Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

Söke Game of Thrones

Ülkemizde herkes “Siyaset nasıl yapılır” sorusu üzerine kafa yoruyor. Aslında yapmamız gereken siyasetin nasıl yapılmayacağını bilmemiz gerekiyor. Ancak, siyaset nasıl yapılmaz örnekleri Türkiye’de o kadar çok ki, aksini düşünmek neredeyse imkansızlaşıyor. Özellikle de siyasetin kişisel çıkar üzerine kurulu olmayabileceğini de anlatmak neredeyse imkansız. Çünkü; kişisel çıkar siyaseti, başta siyasal partiler olmak üzere her yere o kadar işlemiş ki, toplumsal yararı gözeten siyaseti ve siyasetçiyi ara ki bulasın. Bireysel çıkar ve kişisel kariyer hırsı ne bazı kişilerle ne de sadece partilerle sınırlı. Neredeyse siyasetle ilgilenen kişilerin tamamının iliklerine kadar işlemiş.

Çıkar için yapılan siyaset kadar acımasız bir şey yok dünyada. Kim olursanız olun, eğer aktif siyasette iseniz vefat ettiğiniz andan itibaren siz değil, sizin makamınız gündeme oturur. Hatta daha bu dünyadan ayrılmadan kulislerin en gizli olanlarında hakkınızda konuşulur.

İşte Söke’de geçtiğimiz haftadan beri siyasetin bu çirkin yüzünü görüyoruz. Dört yıldan fazladır Söke Belediye Başkanlığı görevini yürüten Levent Tuncel yakalanmış olduğu hastalık nedeniyle aramızdan ayrıldı. Uzun bir süredir rahatsız olan Levent Tuncel için kulisler uzun zamandır yoğun olarak çalışıyordu. Kapalı kapılar ardında kendini belediye başkanı olarak görmek isteyen çok sayıda meclis üyesi çok karmaşık hesaplar içine girmişlerdi.

Bu hesapları yapanlar işi daha da ileriye götürerek daha mecliste “Kim başkan olacak” oylaması bile yapılmadan kendini başkan göstermek ve bu yönde algı oluşturmak için yerel ve ulusal bazı basın yayın organlarında başkan olduğunu haber olarak yazdırmıştı bile. Siz kendinizi oylama bile yapılmadan erkenden, hem de İttifak ortağına sormadan başkan ilan ederseniz, kapalı oylamada İyi Parti üyeleri karşı tarafa oy verirse nasıl başkan olacaksınız? Ali cengiz oyunları ile başkan olduğunuzda önümüzdeki seçimlerde haliniz ne olur? Size insanlar nasıl güvenir?

Her neyse, bugün Söke Belediye Meclisi yeni başkanı belirlemek üzere 5343 Sayılı Kanunun 45. Maddesi gereği toplandı. Toplantıya belediye meclis  üyelerinin yanı sıra çok sayıda milletvekili, belediye başkanı ve parti yöneticileri katıldı. Kapalı oylama şeklinde yapılan oylamada iki aday yarıştı. İlk tur ve ikinci tur oylamada (M. İberya Arıkan 18 ve Süleyman Yörük 12 oy) hiçbir aday oyların üçte ikisini alamadığı için üçüncü tur oylamaya geçildi. Salt çoğunluğun arandığı üçüncü tur oylamada daha önce ismi meclis üyelerine dayatılan M. İberya Arıkan 19 oy alıp salt çoğunluğu elde ederek seçime kadarki dönem için belediye başkanı oldu.

Şimdi, yerel örgütlerin, belediye meclis üyelerinin fikri alınmadan birileri tarafından dayatma ile M. İberya Arıkan’ın başkan olması demokrasiye ne kadar uygun diye sormak gerekiyor.

Dokuz ay sonra yerel seçimler var. Nedense herkes bu seçimler için Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun ağzının içine bakıyor. İyi, hoş, ama ya o seçimde Özlem Çerçioğlu aday gösterilmezse ne yapacaklar? Örneğin, eski Milletvekili Metin Lütfi Baydar veya Efeler Belediye Başkanı Fatih Atay Büyükşehir Belediyesi için aday gösterilirse ne yapacaklar? Ya da belediye başkan adayları ön seçimle belirlenecek olursa ne yapacaklar?

Sonuç olarak, ömrümüz varsa hepsini yaşayıp göreceğiz, bu köprünün altından daha çok sular akar. Siyasette akşamdan sabaha çok şey değişir. Ama, unutulmaması gereken nokta, halkın bu tür dayatmaları sevmemesi. Önemli olan siyasetin kişisel çıkar için değil, seçim dönemlerinde söz verildiği gibi halk için yapılması.

Umarız ki sonu Söke halkı için iyi olur.

“Bir politikacının amacı sürekli iktidar olmaktır. Bu çaba ona çoğu zaman sorun çözme görevini unutturur.” (Jean Monnet)

Hüseyin ASAR