkındaki yürütmenin durdurulması ve iptal kararları halinde ÇED raporunun hazırlanmasına ilişkin tüm sürecin en baştan tekrarlanmasına gerek bulunmadığına dair bir düzenleme yapılmış. Bu düzenleme anayasanın hukuk devleti ilkesine, yargı kararlarının uygulanması zorunluluğuna aykırıdır. Bu, yargı kararlarının uygulanmaması için tasarlanan bir süreçtir.”
“Kurulmasının doğaya vereceği tahribatı önlemek imkansız”
Cumhur Uzun şu ifadelere yer verdi:
“Bütün ülkenin hatta dünyanın güneşiyle, doğasıyla bir cennet köşesi olarak nitelendirdiği Muğla’da 2006 yılından bu yana bir çimento fabrikasının kurulmasına yönelik ısrar her yönüyle devam ediyor. 18 yıl geçmiş olmasına rağmen ve mahkeme kararlarıyla birçok kez bu çimento fabrikasının yöreye kurulmasının doğaya, çevreye vereceği zararla ortaya konulmuş ve kesinleşmiş mahkeme kararlarına dönüştürülmüş olmasına rağmen ısrarla çimento fabrikası kurulmaya çalışıyor. Kurulmasının doğaya vereceği tahribatı önlemek imkansız. 14 saat yol gelerek doğasını korumak isteyen insanlarımız bugün burada. Tek istekleri; doğada, temiz bir çevrede yaşamak istemeleri. ÇED raporunun doğaya onarılmaz zararlar vereceği kararını Danıştay da onayladı. Buna rağmen ÇED nihai değerlendirme sürecinin hala devam ettiği bilgisi bizimle paylaşıldı. Biz Muğla’da doğaya vereceği zararlar nedeniyle bu fabrikanın kurulmasını istemiyoruz. Bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.”
“Bu fabrikaya ilişkin sürecin sona ermesini talep ediyoruz”
Gizem Özcan ise şunları söyledi:
“Kar hırsı ile hukuku tanımayarak arkadan dolanma çabalarıyla, ısmarlama ÇED süreçleriyle bu sürecin yürütülmesinin karşısındayız. Bugün de ÇED’le ilgili bir toplantı gerçekleşti ve Muğla’dan köylülerimiz bu toplantıyı takip etmek için Ankara’ya geldiler. Avrupa artık çimentodan çıkıyor ama biz yeni çimento fabrikaları yapılmaması için mücadele veriyoruz. Halk ve çevre sağlığı açısından bütün olumsuz etkileri hukuken ve raporlarla kanıtlanmışken hala Muğla gibi özel bir bölgede çimento fabrikası yapılması konusundaki ısrar ne? Muğla’mız bir tarım, turizm ve kültür kenti. Onun varlığını korumak bir yurttaş olarak hem anayasal bir görev ve sorumluluk hem de hepimizin yurttaş olarak görevidir. Hukuk kuralları çerçevesinde bu fabrikaya ilişkin sürecin sona ermesini talep ediyoruz.”