Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

Darbenizi Nasıl Alırsınız?

HÜSEYİN ASAR 

En son söylenecek sözü en başta söyleyelim. Nedense bizde sözde darbe karşıtı olduğunu söyleyen, ama darbe sevicisi olan o kadar çok kişi var ki, anlatmaya kelimeler yetmez.

Dünya üzerinde ve bizde gerçekleşen darbelerin çoğunun askeri kaynaklı olması nedeniyle darbe denince aklımıza hemen ordu geliyor. Darbeler ister asker, isterse sivil kökenli olsun, amacı çeşitli şekillerde mevcut düzeni yıkıp kendi istedikleri düzenli kurmaktır.

Açık veya gizli yürütülen, ama sonuçları her zaman acı olan çok sayıda darbe var. Bunlardan bize göre en ilginç olanı, kendi kendine darbedir. Yasal yollarla iktidara gelen bir liderin veya düşüncenin yasa dışı yollarla iktidarda kalmak için toplumu değiştirme çabasıdır. İşin ilginç tarafı bu darbeyi çok kişi anlamaz, anlayanlar ise darbeciler tarafından darbe sevici olarak suçlanır.

Elbette darbenin başarısını ya da başarısızlığını halkın bilinç ve direnç düzeyi belirleyecektir. Her ne kadar darbeler liderlere veya yönetimlere karşı yapılıyor diye söylense de halka karşı yapılmaktadır. Ayrıca otoriter sistemlerde başarısız darbeler, otoriter liderin iktidarını güçlendirdiği bilinen bir gerçektir. Ayrıca bu türden darbeler gelecekte yapılması planlanan darbelerin güçlü bir habercisidir. Otoriter liderlerin darbe önleme söylemiyle beceriksiz ordulara sahip olmasını istemelerinin temel nedeni, otoriter rejimlerinin bir şekilde sürmesini istemesidir.
Ayrıca darbelerin; yumuşak darbe, saray darbesi, sivil toplum darbesi, anayasal darbe, karşı darbe, bir önceki darbenin sonucunu yürürlükten kaldırmak için yapılan darbe, demokratik darbe, seçim darbesi, yargı darbesi, pazar darbesi, parlamenter darbe, başkanlık darbesi, kraliyet darbesi, ağır çekim darbe, yavaş hareket eden darbe, yavaş ilerleyen darbe, manevi darbe gibi türleri vardır.
Manevi darbe, duygu ve düşüncelere olumsuz yönde tepki vererek karşıdaki kişinin üzülmesini sağlamaktır. Ne yazık ki bizim en çok karşı karşıya kaldığımız darbe türü budur.
Bir de devrim var. Devrim, bir iktidarın mevcut yasalara aykırı yollarla değiştirilebilmesi açısından darbe ile aynı sonuca ulaşabilir. Ancak, darbe genellikle küçük bir grup tarafından yapılır ve önceden planlanırken, devrim genellikle daha spontane bir şekilde ve koordine olmayan daha büyük insan grupları tarafından gerçekleştirilir.

Gelelim son gündemimiz olan yargı darbesine. Geçtiğimiz günlerde Yargıtay üyelerinin Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması başta hukukçular olmak üzere toplumun önemli Bir kısmı tarafından yargı darbesi olarak adlandırıldı.
Bizde yargının gerçekleştirmek istediği darbe, “Manevi Darbe” olarak görülebilir. Bu darbenin toplumun mevcut laik düzene karşı inancını kırmak ve yukarıda yazdığımız gibi daha büyük darbelere zemin hazırlamak, halkın hukuka karşı güvenini sarsmak için yapıldığı söylenmektedir. Yüksek yargıdaki bu kavga otokratik sistemin demokrasi sistemi üzerinde tahakküm kurma isteğinin dışa vurumudur. 27 Nisan Bildirisinin ters izdüşümüdür. Bu garip durumun bir an önce ortadan kaldırılması, demokrasiye ve cumhuriyetin temel değerlerine sahip çıkılması gereklidir. Yoksa: demokrasi, hak, hukuk ve adalet kavramlarını sadece kitaplardan okuyacak duruma düşersiniz. Buradaki görev sadece muhalefete değil, iktidara, iktidar ortaklarına, daha doğrusu her vatandaşa düşmektedir. Yarın çok geç olabilir. Adalet bir gün herkese gerekir.

“Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz.” (M.Kemal Atatürk)

HÜSEYİN ASAR