Bu Haberi Dinleyebilirsiniz...

Af, Zam, Para, Diploma

Ülke gündemi neredeyse her saat başı değişiyor. Mevcut iktidar, gündemi istedikleri gibi yönlendirme, konuşulmasını istemedikleri konuları yapay gündemlerle örtme konusunda oldukça başarılı bir performans sergiliyor.

23 yıldır süren AKP yönetimi artık yeni politikalar üretemiyor, bozulan ekonomik dengeleri yeniden kurmak için çözüm üretemiyor. Tek çözümün erken seçim olduğunu kendileri de çok iyi biliyor; ancak bunu erteleyerek istedikleri ortamı oluşturmak için çalışıyorlar.

Son dönemde muhalif hareketi bastırmak, gelişmesini önlemek için baskı ortamı yaratılıyor; insanlar çeşitli sebeplerle tutuklanıyor. Bu tutuklamaların çoğunluğu hukuki bir gerekçeye dayanmıyor, dolayısıyla hüküm çıkmıyor ama toplumun dengesinin bozulması için yeterli oluyor. Şu anda çok sayıda kişi sebepsiz yere tutuklu bulunuyor.

Bu günlerde 10. Yargı Paketi kapsamında bazı infaz düzenlemeleri ve denetimli serbestlik süresiyle ilgili değişikliklerin gündeme gelmesi bekleniyor. Bu düzenlemeler, özellikle cezaevlerindeki yoğunluğu azaltmak ve adalet sisteminde denetimli serbestlik uygulamalarını genişletmek amacıyla tasarlanıyor. Meclis’te devam eden çalışmalar, suç politikalarının daha etkin hale getirilmesi ve ceza adalet sisteminin iyileştirilmesi üzerinde yoğunlaşıyor. Ancak genel affın hangi suçları kapsayacağı ya da hangi suçların kapsam dışında kalacağı konusunda kesinleşmiş bir yasal tasarı henüz bulunmuyor.

Özellikle terör örgütüyle yapılan görüşmeler sonucunda, affedilmemesi gereken terör suçlularının affedilecek olması, halkın hukuka olan güvenini sarsacak gibi görünüyor. Bölücü başının affı ise bu düzenlemenin en kritik noktası. İşte bunu kamufle etmek için af kapsamının geniş tutulacağı söyleniyor. Üstelik bu adımın seçimlere yönelik bir hamle olduğu herkes tarafından biliniyor.

Zamlar da seçim yatırımı mı?

Ekonomik durum, halkın en büyük sorunu olmaya devam ediyor. TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarının gerçeği yansıtmadığı aşikâr. Bu düşük gösterilen enflasyon oranları, çalışanlara ve emeklilere yapılan zamların da düşük olmasına neden oluyor. Çalışan memurlara verilen seyyanen zammın emekli memurlara verilmemesi ise hukuka da uygun değil.

Asgari ücrete enflasyonun altında zam yapılması, emeklilere düşük zam verilmesi de yine seçime yönelik bir planın parçası gibi görünüyor. Oysa hükümetin çalışanlara ve emeklilere daha yüksek zam yapacak gücü vardı. Peki neden şimdi değil de seçim döneminde? Çünkü seçim atmosferine girildiğinde bu zamlar bir lütufmuş gibi sunulacak, geniş halk kitlelerinde istenilen algı oluşturulmaya çalışılacak. Yani, çayın taşı ile çayın kuşu vurulmaya çalışılıyor.

Büyük banknot neden piyasaya sürülmüyor?

Piyasada dolaşan para miktarı da bir başka seçim hamlesi gibi görünüyor. Şu anda en büyük banknot olan 200 TL ile 5 Euro bile alınamıyor. 500, 1000, hatta 5000 TL’lik banknotlara acilen ihtiyaç duyulmasına rağmen bu banknotlar kasıtlı olarak piyasaya sürülmüyor. Bunun da seçim atmosferinde, ekonominin iyi olduğu algısını oluşturmak amacıyla yapılacağı çok açık. Yeni banknotlar basıldığında piyasaya fazladan para sürülecek ve suni bir refah havası yaratılacak.

İmamoğlu’nun diploması neden iptal edildi?

Ve son olarak, diploma meselesi… İstanbul Üniversitesi, hukuksuz ve yetkisiz bir karar alarak Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını iptal etti. Bu adım, tek adam rejimine zemin hazırlamak için atılmış gibi görünüyor. Madem üniversitelerin böyle bir yetkisi var, o zaman Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere tüm siyasilerin diplomalarının varlığı veya yokluğu, sahteliği veya gerçekliği kontrol edilsin. FETÖ okullarından mezun olanların diplomaları iptal edilsin. Hatta, sınav sorularını çalarak üniversitelere ya da kamu kurumlarına girenlerin diplomaları da iptal edilsin.

Sonuç olarak; af, zam, para ve diploma üzerinden yürütülen bu siyasi stratejiler, yaklaşan seçimin en büyük habercisi. Ancak hükümetin unuttuğu bir şey var: Seçim olmadan geçen her gün, ülkenin geleceği için kaybedilmiş bir gündür. Halk perişan hâlde seçimi, daha doğrusu geçimi bekliyor.

“Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır. Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerideki cephenin suskunluğudur.”
Mustafa Kemal Atatürk